7

339 34 11
                                    

Jeon 🥕🐰

6 gün sonraa

Altı gün oldu ve benim heyecanım ikiye katlandı acayip tedirgindim ilk duyduğum zamanki gerginliğim yoktu üzerimde çünkü bu altı gün boyunca şirkete gidip geliyordum alışmam uzun sürmedi çok cana yakın modeller vardı bu beni mutlu etmişti. Fotoğraf çekimleri, reklam, alışma süreci derken bi hayli yorulmuştum sonunda defile günü gelmişti yarın için çok heycanlıydım ailem ve arkadaşlarım sayesinde hem bir de Bay John'un da desteği ile daha da rahatlamıştım.

Herşey hazırdı gerekli bilgiler ve kıyafetlerimi hazırlamış bir an önce sabah olmasını bekliyordum şirket tarafından alınacak yarın olan defile için yola koyulacaktık. Defile saat 20:30 da olacaktı ama biz sabah erkenden çıkacaktık uzun yolculuk bizi bekliyordu hem erken gider dinlenir hem de rahatlıkla hazırlıkları yaparız diye düşünmüştük. Abimin alt kattan bağırması ile aşağı inmiştim saat henüz 22:57 idi neden çağırdığını merak ettim telefonumu yatağın üstünden alıp aşağı indim salonda oturmuş ailemi gördüm biraz şaşırdım çünkü uyuduklarını düşünmüştüm.

Jin
-"Hey boy sonunda teşrif edebildiniz mi?."

-" Kör müsün?"

Bayan Jeon
-"Tch tch ayıp."

- "Ana bacı sövmedim anne ."

Jin
-" Ha bi de sövseydin."

Tam ağzımı açacakken babamın uyarıcı sesini duydum her zaman benim lafım yarıda kesiliyordu

Bay Jeon
-" Kesin tatavayı, herşey hazır mı jungkook malum yarın senin için büyük gün."

-" Hazır baba merak etmeyin yarın büyük gün, hatasız geçiririm yani umarım tek dileğim bu."

Jin
-"Merak etme Bay John'un yanında sana gerekli yardımlarda bulunur."

Sondaki gülüşü beni rahatsız etmişti sonuçta patronum ile yanlış anlaşılmak istemem.

Bayan Jeon
-"Kimsenin yardımına ihtiyacın olmayacak benimm biricik oğlum."

Jin
-"Yani bende ikicik oğlun oluyorum öyle mi?"

Bayan Jeon
-" Hahahaha çok komikti hay yaşa oğlum."

Jin
-" Komik birşey söylemedim ama neyse pişt jungkook benim eşyaları hazırladın mı?"

-" Pardon ben mi hazırlayacaktım ha bir de seni kucağımda Amerika'ya götüreyim."

Jin
-" Olu-

-" Off bı susmadın yaa beni muhabbet için mi çağırdın işim gücüm var hem erken uyuycam sende uyu sabah bir de seninle uğraşmayalım."

Lafımı bitirdikten sonra odama çıkmaya başladım arkamdan bağırıp çağıran abimi umursamadan başıma şimdiden ağrılar girmişti ilk işim ağrı kesici içip uyumaktı, öyle de oldu.

Sabah uçuşumuz saat 06:30 da idi muhtemelen Amerika'ya vardığımızda saat 17:30 olucaktı. Defileye iki üç saatimiz olucaktı uyumaya az vaktimin kalacağını düşündüğüm için uçakta uyumayı düşünüyorum otele vardığımızda bir saati uyuyarak geçirecektim geriye iki saatim kalacaktı defileye hazırlık için yeterli bir süreydi. Bu düşünceler beni mayıştırmıştı alarmı kurup telefonu şarja taktım yatağa attım kendimi yavaştan gözlerimin kapandığını fark ettim kendimi uykunun kollarına bıraktım sonuçta sabah erken uyanmak zorundaydım.

Sabah uyandığımda saat beşi gösteriyordu hızla yataktan kalkıp karışı odadaki abimi uyandırmaya gittim davar gibi uyuyordu kokmuş çorapları yerde üstü çıplak bir şekilde uyuyordu omuzlarını gerçekten çok kıskanıyorum İncheon köprüsü mübarek. Kolunu dürttüğümde birden koluma yapışıp namjoon hyung'un adını sayıkladı eyy aşk nelere kadirsin elimi öpmeye başlayınca olayın farkına varıp sertçe ittirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Say to me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin