3-İsmini öğren

5 1 0
                                    

Han'daki yeteneğin ve emeğin kokusunu alabiliyor musunuz?
Belki spoiler vermiş olabilirim 😚
Eee hayat nasıl gidiyor?
------------------------

Minho'nun ağzından

Randevulu ameliyatlar dışında belli bir çalışma saatimiz yok. Bu yüzden takıldığı diğer kişileri biraz kıskanıyorum. Saatleri ve hastaları belli. Önceden hastaların geçmişleri hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar. Bizde tabiki randevulu olanlar hakkında bilgi sahibi oluyoruz ama acil birşey çıktığında tüm planlarını ve hayatını alt üst edebiliyor. Ameliyat ile ilgili olan bölümlerde böyle bir sıkıntımız var. Başınıza böyle birşey geldiğinde bunu kaldırabilecek bünyeye sahip olmalısınız.

Randevulu hasta olmadığı için serbesttik ama hastane dışına çıkmamızı tavsiye etmiyorlar. Dedim ya her an herşey olabilir! Diğer cerrah bölümündekiler ile konuşmuyordum.. aramızda olan kavga nedeni ile. Kavga olayını sonra anlatırım. Şuan yapmak istediğim acınası durumumu belirtmek. Çevremde o dört veletten başka kimse yok daha doğrusu kalmadı. İnsanlara kolay güvenemeyen bir kişiliğe sahibim. Bu da geçmişimden kalma.. tamam tamam sakin olun bir ara onuda anlatırım!

Mal gibi kafeterya tek başıma otururken camdan bakıyordum. Arada yan masamda oturan bölüm arkadaşlarımı (!) dinliyordum. Yine boş muhabbet ediyorlardı. Hiçbir bölümde tek amaçları dedikodu olan bir grup görmemiştim! Şansıma bu hastanenin dedikoducuları ile aynı bölümdeydim. Sanırım kavga ile ilgili spoiler olabilir.

Camdan bakmaya devam ederken çalıların arasında bir kuyruk fark ettim. Sarı renkli üstünde beyaz çizgileri olan kuyruk sağa sola sallanıp duruyordu. Ben oraya odaklanmış iken aniden çalının arasından bir kedi çıktı. Kuyruğun sahibi kedi çalıdan rahatsız olmuş olucak ki çalıdan çıkar çıkmaz kendini temizlemeye başladı. Yüzüme ufak bir tebessüm geldi. Kedinin aç olabileceği aklıma geldiğinde hemen ayağa kalktım. O kadar aniydi ki yan masadakiler dedikoduyu kesip bana döndüler. Göz ucu ile gözlerin benim üstümde olduğuna baksamda onları umursamazlıktan geldim. Kafamı bile çevirmedim.

Tezgahtan köfte tabağı isteyip fiyatını ödedim. Koşar adımlarla çıkışa ilerledim. Gören ameliyata yetişiyor sanardı oysa ben kedi kaçmasın diye koşuyordum. Kafeteryada baktığım camı bulduğumda çalıyı kontrol ettim. Kedi yoktu biraz daha etrafa baktıktan sonra kediyi gördüm. Ağacın yanında birşeyler ile uğraşıyordu. Yanına hızlı adımlarla vardığımda nefes nefese kalmıştım. Tam dizlerimin üstüne oturmuş kediye dokunucakken kedinin kafasını okşayan bir el gördüm. Elin sahibine kafamı çevirdiğimde onunda bana baktığını gördüm.

Biraz utanmıştım. Bekle ben neden utanmıştım? Bu pek benlik bir duygu değil. Caddede insanların ortasında dans edebilir veya metroda durduk yere bağırabilirim ama o adam ile göz göze geldiğimde utanmıştım. Kalbim biraz sıkışmıştı ama acımıyordu. Tam tersi kalbimin sıkışması beni mutlu hissettiriyordu. Bir süre göz göze bakıştık. Sanırım o da benimle aynı şeyleri düşünüyordu. Bu yüzden bakışırken konuşmadık.

Kedi kendini sevirmeyi bırakıp kafasını elimdeki tabağa yaklaştırdığın da bakışmamız kesildi. Buraya gelme amacımı hatırladım. Kedinin önüne tabağı koyduğumda onu izlemeye başladım. Üstümde bir çift göz hissediyordum. Kafamı tekrar kaldırdığımda hala beni izlediğini fark ettim. Ben ona bakınca biraz paniklemiş ve dizleri bükük otururken ona bakmam ile geriye kalçasının üstüne düşmüştü. Benden daha utangaç olduğu anlaşılıyordu.. ne diyorum ben ben utangaç değildim ! Kendine gel Lee Know

çocuğu çok kısa süzdüm. Yanakları çok sevimli duruyordu. Yanağı ponçik dursada oldukça güzel bir vücudu vardı. Geniş omuzlu ve ince belliydi. Üçgen bedenin yanı sıra bir süredir spor yaptığını gösteren kollara sahipti. Yerden kalkıp elimi ona uzattım. İstemsizce samimi bir şekilde gülümsüyordum. "Merhaba" diyebildim. O da beni süzdüğü belli olan gözleri ile bana baktı sonra gülümseyip elimi tutarak ayağa kalktı. "Merhaba burda bulunmamız ne kadar büyük bir şans" dediğinde gülümsemem yine istemsizce biraz arttı. "Evet normalde akşam parti olduğu için bugün fazla hasta yoktu"

ben sözümü bitirir bitirmez gözüm elimize kaydı. Ne o ne ben elimizi geri çekmiştik. Bu durumdan nedense oldukça memnundum. Bu adam bana birşey yaptı. Farklı hissetmeme neden oluyor.

