İkinci kez fic yazıyorum. İlki çok kötü olmuştu, geri dönüp okuduğumda çok cringe olduğunu fark ettim ve sildim. Şimdi yeni bir fice başlayacağım, aklımda hiçbir şey yok. Hadi hayırlısı. Lütfen fikirlerinizi yorumlarda belirtin.
Jisung
Yine her gün olduğu gibi sıkıcı bir güne başlamak için uyanmıştım. Uyandığımda duyduğum ilk sesin Changbin'in son ses dinlediği müzik olmasıyla sinirlerim daha sabahın ilk saatlerinden alt üst olmuştu. "ŞU SESİ KIS BİRAZ, DAHA GÜN AYMADI AMK!" Changbin'in müziği kapattığını duydum, sonra gittikçe yükselen ayak seslerinden odama geldiğini tahmin ettim. "Ooo, prensesimiz uyanmış, günaydın prenses" diyip sinir bozucu bir şeykilde gülümsedi, daha yeni uyandığım için gerçekten de sinirlerim bozulmuştu. "Off, bi sus be. Kenara geç duşa giricem, yolumu kapatıyorsun." Changbin tekrar odasına giderken ben de havlumu alıp banyoya doğru ilerledim.Gece çok geç yattığım için hala çok uykuluydum. Ilık bir duşun bana iyi geleceğini bildiğimden suyu ayarlayıp kısa ılık bir duş aldım. Duştan çıkıp havluyu belime sarıp odama dönerken Changbin'in sesini duyup durdum "Duşa giderken yanında kıyafet götürsene, ben sen her duştan çıktığında vücudunu görmek zorunda mıyım? Ha bari benimki gibi kaslı olsa o zaman belki daha katlanılabilir olurdu" deyip güldü. "Odamla duş arası zaten kısa, hem evde sen ve benden başka kimse yaşamıyor, neden banyoda giyineyim ki. Zaten bakmazsan görmezsin." Dedikten sonra odama gittim, kapıyı kapatırken Changbin'in"Kahvaltı hazırlıyorum çok oyalanama giyinirken" dediğini duydum ama tepki vermedim.
Üstüme bol gri bir eşofman ve onun gibi bol beyaz bir tişört giyip saçımı havluyla biraz kuruladım. Saçım hâlâ nemliydi ama zaten hava çok da soğuk olmadığından takmadım. Mutfağa gittiğimde Changbin'in sadece yumurta yapmış olduğunu gördüm. Su ısıtmak için tezgaha doğru ilerlerken aklıma Changbin'in de çay isteyebileceği geldi "Kendime sallama çay yapacağım sen de ister misin?" Changbin başını onaylar biçimde sallayınca ısıtıcıya biraz daha su doldurdum. Yerine koyup tuşuna bastıktan sonra bardakları çıkarıp içlerine birer poşet sallama çay koydum, su ısındıktan sonra çayları yapıp biraz da ekmek alıp sofraya koydum ve kahvaltıya başladım.
................
Kahvaltı bitince Changbin evden çıktı. Benim dersim öğlenden sonra olduğu için mutluydum. Dün gece geç saatlere kadar resim çizip yorulmuştum. Kahvaltı masasını toparlayıp odama döndüm. Önce eşyalarımı toparladım ve dersimin başlamasına daha çok olduğunu görünce yatağıma uzanıp telefonumla oynamaya başladım.
.
.
.
.
.
NE?! SAAT NE ARA ON BİR OLMUŞ?!
Ahhh, uyuya kalmış olmalıyım. Dersim yarım saat içinde başlayacak! Hemen çantamı ve resim çantamı alıp evden çıktım. Arabama atladım. Dersime ya tam vaktinde yetişecek ya da geç kalacaktım. Hemen sürmeye başladım. Şükürler olsun ki trafik yoktu. Bir süre sonra arabanın giremeyeceği alana geldiğimde arabadan inip yürümeye başladım. Yıl boyunca her gün burdan yürüyorum zaten. Ama bu sefer farklı bir yoldan gitmeliydim çünkü geç kalmıştım ve sınıfa gizlice arkadan girmeyi planlıyordum.Yürürken eşyalarım elimden kaydığı için onlarla uğraşıyor, önüme bakmıyordum. Gittikçe yükselen bir müzik sesi duydum ve önüme baktım, baktığımda gördüğüm şeyden o kadar etkilenmiştim ki. O çok güzel ve ihtişamlıydı. O adını bilmediğim, kim olduğu hakkında hiç bir fikrim olmayan o adam.
Bütün ihtişamıyla orda müziğin verdiği enerji ve tutku ile dans eden o adam. Dans haraketleri müziğe o kadar uyuyordu ki, müzik olmasa bile dans haraketlerinden bir müzik oluşturulabilirdi. Vücudunu o kadar güzel kullanıyordu ki, dans ederken çok mutlu olduğu da o kadar belli idi ki. Sanki bulutların üstünde dans edermiş gibiydi.
Onu dans ederken izlerken benim de için huzur doldu, dersimi veya geç kaldığımı tamamen unutmuştum. Orda olduğum yerde kalmış pür dikkat onu izliyordum. Sanki gitmemi engelleyen, beni orda tutan, haraket etmeme veya ondan başka birşey düşünmeme engel olan birşey vardı. Gitmek de istemiyordum, onu izlemek istiyordum. Onu sonsuza kadar izleyebilirdim.
Dans ederken oluşan ufak esintiler yüzünden uçuşan terden ıslanmış saçları, en ufak bir haraketinde onunla beraber haraket eden kıyafetleri ve hepsinden de havalı ve ihtişamlı olan o kusursuz suratı. O kadar güzeldi ki, sadece suratını bile saatlerce izleyebilirdim.
Ben herşeyi unutmuş pür dikkat bir şekilde onu izlerken müzik de bitti, çok yorulmuş gibiydi. Gidip kenardaki su şişesini aldı ve su içti. Ahh, sadece su içiyordu ama o kadar seksi duruyordu ki. Onu izlemeye doyamıyorum.
Acaba tekrar kalkıp dans edecek mi diye düşünürken resim çantam elimden kaydı, gözümü ondan ayıramadım ve gözlerimi ayırmadan çantama uzandım ama tüm dikkatim onda olduğun için beynimi çantamı almaya yönlendiremiyordum. Bu yüzden gözlerimi ondan ayırıp çantama uzandım, çantama uzanınca aklıma tekrardan derse geç kaldığım geldi. Saate baktığımda saat çoktan on iki olmuştu, yani derse çoktan yarım saat geç kalmıştım. Artık gitmenin bir manası yoktu. Kalıp o adını bilmediğim müthiş derecede bir güzelliğe sahip adamı biraz daha izleyebilecektim.
Kendi kendime gidip yakınında oturup izlersem benden rahatsız olur mu diye düşünüyordum. Ve en sonunda sokakta dans eden birinin izelyicilerden rahatsız olmayacağına kanaat getirip gidip yakınındaki banka oturdum. Onu izlemeye devam ettim, o müthiş güzellikteki adamı. Kelimelerin güzelliğini anlatmaya yetmediği o adamı daha da yakından izliyordum. Müzik tekrardan sona erince yine az önceki gibi suyuna uzandı ve su içti, ben ise onu izlemeye devam ettim.
Etrafında onu izleyen tek kişi ben olduğum için varlığımı hemen fark etti. Suyunu yerine koyup bana doğru geldi. Yanıma oturup bana döndü. Soluk soluğaydı ve bu onu daha da yakışıklı yapıyordu. Bana çok yakın olması kalbimi hızlandırmıştı. Bana gözlerini kısıp baktığında istemsizce yutkundum. Bir süre beni inceledi, ve bende kalbimin hızlı ve yüksek olan sesini dinlerken onun suratını izledim.
Acaba onunla konuşsam mı diye düşünüyordum. Tam ona adını soracakken bir telefon çaldı.
'Alo, efendim amca'
...
'Ah, evet bugün biraz kendimi fazla kaltırmışım. Pardon'
...
'Peki amca, şimdi toparlanıp geliyorum.'
...
'Ne?! Hayır! Olmaz! Biliyorsun bu benim tutkum. En azından haftada bir defa hayalimi gerçekleştiriyorum.'
...
'Amca bir daha böyle bir şaka yapma! Gerçekten çok korktum. Neyse ben artık eşyalarımı toplamalıyım. Birazdan orada olurum'
...
'Tamammm! Duş alıp gelirim.'
...
'Evet amca, müşterilerini kaçırmak istemem.'
...
'Peki, birazdan görüşürüz.'Konuşmalarını dinlemem yanlış bir haraketti, biliyordum ama kendime hakim olamadım. Ve iyi ki de dinlemişim. Çünkü haftada bir defa dans ettiğini anlamış oldum. Ve tahminimce her hafta aynı gün dans ediyordur. Yani ben haftaya pazartesi de buraya gelmeliydim.
Bu bölümlük bu kadardı. Düşüncelerinizi lütfen yorumlarda belirtin çünkü ikinci defa fic yazıyorum ve buna ihtiyacım var. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritimlerin Tablosu || Minsung
FanfictionDans etmeye aşık bir adam ve ona aşık bir ressam...