Yeni bölüm çünkü çok istendi
Artık cümlelerin sonuna isimlerini de yazacam. Kimin söylediği belli olsun diye.
-----------------------------------------------------------
1. Kişi anlatım/Minho'dan
X:"Ölüm oyunu Likary'ye hoşgeldiniz."
Seung:"Hoşbulduk hocam."
Hepimiz mal mal etrafa bakıp sesin nerden geldiğini çözmeye çalışırken Seungmin cevap vermişti.
X:"Diğerleriniz? Cevap vermeyecek misiniz?"
Felix Jeongin'in göz yaşlarını siliyor, Hyunjin ve Chan sesin nerden geldiğini çözmeye çalışıyor, Jisung endişeyle bana bakıyor, Changbin acıktığından şikayet ediyordu, Seungmin ise mal mal sırıtıyordu. Ne var bu çocukta?
Jisung bana yaklaştı.
Han:"Ölecek miyiz Minho?"
Bakışları endişeliydi.
Ona ben burdayım, sana kimse zarar veremez, seni seviyorum demek çok isterdim...
Ben onu arkadaştan öte seviyordum.
O ise beni arkadaşı olarak görüyordu.
Arkadaşlığımız tam 5 yıl önce başladı.
5 yıldır platoniğim işte.
Ona açılmadım, gay olup olmadığını bilmiyorum.
Grupta böyle sohbetler hiç geçmezdi.
Homofobik bile olabilirdi.
Han:"Minho?"
Beni düşüncelerimden ayıran Jisung'un sesiydi.
Lee:"Hm?"
Han:"Daldın gittin."
Tam ağzımı açacakken yine o ses duyulmuştu.
X:"Cevap yok mu yani? Öyle olsun, bizde hemen başlayalım oyuna."
Changbin konuşmaya başladı.
Bin:"Ben açım. Açken oyun oynayamam."
Chan:"Aç ayı oynamaz atasözü tam sana uyuyor Changbin."
Herkes saçma sapan konuşuyordu, benim araya girmem lazımdı.
Lee:"Ne türde bir oyun?"
X:"Hiç sormayacaksınız sandım. Anlatıyorum o halde; Aranızdan biri katil seçilecek, seçilen kişiyi bilmeyeceksiniz. Katile sizin haberiniz olmadan talimatlar vereceğiz. Eğer yapmazsa ölecek. Ha, bu arada birbirinize katil veya masum olduğunuzu söylerseniz de öleceksiniz. Bu kadar, çok eğlenceli, değil mi?"
Ben dahil herkes gözünü şaşkınlıkla açmış, birbirine bakıyordu.
Çıtımız çıkmıyordu.
X:Konuşmayı sevmiyorsunuz galiba. Tamam o zaman. Hey, sen acıktım demiştin, değil mi?
Changbin kafasını hayır dercesine salladı.
X:"Hadi ama! Demiştin. Yalan söylüyorsun, şimdiden. İlk kurban sen mi olacaksın yoksa?"
Changbin'in gözleri daha çok açılmıştı.
X:"Cevap yok. Madem öyle, iyi uykular Binnie."
Changbin bişey diyemeden bir kurşun gelmiş ve kafasına isabet etmişti.
Changbin, kurşun ile ölmüştü.
Jisung ve Felix ağlamaya başladı.
Jeongin ise daha çok ağlamaya başladı.
Jisung'un yanına gittim ve onu kendime çekip sarıldım.
O da bana sarıldı ve ağlaması şiddetlendi.
Seungmin ise Jeonglix ikilisinin yanına gidip sarıldı.
Chan:"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"
X:"Birileri ölmek istiyor galiba?"
Chan susmuştu.
Hyunjin Changbin'in ölü bedenine bakıyordu, hiç tepki vermiyordu.
Yerler kan gölüne dönmüştü.
Jisung'un elini tutup onun yanına yürüdüm ve omuzuna dokundum.
Bana ve Jisung'a baktı.
Zoraki gülümsemesini sundu.
Bende zor bir şekilde gülümseyip üçüne birden sarıldım.
X:"Peki, bugün başlamayacağız. Özlem giderin. Birbirinizi son görüşünüzdür belki?"
Ardından ses kesilmiş, ışıklar kapanmıştı.
Oda kapkaranlık olmuştu.
Jisung'un elini tutup onu yatağa bırakmıştım. Hyunjin arkamdan gelmiş, yatağa uzanmıştı.
Chan ise Seungmin, Jeongin ve Felix'i getirmiş, yatağa bırakmıştı.
Chan ile göz göze geldik.
İkimiz de acı bir şekilde gülümsedik.
Neler olacağını az çok biliyorduk.
Yatağın köşesinde olan Jisung'un yanına uzandım ve arkadan sarıldım.
O da ellerini elimin üstüne koymuştu ve gözünü kapatmıştı.
Chan pek de büyük olmayan battaniyeyi üstümüze örtmüştü ve ardından kendisi de uzanmıştı.
Şimdi dinlenme vaktiydi.
Enerji depolamalıydık.
Yarın neler olacağını yarın öğrenecektik...
-----------------------------------------------------------