O da halinden gayet memnun olarak sesini çıkarmadı. Ee sonuçta Lee Know'un elini tutuyor! Bir zahmet mutlu olur insan. "Akşamki partiyi duydum! Normalde bir arkadaşım ile anlaşmıştım gelmek için ama son anda başkasına söz verdiğini söyleyerek beni ekti.." bunu duymam ile aniden konuştum o kadar bilinçsizceydi ki. "Ben kimseyi davet etmedim. İstersen sana davet atabilirim" demiştim. Hem yalnızlığımı açık bir dille söylemiş hemde durduk yere bir yabancıya davet vermiştim ama şuan tek düşündüğüm onun elini hala tutuyor oluşumdu.

Adam biraz boş boş bana baktı. O da böyle bir mallık yapıcağımı tahmin etmiyordu anlaşılan. Doğrusu bende tahmin etmiyordum. "Vay canına teşekkür ederim! İstersen numaramı verebilirim" dediğinde ben daha cevap vermeden elini geri çekip cebinden telefonunu çıkardı. Elimdeki soğukluğu kalbimde hissederken bende telefonumu çıkardım. Birbirimize numaralarımızı verdik. Çok geçmeden acil bir işi olduğunu söyleyip ordan ayrıldı. O ayrıldığında sapık gibi gülümsüyordum. Kediye dönüp "sence o da beni sevmiş midir?" Diye sordum. Birde üstüne cevap beklemiştim sanki cevap vericekte.

Twell'in ağzından

Minho bize bunu anlattıktan sonra başka Changbin olarak hepimiz kahkahalara boğulmuştuk. Minho ise gülümsemesi solmuş ve anlam vermeye çalışan gözler ile bize bakıyordu. "Bu kadar komik ne söyledim?" Dediğinde ilk Seungmin konuştu. "Adam senin böbreğini çalmazsa iyidir! Tanımadığın birine nasıl davet atabilirsin? Biz yapsak yabancılara güvenmeyin diye bizi azarlarsın." Hepimiz onaylarken Minho göz devirdi.

"Ama çocuğu göreceksin çok sevimli ve yakışıklıydı!" Der demez bu sefer Changbin atladı. "Çocuk mu? İsmini öğrenmedin mi?" Diye sordu. Minho tekrar bize boş bakışlar atmaya başladığında sormadığını anladık. Seungmin ve ben elimizi alnımıza vurduktan sonra Minho açıklama ihtiyacı duyup. "Yani sorma gereği duymadık. Daha doğrusu soramadan gitti çocuk ben ne yapayım?" bu sefer ben konuştum "yaşını falanda bilmiyorsun senden büyük veya küçük olursa gelecekteki eşin değil abin veya kardeşin olur anca" masadan yine bir kahkaha gelmişti. Minho'nun yüzü daha da asılırken "aşk yaş dinlemez Twell hanım!" Diye drama oynar gibi konuştuğunda bende karşılık olarak. "Eşine abi veya kardeşim dersin o zaman Bay Know" demiştim.

Minho bizi tersleyerek "aman canım siz ne anlarsınız aşktan pis veletler" diyince bende dahil hepimizden ufak gülme sesleri çıktı. Biraz daha devam edersek Minho bizi dövücekti bu yüzden konu değiştirme görevini üstlendim.

"Bende getiricek birini buldum" diye böbürlendim. Belki diğerleri için normaldi ama benim gibi bir asosyel için bu çok sıradışıydı. Chaeyoung direkt söze atıldı "gerçekten mi Unni?" Dedi. Yüzüm asık bir biçimde "Chae~ bana Unni dememen gerektiğini söylemiştim. Yaşlı hissediyorum!" Şaka olduğunu anlasın diye biraz ağzımı yayarak konuşmuştum. Bu masada şakalarım ile üzmek istediğim son kişiydi o.

Seungmin "zaten yaşlısın büyükanne" dediğinde omzuna bir tane indirdim. Seungmin direkt ciyaklarak " Changbin hyung Twell bana vurdu!" Diye beni şikayet etmişti. Changbin sadece gülerek ona yanıt verdi. Chae konuşmasına devam edip. "Peki Twell kimi getiriceksin?" Demişti. Bende sanki sınavda yüz alıp sınıfa hava atan pislik gibi sırıtıp. "Echo adında bir idolü getireceğim" dedim. Chae hemen "woa!" Dediğinde Seungmin sahne ışıklarımı çaldı. "Aslında Echo ile Twell'i tanıştıran bendim." Dedi. Ben sinirle ona bakarken o göz devirip telefonunu çıkardı. O telefonuna bakarken bizde sohbete devam ediyorduk.

Bir süre sonra Seungmin omzunu dürttü. "Twell benim halletmem gereken dosyalar var. Ben onları halledeyim. Başka randevu yok" dedi. Ona döndüğümde "bugün harbi çok az kişi var. İyiki iki gün önce tüm randevuları bitirdik!" İki gün önce uyumadan, bıkmadan insanlar ile ilgilendik bugünü boş bırakabilmek için. İyikide yapmışız.

Diğerleri ile vedalaşınca herkes tekrar bölümlere dağıldı. Seungmin benim odamda dosyaları ile ilgilenirken bende karşıdaki koltuğa yayıldım. Dejavu.. sabahta aynı şey olmuştu. Telefonumu çıkarıp yeni yüklediğim oyna girdim. Sabah ki olay tekrar oluyormuş gibi hissederken bu hissi bir mesaj bozdu. Mesajı açıp kim olduğuna baktım.
?- Merhaba yazdığım kişi Twell mi?

--------------------------
Soru işaretlerini severim~
Nasıl olmuş?
Önceki bölüm biraz kısaydı bu yüzden bunu biraz uzun tutarak telafi etmek istedim!
Sıradaki bölüm görüşürüz 🐶

Help Me! |minsung,hyunin,chanmin,changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin