Uzun zaman sonra merhabalar.
-TOM'UN BAKIŞ AÇISIYLA-
dersten çıktıktan sonra öğretmenler odasına gelmiştim, odadaki profesörler öğrenciler hakkında konuşuyorlardı.
O sırada bayan doleres anais hakkında konuşmaya başlayınca, istemsizce bende onları dinlemeye başladım
" Anais gerçekten girdiğim sınıflardaki en sorunlu öğrencilerden biri"
Bu sırada bir diğer profesör konuşmaya başladı
" Anais sadece benim dersimde öyle davranıyor sanıyordum, derslerde sadece uyuyor, sözlü yaptığım zamanlarda ise onca uyarıma rağmen çalışmaya bile tenezzül etmiyor."
" O cadı tüm derslerde uyuyor yada dersi sabote ediyor, hatta geçen gün dersimde onca uyarıma rağmen uyuduğu için son ders sınıf öğretmeni ile konuşmaya gittim"
Dedi bayan doleres
Onların konuştuklarını dinlemeye devam ederken, aşağıdan alkış sesleri duymamla onların öğrenciler hakkında yaptıkları -dedikoyu- konuşmayı geride bırakarak pencereye doğru ilerledim
Aşağıda bayan Dupont ve arkadaşı ellerinde pasta tutuyorlardı
Kimin doğum günü acaba diye düşündüm
O sırada daha önce hiç görmediğim bi çocuk bahçede onların yanındaydı
Merakla aşağıda onların yaptıklarını izlerken omzumda bir el hissettim.
"Kimi izliyorsun ihtiyar"
" Bana ihtiyar diyene bak, aramızda sadece 1 yaş var ben."
Vücudumu tamamen Benedict'e doğru döndürdüm
Söylediğim şeye güldükten sonra başta sorduğu sorunun cevabını almak için arkamda kalan boydan pencereye doğru ilerledi
Hala kime baktığımı anlamamıştı, gözlerini bahçede gezdirmesine rağmen baktığım şeyi arıyordu
"Bayan Dupont ile Charles'a bakıyordum, sanırım bi arkadaşlarının doğum günü" dedim elimle onların oturduğu bankı göstererek
"Bu marc demek ki ailesiyle olan seyahatten dönmüş." Dedi onlara bakarken
Onu dinlerken gözüm elindeki şemsiyeye takıldı
" O şemsiye senin bana verdiğin şemsiye değil miydi?" Diye sordum
Sorduğum soruyla gözünü pencereden çekti, önce bana sonra elindeki şemsiyeye baktı
" Evet" diye yanıtladı
"O senin eline nasıl geçti, onu ben akşam anais'e vermiştim" dedim
Cevabını merak ediyordum
"Anais teneffüste bunu sana getiriyordu seni bulamayınca bana sordu,bende şemsiyenin benim olduğunu söyledim ve bana verdi" dedi
Anladım dercesine başımı salladım
"Sen bu şemsiyeyi ne ara verdin ona" dedi merakla
"Akşam onu bırakırken yağmur yağıyordu ıslanmaması için vermiştim" dedim
Söylediğim şey ile ilkk önce yüzünü buruşturmuş, daha sonra bir şey söyleyecekken zil çalmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋ü𝐭𝐮𝐟 -𝐭𝐨𝐦 𝐡𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞𝐬𝐭𝐨𝐧-
Fanfiction"𝐚𝐫𝐳𝐮𝐥𝐚𝐦𝐚𝐤 𝐭𝐞𝐡𝐥𝐢𝐤𝐞𝐥𝐢𝐝𝐢𝐫. 𝐀𝐫𝐳𝐮𝐥𝐚𝐫 𝐛𝐢 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧ı 𝐝𝐞𝐥𝐢𝐫𝐭𝐞𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫. 𝐁𝐮 𝐢𝐲𝐢 𝐝𝐞ğ𝐢𝐥𝐝𝐢𝐫." °° "𝐀𝐤𝐥ı𝐧ı ö𝐳𝐠ü𝐫𝐥𝐞ş𝐭𝐢𝐫𝐦𝐞𝐤 𝐢𝐬𝐭𝐢𝐲𝐨𝐫𝐬𝐚𝐧 𝐛𝐢𝐥𝐝𝐢𝐤𝐥...