10

12 1 5
                                    

there is only one bed yazicam diye canimdan oluyordum







*******


Çantalar ellerimizde ayarladığımız odalara yerleşmeye giderken Jimin'in bana attığı çekingen bakışlarını görmüştüm. Bir şeyler demek istiyor gibiydi bu yüzden odaya girer girmez kolundan tutup yatağa oturttum.

"Jimin. Biliyorum senle bu konuyu pek konuşmadık ama ben senin gözünün içine bakıp ne demek istediğini anlıyorum zaten. Ne diye benden çekiniyorsun?"

"Of Taehyung. Ben de bilmiyorum ki. Gerçekten sen Yoongi'ye ilgin olduğunu söylediğinde ben hiçbir şey hissetmemiştim çünkü Yoongi'nin bana olan duygularını fark etmemiştim bile."

"Anlıyorum, bunun için kötü hissetmemen gerektiğini sana kaç kere söyleyeceğim? Hem ben kendi kendime eğleniyordum kör kütük aşık olduğum falan yoktu çocuğa."

"Evet ama...Hoseok hyung ikimizi yan yana konuşurken görmüştü. O söyledi bana. Sana olan bakışlarını görmüyor musun dedi. Inan ben o kadar gerizekalıyım ki kendisi kibar bir insan diye herkese öyle davranıyor sandım. Sen bize söylemeden önce birkaç kez güzel şeyler söyledi bana ve ister istemez etkilenmiştim. Ama senden sonra aklımı boşaltmak istedim hep başka kişilerle kafamı dağıttım."

"Lan gerizekalı. Baştan beri Yoongi'den hoşlanıyordun bunu bana nasıl söylemezsin. Öldürürüm seni Jimin."

Sıkıntılı nefes vererek ayağa kalktı. Ikimiz de bu konuşma için hazırlıklı değildik ama kafamızda soru işareti kalsin istemiyorduk.

"Yani kendim bile daha tam kabul edememiştim ki durumu. Ondan uzak kalmaya çalışıyordum ama o sürekli dibimde bitiyordu. Gerçekten az daha delirecektim. En son dayanamayıp Hoseok hyungla konuştum. Bir süre sana söylememeye karar verdik çünkü Yoongi bana karşı bir şeyler hissettiğini belli etse bile daha hiçbir şey dile getirmedi."

"Ya Yoongi çok sikimde mi sence şu an. Bana karşı mahçup hissetmenden hiç hoşlanmıyorum Jimin. Bu çok doğal bir şey benden saklamanı da anlıyorum. Ben de ne mal adamım okulda başka adam yokmuş gibi gidip seninkine takmışım kafayı yanlışlıkla."

"Benimki falan değil."

"Ya sus sen götüme söyle onu. Arabada az daha kucağına çıkacaktın çocuğun uyurken."

Jimin'i kudurtmak bu hayatta en zevk aldığım şeylerdendi. Ama biraz daha uzatırsak daha kayak yapmadan sakat kalacaktık.

"Adı üstünde Taehyung UYURKEN. Nerden bilebilirim uyurken ne yaptığımı?"

"Abi tensel uyum işte."

"Sus artık öldüreceğim seni. Inan şu an ne hissettiğimi ne düşündüğümü o kadar bilmiyorum ki. Her şey çok ani oldu."

Kafasını ellerinin arasına alıp camın önüne gitmişti. Bu halleri çok komiğime gitmişti çünkü Jimin böyle hareketler yapmaya başladıysa bir şeyler hissetmeye başlamıştı bile.

"Ya benim Jimjimem. Siktir et ne yaşanıyorsa yaşansın ya akışına bırak. Ben sizin en büyük destekçinizim."

Gözleri dolu bir şekilde bana baktı. Uzun zamandır birinden hoşlanmıyordu ve ağır gelecek olacaktı ki kendine bile itiraf edemiyordu. Dayanamayıp onu kollarım arasına aldım. Jimin bana Tanrının en büyük hediyesiydi. Onu hiçbir sebepten, hele ki bir erkek için kaybedemezdim.

tinnitus Where stories live. Discover now