1.1

4.5K 349 76
                                    

geçen bölüm bir o yana bayılmış, bir öteki yana savrulmuşuz (ama kafamız nasıl güzel) sjskslsls

gelecek bölümlerde çok daha iyi şeyler sizi bekliyor, harika sahneler kurguluyorum şimdiden bayılacağınıza eminim, kemerleri bağlayın❤️‍🔥

bu bölüm sakin, tatlı, yolunda ve tıkırında bir bölümcük oldu. geçiş gibi düşünerek gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz🫶🏻😌

💥

Adımları taşlı yolu ezerek ilerlerken, uzun zaman sonra buraya gelebilecek vakti bulduğuna mutlu oldu genç kadın. Yer yer çalıların, taşlı ve topraklı yolun üzerinde ilerlerken mezarlıktaki sessizliğin ne kadar gürültülü olduğunu düşündü. Çok sessizdi, öyle sessizdi ki her yer, bunun gürültüsü kulakları sağır etmeye yeterdi. Bunun ağırlığı... İnsanın varlığını dahi hiç ederdi.

Mezarlıklar her zaman bu kadar soğuk mu olurdu? Yoksa bütün bu titreyiş, Veda'nın kimsesizliğinden miydi?

Sabahın ilk ışıklarında koşuya çıkmış, ardından eve ve yakınlardaki çiçekçiye birkaç dakikalığına uğradıktan sonra doğrudan mezarlığa gelmişti. Boğucu sessizliğin içinde ilerlerken boynuna astığı şalı saçlarının üzerine örttü ve elindeki tertemiz, bembeyaz frezyalarla dolu tazecik buketi soğuk toprağın üzerine bıraktı.

"Anne kuş? Bak kim geldi..."

Parmakları temiz mezar taşının kıyılarında, annesinin isminin üstünde gezindi.

Semra Açıkalın.

Yaşadığı bütün zorluklara göğüs geren, Veda'yı bugün olduğu kadına dönüştüren tek kişi. Var olduğunda, Veda'nın kimsesizliğini elinden alan tek insan. Annesi, en kıymetlisi. Tek varlığı.

"Özledin mi beni? Ben seni çok özledim. Gelemedim anneciğim, özür dilerim. Bir süredir bazı sorunlar, sıkıntılarla boğuşuyorum. Hepsini halledip kafamı toparlayana kadar çıkamadım karşına. Kızdın mı?"

Parmakları bu kez toprağın üzerinde dolandı. Bembeyaz mermerin iki yanındaki, kuşların su içebilmesi için yapılan ayaklı kaseye benzeyen mermerlerin suyunu değiştirdi. İkisini de bolca suyla doldurup mezar taşlarının üzerindeki tozu, toprağı temizledi. Kurumuş çiçekleri toparlayıp attı.

"Sen bana kıyamazsın ki..." dedi gülerek. Ama içi huzursuzdu. Kaç gün olmuştu? Bir buçuk hafta mı? Veda annesini çok aksatmıştı.

"Biliyorum kızmadığını annem, takıldım işte sana. İyiyim ben, çok iyiyim. Her şey yolunda, hayatım yolunda... Yemeklerimi düzenli yiyorum, gözün üstümde çünkü biliyorum. Sete gidip geliyorum, her şeyi idare ediyorum. Yaptığım işin hakkını vermeye çalışıyorum, galiba da başarıyorum anneciğim. Birkaç şey var dengesini şaşırdığım ama onları da yerine oturtmasını bilirim zamanla. Ee, Semra Hanım'ın kızıyım ben. Olsun ama o kadar, değil mi?"

Veda sağlam tutmaya çalıştığı sesinin ardından derin nefesler alarak dudaklarını birbirine bastırdı. "Bilerek geç geldim yani anlayacağın. Seni özlemediğimden değil anne, çok özledim. Nasıl özlemem? Çok, çok özlüyorum inan bana. Ne zaman alıştım bununla yaşamaya bilmiyorum ama her geldiğimde başa sarıyorum sanki. Beni bırakıp gittiğin o güne dönüyorum."

Veda ellerini kucağına çekerken bakışları beyaz taşın üzerindeydi.

"Anne çok yalnızım. Etrafım insanlarla dolu. Gözümün içine bakıyorlar bir gülümsemem için ama benim gülsün diye gözüne baktığım annem yok, ben çok yalnızım. Kimsesizim anne, yoksun. Yokluğunun içinde yaşıyorum ben, sensizlikte. Buna yaşamak denebilir mi? Anne nasıl densin, nasıl der annesini kaybeden bir insan kendine tamamım diye? Sensizim ben bir kere. Benim... Benim kimsem yok ki, kolum kanadım yok. Her gün daha zor. Her geçen gün geri gelmeyeceğin ihtimaline alışmak daha zor anne. Bir daha mavi rengi göremeyeceğini düşünüp durmak çok zor..."

ATEŞKES +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin