2

10 1 5
                                    


ay yagmur yagiyooo cok guzlll

*******


Ekim yağmurlarının şehri ıslattığı bir akşamdı. Kulaklıklarımı takarak salına salına evin kapısına gelmiştim. İçimdeki ses 'çok mu önemliydi 2 gün bekleyemedin mi' diye benim sinirimi bozsa da bugün deftere ulaşmak zorundaydım. Çünkü biraz daha matematik çalışamazsam korkudan kafayı yiyecektim.

Konuma bakıp doğru yerde olduğumdan emin olduktan sonra kapıyı çaldım. Yaklaşık 3 dakika boyunca kapı açılmadı. Tam oflayıp bir daha çalacakken kilit seslerini duydum ve bekledim.

"Kimsin?"

Belli ki Yoongi ev arkadaşına haber vermemişti. Ses tonundan bile bu saatte rahatsız edilmekten hoşlanmadığı belli oluyordu.

"Ben Yoongi'nin arkadaşı, Taehyung. Onda bir defterim vardı da almaya geldim. Ev arkadaşım Jungkook'tan alabilirsin demişti."

"Bana öyle bir şey demedi?"

Suratına hiçbir şey söylemeden tip tip baktım. Lafı uzattıkça daha fazla ıslanıyordum ve artık sinirlenmeye başlamıştım.

"Neyse. İçeri gel dışarda ıslanma. Ben de defteri bulayım."

Kapıdan çekildiğinde içeri girdim ve ıslak montumu biraz olsun kuruması için girişteki askılara astım. Farkında olmadan fazla üşümüştüm.

İlerledikten sonra salon olarak tahmin ettiğim odaya girdim ve L koltuğun köşesine oturarak defterime kavuşmayı bekledim.

"Bu sanırım. Masanın üstüne koymuş. O böyle defterler kullanmaz zaten."

Ayağa kalkıp teşekkür ederek defterimi elime aldım. Elimi uzattığımda ise ellerim soğuktan titriyordu ve Jungkook bunu fark etmişti.

"Hala üşüyorsun galiba. Kendime kahve yapacaktım sen de ister misin?"

"Ah hayır yok, teşekkür ederim. Seni de rahatsız ettim kusura bakma."

"Tamam sana da yapıyorum o zaman."

Kaşlarımı çatarak odadan çıkışını izledim. Çok değişik tavırları vardı.

Oflayarak koltuğa oturdum ve bu sefer de kahveme kavuşmayı bekledim. Açıkçası hala ısınmamıştım ve ne yalan söyleyeyim kahve işime gelmişti. Sadece ondan çekinmiştim, ilk kez görüyordum sonuçta.

Halı deseninin son kısımlarını incelerken odaya girip kahveyi önümüzdeki orta sehpaya bırakınca kafamı kaldırıp teşekkür edermişçesine gülümsedim.

"Nasıl içtiğini bilmediğim için şeker atmadım. Şeker atıyorsan da atma zaten. Zararlı."

"Teşekkürler, hayır atmıyorum zaten."

Bugün eve gidince ilk iş şekerli kahve içecektim.

Ortam sessizleşmişti ve çok garip bir atmosfer vardı. Ağzımı açmaya çekinmiştim ama neyse ki bizi bu ortamdan kurtaran onun tok sesi oldu.

"Yoongi senden hiç bahsetmemişti. Nerden arkadaşısın, sınıftan falan mı?"

"Hayır kütüphanede tanıştık. Ben mühendislik fakültesindeyim. Genelde okulda kütüphanede ders çalışırım. Öyle denk geliyorduk sürekli sonra da tanıştık işte."

"Anladım."

"O da benim gibi kütüphanede daha iyi ders çalışabiliyormuş falan. Sohbet ede ede arkadaş olduk."

Bana ne? dermiş gibi tavırları vardı yüzünde ve bir şey demeden kahvesini yudumladı.

"Sen pek kütüphane insanı değilsin heralde?"

tinnitus Where stories live. Discover now