Yıllar sonra bölüm🙀
En son nerde kalmıştım pek hatırlamıyom. Minho odadan mı çıkıyodu ne
-----------------------------------------------------------
1.Kişi Anlatım/Minho'dan
Odadan çıktığımda her yer karanlıktı, o yüzden önümü görmüyordum.
Gözlerim karanlığa alışınca bir adım attım.
Tedirgin bir şekilde etrafı inceliyordum.
Derken biri omuzuma dokunmuştu.
Tabi ben çok gergin olduğum için çığlık atmıştım.
Jin:"Sakin ol Minho, benim."
Hyunjin'i görmemle azda olsa rahatlamıştım.
Lee:"Senin ne işin var burda?"
Jin:"Asıl senin ne işin var? Ses duydum, gözlerimi açtığımda sen yatakta yoktun. O yüzden geldim."
Ne gibi bir bahane uydurmalıydım?
Aklıma bişey gelmiyordu.
Gerçekleri söyleyecektim.
Lee:"İç sesim buraya gelmeni söyledi."
Hyunjin anlamaz bir şekilde baktı.
Jin:"Ha? Ne saçmalıyorsun?"
Tam gözlerimi devirecekken kulağıma bir ses geldi.
Sanki beynimin içinden gelen bir sesti.
Bu X'in sesiydi.
X:"Sehpanın üstünde siyah bir bıçak var, onunla Hyunjin'i öldür."
Telaşla Hyunjin'e baktım.
Bana anlamaz ve endişeli bakıyordu.
Ben ise boş gözlerle ona bakıyordum.
Jin:"Bişey mi oldu Minho?"
X:"Onu öldür."
Jin:"Minho?"
X:"Kötü bir çocuk mu olacaksın? Ölmek mi istiyorsun Lee Minho?"
X:"Onu öldür."
X:"Onu öldür."
X:"Onu öldür."
Kulaklarımı kapatıp yere çöktüm.
Hyunjin telaşla yanıma çömeldi.
Jin:"Minho, sen iyi değilsin. Neler oluyor?"
Az uzağımda bulunan bıçağa bir bakış attım.
Bunu hızlıca yapmalıydım.
Biri görebilirdi.
Hızlı reflekslerimle bıçağı elime aldım ve yanımdaki Hyunjin'e sapladım.
Elimdeki bıçak ve ellerim Hyunjin'in koyu kırmızı kanıyla boyanmıştı.
Hyunjin, bıçak ile ölmüştü.
Ona yaklaştım.
Nefes almıyordu.
Biraz incelediğimde bıçağı tam olarak kalbine sapladığımı fark ettim.
Ben arkadaşımı öldürmüştüm.
Ellerimdeki kana baktım.
Ben artık gerçek bir katildim.
X:"İyi iş çıkardın Lee Minho. İyi uykular sana!"
Ses kesilmişti.
Şuan küfür edebilirdim.
Ama ne işe yarardı ki?
Ben ölmemek için arkadaşlarımı öldüren bir zavallıydım.
Sahi, ben niye arkadaşlarımı öldüreceğime kendim ölmüyordum?
Belkide yaşamak istiyorumdur?
Belkide Jisung ile kurduğum hayalleri gerçekleştirmek istiyorumdur?
Bilmiyorum.
Düşüncelerinden sıyrılıp ellerime baktım.
Ben bu kanı nasıl geçirecektim?
Telaşlanmıştım.
Ellerimi Hyunjin'in kıyafetine silmeye başladım.
Bu ellerimdeki kanı geçirmek için yeterli değildi
Hyunjin'in koyu kırmızı kanı ise hâlâ akıyordu.
Yerler kan gölüydü.
Hyunjin'in eline baktığımda bir şişe su olduğunu fark ettim.
Suyu almaya çalıştığımda hâlâ sıkı bir şekilde tuttuğunu fark ettim.
Gözlerim dolmuştu.
Suyun kapağını açıp elimi yıkamaya başladım.
Yerdeki koyu kan su ile buluşmuş, daha açık bir kırmızı renk ortaya çıkmıştı.
Elimdeki bıçağı da yıkamış, tekrar sehpanın üstüne koymuştum.
İşimi bitirdiğimde son kez Hyunjin'e baktım ve diğerlerinin yanına gittim.
Hepsi yatıyordu.
Kapıyı kapattım.
Fazla masum görünüyorlardı.
Hepsini ben mi öldürecektim?
Jisung?
Onu da mı öldürecektim?!
Kafamı sağa sola salladım.
Bunları düşünmenin sırası değildi.
Jisung'un yanına yaklaşıp saçlarına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum.
Ardından bende onun yanına yattım.
Jisung Felix'e, Felix Jeongin'e, Jeongin ise Seungmin'e sarılmıştı.
Bende arkadan Jisung'a sarıldım.
Yarın Hyunjin'i göremeyince ne yapacaklardı?
Onu kan içinde görünce nasıl bir tepki vereceklerdi?
Bilmiyorum.
Yarın gözyaşlarını ve yüzlerindeki endişeyi görecektim.
Bende timsah göz yaşlarımı akıtacaktım.
Sahte bir şaşkınlık ve endişe oluşturacaktım yüzümde.
Rol yapmak zor değildi.
Yani, benim için.
-----------------------------------------------------------