boyalar ve büyüler.

77 5 83
                                    

Derin bir iç çekerek sandalyesine yaslandı. Ceketinin cebinden çıkarttığı metal tabakayı aralayıp mekanik hareketlerle içindeki sigaralardan birini dudaklarına götürdü. Tabakayı masanın üzerine bırakmış ve ağzındaki sigaranın ucunu ateşle birleştiriyorken ortamdaki yoğun duman ile kokuya dahasını eklemişti. Cebine geri döndürme ihtiyacı hissetmeden tabakasını masanın üzerinde bıraktı.

Ağzından yükselen duman parmaklarının arasında yer bulurken; karşısında oturmuş ve mahzun bakışlarını önündeki kahve fincanından kendisine kaldırmayan adamda gözlerini sabitledi. "Konuşacak mısınız artık?" Bunu der demez sigarası tekrardan ağzına dönmüş ve duman havaya doğru uçuşmak yerine öne doğru ilerlemişti.

Önündeki adam bakışlarını dokunamadığı fincanından kendisine soru soran adama çevirdi. "Benden bunu hiç istemeyeceksiniz diye endişe etmiştim. Şayet siz burada otururken hiç susası gelmiyor insanın, içinde duygular biriktikçe birikiyor." Elindekinden hâlen dumanlar yükselmekte olan adam hafifçe güldü. "O zaman niye konuşmuyorsunuz? Sizi dinlemek için buradayım, susasınız gelmiyorsa sakın ola ki susmayın."

İşittikleri ile yutkunmuştu karşısındaki adam. Bakışlarını tekrar önüne indirirken hissettiği pişmanlık çöl güneşi gibi kendisini yakıp kavuruyordu. Var olan ve var olduğu iddia edilen her bir bulgu, şuan karşısında duruyorken ona bakamama çekingenliğine lanetler okuyordu içinden. Anlamları bahşetmiş bir varlığın görüntüsü sahi olabilir miydi, yoksa karmaşık hayal dünyasının kendisine resmettiği bir oyun muydu? Karşılıklı oturuyor olmalarından duyduğu hisler bombardımanı, bu sözler ile birlikte daha çetin bir savaş cephesine dönüşüyordu. Belki de herkes yanılmıştı ve aslında ulaşılabilen aşklar her zaman daha zor olmuştu. Gerçeklik algısını bozmaya ve yok oluşa sürüklemeye yetecek güçteki duygular insana ne kadar yakın olursa bir o kadar da ölümcül oluyordu.

"Böyle söylemeyin, yüreğim henüz hazır değil." Sonuna gelinen sigara, masanın ortasındaki kül tablasında sönerken ikisinin de bakışları oralarda geziniyor ancak asla buluşmuyorlardı. "Yüreğiniz hazır olana kadar beklerim o zaman. Ne söyleyeceğinizi duymak için can atıyorum, Ressam Bey." Onun dudaklarından böyle bir hitap duymayı beklemediğinden ötürü yalnızca kalakalmıştı. Nefes almayı unutmuş gibi orada saniyeleri saydı. Boğularak ölümün tatlı kollarına kendini teslim etmek üzere olduğunu hissederken, son anda ciğerlerine biraz hava dolmasına izin verdi.

"Nasıl başlayacağım söze? Sizin karşımda oturuyor olmanızı bile idrak edemiyorken sizi, size nasıl anlatırım? Aklım bulanıyor." Kül tablasındaki bakışları Ressam'ın yüzüne doğru hareket etti. "Kendilerini en iyi ifade edenlerin sanatçılar olduğunu zannederdim hep. Gerçi bunu bu yolla yorumlamak ne haddime ne de doğru olur. Bu noktada ben de sanatın herkes için olan farklılığına, göreceliğine sığnırım." Ressam en sonunda cesaretini toplamış bir biçimde karşısındaki tarifsiz yüze baktı. Varlığının yanında yenilendiğini hissettiği bu adam yüzünden konuşmayı asla öğrenmemişe dönmüştü. Dili tutulmuştu, tıpkı kaskatı bir şekilde kalmış vücudunun diğer her zerresi gibi.

Üstündeki beklentili gözler ve işittiği tüm o sözler güç verimişti konuşması için. Artık dile getireceği sözcükleri güven duygusuyla besleyebilirdi. "Sanat sizin için nedir? Cevabınızın benim için ne kadar önem arz ettiğini dimağınız alamaz." Duyduğu ile karşısındaki adam biraz gülümsedi. Karmaşık görünüyordu. Alaycı bir gülüş mü yoksa samimi miydi, yorumlaması zor bir sentezdi. "Öyleyse bir cevap duymayı hak ediyorsunuzdur. Belki basit kaçacaktır ama anlam arayışının en güzel dışavurumu derim belki bunun için. Sanata olan ihtiyacımızı ve bağlılığımızı nasıl açıklarım? Anlam aramayı ve belki de katmayı, bulmayı sağlayan bir amaç ayrıca da bir araçtır bana kalırsa. Bu yüzdendir sanatçıların bu melankolisi. Ya anlamları arar dururlar ya da bulduklarını diğer insanlara sunmaya çalışırlar ama çoğu zaman kimse onların sahip olduklarını görmez. Takdir edilseler bile asla anlanamazlar, kavranamazlar. Bu da daha fazla dibe çökertir onları. Sonuçsuz arayışların, ya da tanıtılmamış anlamların adıdır sanat. Fark edilmeyenlerin mezarlığıdır. İşte bu yüzden de sanat anlamın kendisidir."

ressam ve sihirbaz || bxb, one shoot.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin