Üniversitenin koridorlarında zekasıyla bilinen profesörlerin gözdesi Jeon Jungkook, itiraf sayfalarında arsız kişiliğiyle nam salmıştı. Bu seferki hedefi ise basket takımının kaptanı Kim Taehyung'tu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♣︎Taehyung's POV♣︎
Soğuk hava iliklerime kadar işlerken sırtımı kütüphanenin gri duvarına yaslamış elimdeki likit sigaranın ağzımda bıraktığı ekşili aromanın tadını çıkarıyordum.
Dünün aksine üstümde dizlerimi bile örten kalın, siyah montum vardı. Aralığın son haftaları söylendiği gibi dengesiz geçiyordu. Bulutlar güneşe yol mu verse yoksa kar yağdırmak için karabasan gibi gökyüzüne mi çökse pek bir kararsızdı.
Tıpkı senin gibi.
Alakası bile yok.
Sen onu külahıma anlat.
Tamam, belki biraz Jeon İstediğimi Almadan Durmam Jungkook tarafından kararlılık seviyeme bir hasar verilmiş olabilir ama...
Kabullen, bahanen yok.
Dibine kadar ondan etkileniyorsun ve erkek olması umrunda bile değil.
Hiçbir zaman kendime böyle bir sınır koymamıştım ama beni bu kadar sertleştirebileceğine de imkan vermemiştim. Cidden... Onu formamla gördüğüm an uçkuruna düşkün dayılar gibi ben senin gibi biriyle yatmamları bırakmış ve dudaklarına yapışıvermiştim.
Pişman mıydım? Asla. Hatta, en başta ettiğim laflardan, kabullenmesi ne kadar gurur kırıcı olsa da tekrarını arıyordum. Uzun zaman sonra ellerimin arasındaki sigaranın da sebebi buydu.
Sabahtan beri ciddiyetini bozmadan bana ders anlatıyordu ama ben onun tatlı sesini dinlemek yerine ellerimin arasında kaybolan ince belini, hassas boynunu öptüğümdeki tepkisini ve kasıklarıma yaslı duran kalın baldırlarını hayal edip duruyordum. Dudaklarım tadını ve daha fazlasınk tekrar arzuluyordu.
Bu düşünceler zihnimi işgal etmişken kütüphanenin ortasında dudaklarına yapışmamak ve kafamı dağıtmak için kendimi bahçeye atıvermiştim. Yüzüme çarpan soğuk hava gerçekten de vücuduma basan ateşe iyi gelmişti.
Ona, tam şu an eve geçmek istediğimi söylesem tereddüt dahi etmeyeceğini son birkaç gündeki davranışlarından anlamıştım ama ben gururlu[😌inandık] bir adamdım.
Senin aksine sikinin pek de bir gururu varmış gibi durmuyor.
Elimdeki elektronik sigaradan birkaç nefes daha çektim. Burnumun ucunun sızladığını hissetmeye başladığımda küçük molamın sonuna geldiğime kanaat getirmemle o da sanki beni duymuş gibi elinde kahve olduğunu düşündüğüm, üstünde tüten dumanı bu mesafeden bile görebiliyordum, bardakla kütüphane binasına yöneldi. Yani ben, yavaş adımlarla yanıma gelip elimdeki sigaraya kınayıcı bakışlar atana kadar öyle sanmıştım.
"Sigara içtiğini bilmiyordum."
"Çok sık içmiyorum, ondandır." Bir nefes daha çektim yüz ifadelerini incelerken. Kaşları çatıktı ve bıraksam kusacakmış gibi bakıyordu üflediğim dumana.