Selaam! Küçük bir açıklama yapmak istedim. Bu bölümü muhtemelen kitap ilerledikçe çok daha iyi anlayacaksınız fakat şuanlığına ekstra bölüm gibi düşünebilirsiniz. İsterseniz bu bölümü geçip olay örgüsünü anladıktan sonra geri dönebilirsiniz. Okuma zevkinizi bozmasını istemiyorum! 💞
Merih'in ağzından...
''HADİ AMA URAS, ELİNİ ÇABUK TUT!''
''Deniyorum!''
Tremorlardan kaçıyorduk ancak ay batmak üzereydi, eğer Uras biraz daha oyalanırsa muhtemelen Alisa'nın elinde boks torbasına dönüşecekti.
''Alisa haklı Uras, çabuk ol''
''Şaka yapıyorsun ya, ben ne yapıyorum burada acaba?, birazcık sabredin fişini çekmek üzereyim!''
Fısss, ve sonuncuyu da atlattık.
''Çabuk olun, ay batmak üzere!'' dedi Ayas.
''HEY KES ŞUNU, BUNU BİZ DE BİLİYORUZ!''
Sinirimi bozmaya başlamıştı. Yaprak elimi tutup önümden koşmaya başladı,
''Sakin ol, yetişeceğiz.''
Karanlıkta parlayan zümrüt gözlerini, gözlerime dikti. Neyse ki şelaleye yetişmek üzereydik.
''Hadi, atlayın.''
''Dostum kırmak istemem ama Merih haklı, bunu ilk kez yapmıyoruz. Lütfen emir vermeyi keser misin, rica ederim?''
Uras'ın bana katıldığı nadir anlardandı, çünkü gerçekten haklıydım. Yine de Yaprak'ın hatırına Mavi Ay'a varana kadar ses çıkarmayacaktım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Rengi
Teen FictionAy tekrar ortaya çıktığında, her seferinde olduğu gibi güneşin ışığını unuturlardı. Büyülenmiş bir şekilde ona bakar ve güç bulurlardı. Ama kimse Ay'ın onlardan güç bulacağını aklına bile getirmezdi... ''Savaşçı'' ''ha?'' ''Çok iyi bir savaşçı ola...