Çoğu zaman kim olduğumuzu, ne yapmak istediğimizi ya da sonunda neye varacağımızı bilmeden sanki ekmak almaya gittiğin fırında sadece asansörde ya da apartman girişinde karşılaştığın ve mahçup bir gülüş atarak "iyi günler" dediğin komşunla karşılaşıp sohbet etmek zorunda hissetmen gibi tesadüflerle hayatımıza yön veririz. Bilinçsiz, isteksiz ve çoğu zaman mutsuz.Hayatımıza aldığımız her bir insan aslında bizim hayatımıza yön verir. Mesela eve yakın olan fırında komşunla karşılaşıp rahat hissetmediğin bir konuşma yapmamak için daha uzak olan fırına yürümek ve orada daha önce duymadığın kadar güzel ekmek kokusu almak gibi. Verdiğimiz seçimler olumlu ya da olumsuz bizi bir şekilde etkilerken bazen de komşudan değil de, kendimizden ve hayatımızdan kaçmak için seçimler yapmak zorunda kalırız. Kalırmışız yani.
Zor hayatlarımız dışarıdan kusursuz gibi gözükürken kendi içimizde verdiğiniz psikolojik savaşlar, tonlarca göz yaşı ve artık yüzüne bile bakamadığımız okunmayı bekleyen kitaplar.
Hiçbir şey yolunda gitmediğinde her zaman olduğu gibi hayatımıza kendimiz yön vermek yerine zorunluluk halinde seçmek zorunda kaldığımız ve farkında bile olmadığımız insanlar girer.
Uzak olan fırına hiç, yakin olan fırındaki ekmek tatsız ve kötü bu yüzden yeni bi seyler denemeliyim, diye gitmeyiz hiç.
Hayatımıza insanları bilinçsizce aldığımızı düşünürüz. Tesadüfen biri ile karşılaşıp ya da aynı ortamda bulunup tanışırız sonra yine tesadüfen ve farkında olmadan hayatlarımızın merkezine yerleştiririz, yakın arkadaş oluruz, sevgili oluruz hatta evleniriz. Ama bunlar gerçekten tesadüf müdür yoksa sadece kötü ekmekten kaçamak için kullandığımız bahaneler mi? Biz bu insanları gerçekten sever miyiz yoksa sadece hayatlarımızı daha kaliteli hale getirdikleri için sevdiğimizi mi düşünürüz? Ya da insan oğlunun doğası.. Bütün bencilliğimizle zaten hayatımızı güzelleştiriyor diye mi severiz?
Bu sahilde kaç günler öldürdüm bilmiyordum fakat hiç bu kadar uzun olduğunu tahmin etmemiştim. O kadar yürütmüştüm ki artık otellerin sahilleri başlıyordu. Henüz sezon başlamamış olmasına rağmen turistler sahilde tek tük otelin ucuz biralarını içerken keyif yapıyordu. Bir otelin sahiline girmektense geldiğim kilometrelerce yürümeyi yercih etmeliydim. Fakat o kadar uzun zamandır Uras dışında birini görmemiştim ki, tanıdık olmayan yüzler görmek ilgimi çekmişti.
Küçük bir kız peluş bir köpeğe if bağlamış onu ılık kumda sürüklüyordu. Hafif kilolu, orta yaşlarının sonunu yaşayan ve kim bilir kaç saattir güneş altindabira içmekten kıpkırmızı olan turist -muhtemelen Alman- şezlongun yanındaki küçük masadaki cimse uzanırken bir yandan da telefonunu düzgün görebileceği bir mesafeye getirmeye çalışıyordu. Hemen yanındaki karısı olduğunu düşündüğüm yine kıpkırmızı ve güneşten yanmış kadın kocaman fötür şapkasının çenesinde bağlanmış olan iplerini çözüyordu.
Ada bardaki 30'larındaki adam işini yapmaya çalışan garsona hararetle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ve kadın bir yandan elindeki vudkayı karıştırma kabına alırken bir yandan da adamı dinliyormuş gibi yapıp kokteyline koyacağı sonraki malzemeyi gözüyle arıyordu.
Arkama baktım. Denize baktım. Birazdan batacak olan güneşe ve bulutsuz gökyüzüne baktım. Her şey fazla dramatik ve inginçti. Sanat filmlerinde izlediğimiz ve hayalini kurduğumuz butunkareler şu an bu sahilde vardı. Ama bem yoktum. Sanki etrafta uçuyor ve kendi kitabının baş karakteri olmaktan sıkılmış biri gibi sürekli hüzünleniyordum.
"Aslı!" çok uzaktan gelen sesle birlikte arkamı döndüm. Uras sahilin girişindeki yolda bana bakıyordu. Bir eliyle gözlerini güneşten korumaya çalışırken bir eli tamamen boştaydı. Basit beyaz bir tişörtü ve basit bir deniz şortu giyiyordu fakat sanki bir defilenin son çıkan mankeniymiş gibi taşıyordu onları. Kusursuz vücudu bol tişörte rağmen kendini belli ediyordu.
Beni nasıl bulmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH 3
RomanceKendine mutsuz ve kötü olduğu için Siyah diyen birinin, iyi biriyle mutlu ve iyi bir hayatı olabilir miydi? Yoksa onlar sadece peri masallarının uydurması mıydı? Aslı sonunda sevdiği adamla birlikte olmuşken, ya eski defterler tekrar tekrar açılsayd...