семья.

5.9K 713 1.3K
                                    

Bir hafta sonra merhaba!

Umarım güzelliklerle dolu bir hafta olmuştur sizin için, gelecek haftanız ise daha da güzel olsun ^.^

Bu bölüme 360 oy ve 1500 yorum yapabilirsek çok sevinirim. Her hafta yeniden düzenli bölümler gelecek, birlikte olduğumuzu görmek istiyorum çok. İyi okumalar dilerim hepinize^^

bana ulaşabileceğiniz yerler ;

instagram: aurora_mensis

instagram: can_cicekleri

Anya Belov instagram: anya_belovv

Aleksei Ivanov instagram: aleksei_ivanovv

twitter: auroramensiss

#çançiçekleri hashtagi ile twitter'da düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.

Bölümleri okurken hikayenin içinde yaşamanız için Spotify Çan Çiçekleri çalma listesini (Cry of Bellflowers) dinlemenizi öneririm.

Kullanıcı adım: aurora mensis

Önceki Bölümden...

"Hasta değilsin Anya." Daha da yakınımdaydım, kalbim ise göğüs kafesimden çıkacaktı sanki.

"Baksana! Nasıl atıyor kalbim, kesin hastayım. Acaba ölecek miyim? Bir doğum günümde ölmek eksikti. Hemen büyükanneme gitmeliyim."

"Bugün doğum günün mü?"

İyi ki doğdun değerli Anya.

"Evet. Anneminde ölüm yıl dönümü."

Umarım doğduğuna üzülmüyorsundur değerli Anya.

Bakışlarım cümleleriyle değişmiş, yüzüne ilk defa bakıyormuş gibi odaklanmıştım. Sen ise büyük ihtimalle her insana karşı geliştirdiğin zoraki gülüşle cevap verdin.

"Önemli değil. Onu hatırlamıyorum, varlığını bilmediğin bir şeyi özleyemezsin."

Bu doğru değildi. Keşke doğru olsaydı değerli Anya.

"Anya!"

Konuşmamız kesilmiş, Ekaterina'nın olduğu tarafa dönmüştüm. O sırada artık Anya'ya veda etme zamanımın geldiğini farketmiştim. Bunu başarabileceğime emin değildim, senin gitmeni istemediğim için ise farkında olmadan senden hızla uzaklaşmaya başlamıştım. Kalp atışlarım yavaşlamıştı. Göğsümü ilk defa tutan elim inmişti aşağıya doğru.

Seni üzdüğümü biliyordum, bir hoşçakal bile dememiş olmam saygısızcaydı belki ama dudaklarımdan çıkabilecek kelimelere ikimizde hazır değildik Anya. Arkadaş olabileceğimize bile emin değildim. Ne de olsa sen benim dünyama ait olmayacak kadar parlaktın.

"Hoşçakal." Sessiz bir kelimeydi dudağımdan dökülen.

Yavaş adımlarla Dimitri'ye doğru giderken buzun vermiş olduğu his ile gözlerimi bir anlığına kapatmak istemiştim. Ardından ayaklarımı senin gitmiş olduğun yere sürükledim yeniden, hayal kırıklığım bambaşka bir his ile değişmeye başlamış, dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı sonunda. Kimse yoktu sanki, tek başıma olmam gereken yerdeydim yeniden.

Çan Çiçekleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin