Sabah, odasını aydınlatan gün ışığı ve sıcaklıkla rahatsız olup uyanmış, saate bakmıştı. Saatin sabah altı, günün cumartesi olduğunu fark edince oflamış ve kalkıp store perdeyi kapatmıştı ama odanın sıcaklığı azalmamıştı.
Yastığını ve yorganını alıp salona gitmiş, orada koltukta yatan Minho'yu görünce şok olmuştu. Gece burada kaldığını hatırlarken gencin yattığı koltuğa üzüntüyle baktı.
L koltuğu tamamen açmış ve yatmıştı. Berjerlerde de uyuyamazdı doğal olarak. Anne babasının odasına dönecekken ona seslenilmesiyle durdu.
"Jeongin? Günaydın."
"Günaymadın." dedi Jeongin surat asıp. "Uykum var, odam çok sıcak. Annemlerin odası sıcaksa mutfağa yatacağım. Sen de uyu, öğlene kadar uyuma günü bugün." dediğinde Minho kahkaha atmıştı.
Jeongin gencin hoş kahkahasına gülümserken Minho konuştu.
"Gel buraya yat, gitme annenlerin odasına. Orası da sıcaktır."
"Yanına mı?" dedi Jeongin ona dönüp.
"Koca koltuk, sığarız." dediğinde Jeongin yanına gitmiş, gerçekten yatıp uykusuna kaldığı yerden devam etmek istemişti ama onu izleyen bir çift göz dikkatini dağıtıyordu.
"Sen de uyu Minho, bakma bana öyle."
"Nasıl bakıyormuşum?" dedi Minho şaşkınlıkla. Hissetmesini beklemiyordu.
"Garip garip." dedi Jeongin gözlerini açıp yukarıdan ona bakan gence dönüp. "Yarım saat içinde uyumazsam kahvaltı yaparız." dediğinde Minho onaylamış ve yastığına yatmıştı. Jeongin ona baktıktan sonra tavana dönmüş, böyle rahat edemeyince Minho'ya sırtını dönüp gözlerini kapatmıştı.
Yirmi dakika sonra uyumaktan vazgeçmiş ve doğrulup Minho'ya bakmıştı. "Uyudun mu?" diye fısıldadığında cevap alamayınca gencin uyuduğunu varsayarak geri yattı.
Düne göre çok daha iyi hissediyordu. Pazartesi günü okula gidebilecek, hatta bu akşam ödevlerine devam edecek kadar dinçti. Şimdi de hiç uykusu yoktu.
Belki de günlerdir sürekli uyuduğundan olsa gerek, vücudu uyanık kalmak istiyordu.
İç çekmiş, Minho'ya doğru dönmüştü. Boynundan düşen kolyesi ilgisini çekerken kaşlarını çattı.
Yuvarlak, düzgün bir taş parçasının üstüne oyulmuş düzgün bir çember ve içinde beş köşeli bir yıldız vardı.
Jeongin, tabii ki bunun anlamını biliyordu. Gencin cadı olduğundan şüphelendiği için cadıların özelliklerini araştırmıştı. Bunu, efsanelerden yapsa da bir şeylere ulaşabilmişti.
Pentagram'ı izlemeye devam ederken Gözüyle çizgileri takip etti. Ateş, su, toprak, hava ve ruh. Beş kutsalı temsil eden pentagram, dizi ve filmlerde uydurulanların aksine efsane ve masallarda koruyucu bir sembol olarak geçiyordu.
Jeongin yutkunmuş, doğrulup yataktan çıkarak odasına gitmişti. Telefonunu aldığı gibi lavaboya girip kapıyı kapattı.
---
şirinlerim seni
jeongin
beyler
uyanın çabuk aqchan
derdin ne sabahın sekizinde uyanıksın manyak herifjeongin
sen niye uyanıksın o zaman salakchan
manitayla loldeydikjisung
biliyorum hepiniz bana aşıksınız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XXI. Yüzyıl Cadısı 🐈⬛ /JeongHo
FanficJeongin, Seul'de oldukça zeki öğrencilerin bulunduğu bir teknik lisede okumaktadır. Son dönem ödevlerinden biri olan drone yapımında takım arkadaşı kurasında Jeongin'e çıkan isim, genç hariç herkesi biraz tedirgin etmiştir. - 20230319-20230427 yazıl...