"Beni gör, beni kalbine sakla" diyordu duyduğum şarkı. Şarkının ismini bile bilmezken bildiğim tek şey, kalbinde sakladığın kişiyi göremeyeceğindi.
Başım dönüyordu ve etrafımdaki şeyleri tam olarak net göremiyordum. Elimdeki kadehin son damlasını da kafama diktiğimde karşımda kahkahalara boğulunca kendimi bardağı kafasına geçirmemek için zor tutuyordum. Tamam, sakin davranmak benim önceliğimdi ve bunu kendime kural edinmiştim, ama benim de bir sınırım vardı.
Oldukça sinir bozucu bir şekilde karısıyla bir kadeh daha tokuşturup 'cheers' demelerini izledim. Karısı bir fahişenin tekiyken, kendisi edepten yoksun bir şerefsizdi. Onlardan her zamankinden daha çok nefret ettim. Dünyamı onlarca kez başıma yıkmışken hâlâ karşımda böyle yüzsüzce oturmaları onları boğma isteğimi güçlendiriyordu.
"Evet, yeni görev nedir?" Fuat bir kahkaha daha patlattığında kafayı bulmaya başladığını anladım.
"Sakin ol küçük hanım. Görevi er geç öğrenirsin. Daha önce biraz eğleniriz diye düşünmüştüm. Sonuçta seni son görüşlerim."
Eyşan arsız bir gülümsemeyle bana ve daha sonra kocasına baktı. Bu edepsiz kadın her zamaki gibi kocasının peşinden gelmişti ve onu çok seviyormuş gibi onu her yerde destekliyordu. Ondan da Fuat kadar nefret ediyordum.
"Yanlış düşünmüşsün. Eğlenecek vaktim yok Fuat. Bana şu aptal görevi ver hadi. Bitirelim şu işi. " sonunda kafası yerine gelen adam dosyaları önüme dizdi.
"Bu görev uyuşturucu pazarlayıcıları Jale hanım ve kocası Galip ile gerçekleştirilecek. Galip para için her şeyi yapabilecek cinsten ve karısı da benim bir yakınımın kızı. Galip Jale'yi cazip bir fiyata satın aldı. Şuanda da istediği işler için kullanıyor.
"Bu görevde 8 tane görev arkadaşın olacak. Onları tanımana gerek yok. Sadece resimlerini gör ki yabancısıma. "sekiz tane fotoğraf çıkarttı ve onları da önümde dizdi.
İlk fotoğraf yakışıklı bir adama aitti. Saçları çok değil ama uzundu. Ela gözleri vardı. Ama ben bu çocuğa daha çok bakmak istememiştim. Çünkü baktıkça içimi karartan bir şey vardı onda. Gözleri sanki geçmişinden izler taşıyordu. Bu durum beni gereksizce sarmıştı. Hemen altındaki fotoğrafa geçtim.
İkinci fotoğraf ise neredeyse nefesimi kesecekti. Dağınık koyu kahverengi saçları ve aynı tonda o gözleri baştan çıkartıcıydı. Kemikli küçük bir burnu vardı. Sadece yüzünü gördüğüm için bir yorum yapamadım ama gözlerinde o kadar çok şey gizliydi ki... Açıkçası kim olduğunu merak etmiştim ama burnumu sokarsam Fuat bir şeylerden şüphelenip beni yargılayabilirdi. Bu yüzden hiç üstüne durmadan altındaki fotoğrafa geçtim.
Bu fotoğraf biraz canımı sıkmıştı. Çünkü bu kız büyük ihtimalle 18 yaşının altındaydı. Ya da öyle bir şey. Aslında ben de çocukluğumdan beri bu işleri yapıyordum ama yine de benim gibileri görmek canımın sıkılmasına ve dünyanın adaletine lanetler yağdırmamı sağlıyordu. Bu kız orta boylarda, kumral renkte saçı olan ve açık kahverengi gözleri olan liseli bir kıza aitti. Yüzünden belli oluyordu ki, patavatsızdı. Bedenin her bir parçasını okumayı çok iyi bilirdim. Ve bu kız da kesinlikle geveze ve sinir bozucu birisiydi. Böyle ergenlerden hiç hoşlanmazdım.
İyi ki bu görev sadece bir gecelikti. Aksi taktirde kafayı yiyebilirdim. Çünkü diğer fotoğraftaki kız benim lise arkadaşımdı. Birisi en azından şaka falan olduğunu söylesin. Ayrıca o zamanlar hayatımın en kötü dönemleriydi. Ama o zamanları hatırlamamak için onu hızla geçtim. Onunla bir sebepten ötürü ayrılmıştık ama hiç hatırlamıyordum.
Lise arkadaşım tanıdığım en güzel kızlardan biriydi. Mavi gözleri ve sarı saçları vardı. Aşırı enerjik bir kişiliği vardı ve evet onun da dilinin kemiği yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionYıllardır sokaklarda suçlar işleyen Balca, sonunda kötülükten kurtulma hikâyesine başlayacak ve yeni insanlar tanıyacaktır. Bu insanlar onu kötülükten kurtaracak mıdır, yoksa onu daha mı suçlu hâle getireceklerdir? Geçmişindeki izleri silmek hiç kol...