Hayatınızda hiç, tüm benliğinizle güvenebildiniz mi? Tereddüt bile etmeden sonuna kadar güvenmek mi?
Ben güvendim. Ben en çok, sokaklara güvendim. Sokaklar dışardakiler için tehlikeliydi ama içinde barındırdıkları için güvenliydi. Yıllardır beni büyüten aslında ne Fuattı, ne annem. Beni büyüten yalnızca sokaklardı.
Sokağın çocuğu olur muydu? Olmazdı. Ama biz sokakların çocuğu olmuştuk. En büyük hatayı burada, doğmakla yapmıştık.
Bilincim açıktı ama gözlerimi henüz açmamıştım. Etrafımdaki konuşmaları duyuyor ama tamamen idrak edemiyordum. Buranın neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama kaçırıldığımı biliyordum. Daha önce sayısız kere kaçırılmıştım. Genelde Fuat'ın adamı sayıldığımdan beni sorguya çekiyorlardı. Onun gizli bilgilerini benden istiyorlardı. Yeterince işkence ettikten sonra bir şey bilmediğimi düşünüp beni salıyorlardı. Ve bana "Fuat'ın köpeği" diye hitap ediliyordu. Ama bu işi para için yapmadığımı bilmiyorlardı. Bilmedikleri şeyler hakkında konuşmayı çok severlerdi insanlar.
Konuşmalar sonunda netleştiğinde bu insanların daha önce beni kaçırmadığını anladım. Genelde aynı kişiler olurdu çünkü.
"O benim sigaramdı. Resmen ağzımdan aldın. " bu bir kadının sesiydi. Sinirli gibiydi ama yine de neşeli çıkıyordu.
"Tadı nasıl biliyor musun? " bu da bir erkeğin sesiydi. Açıkçası sesinin bu kadar güzel olmasından etkilenmiştim.
"Nasıl?" sonunda gözlerimi araladığımda ilk başta gözlerimi fazla ışıktan dolayı kırpıştırmak zorunda kaldım. Ama sonradan her şey netleşti. Burası büyük bir depoydu. Etrafta fazla bir şey yoktu. Biraz soğuktu. Ellerim bağlıydı ama ağzımda bant bile yoktu. Önümde ise kahverengi saçlı kahverengi gözlü çok güzel bir kadın gördüm. Yüz hatlarının güzelliği beni büyüklerlen onu tanıdığımı fark ettim. Bu fotoğraftaki o kadındı. Karşısında da fotoğraftaki adam vardı. Ela gözlerini kızın kahverengi harelerinden ayıramıyordu. Aralarında çok az bir mesafe vardı.
Adam elini, kadının dudağında gezdirdi."Dudakların gibi. Sıcak ve lez..."
"Ben uyandım..." sesim biraz yüksek çıkmıştı ama gözümün önünde az kalsın öpüşüyorlardı!
Bağırdığım için kadın kulaklarını ve gözlerini kapattı.
İkisi de aynı anda bana döndüler. Bu onları şaşırtmıştı. Madem beni kaçırıyorsunuz bari sahip çıkın da izleyin. Önümde öpüşmeyin demek istiyorum.
"Ahh, onun ağzını bantlamamız gerektiğini söylemiştim. Çok rahatsız oldun mu? " adam sinirlenmişti. İplerden kurtulmaya çalıştım ama bu olanaksızdı. İyi biliyorum ki, kurtulamazdım.
"Neden kaçırdınız beni?" ikisi de birbirine baktı. Bunlar neden her şeyi birlikte ve aynı anda yapıyorlar? Ve beni neden kaçırdıklarını bilmiyorlar?..
"Bilmiyorum Iraz'a sor. Seni kaçırtan da oydu." adam hâlâ çok öfkeliydi.
Hiçbir şey anlamamıştım.
"Şu lanet olasıca Iraz'ı getirin ve onunla bizzat görüşeyim. Ve eğer beni şimdi bırakırsanız bunların hiçbirine gerek kalmaz." diyerek şansımı denedim. Kadın olan yanıma doğru yaklaştı. Ama yürürken karnını tutup alçak bir sesle inledi.
"İyi misin sevgilim? " adam telaşla onu kucağına aldı.
"İndir beni Eren. Lütfen... "
"Sana bunu yapanlara ödeteceğim. Ve sana söz veriyorum, bir daha buna izin vermeyeceğim." kadın elini karnından çekti. Siyah tişörtü ıslanmıştı."Kanıyor Elif..." bunu acıyla söylemişti.
"Eren ben hep kanıyorum. Ve hep o kanayan ben oluyorum. Ben kanadıkça seni de kanatıyorum. Lütfen bırak... Bırak beni. Sevme beni. Sevdikçe kanıyorsun." adının Eren olduğunu öğrendiğim adam, kucağındaki kadının dudağına küçük bir öpücük kondurdu. Elif gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionYıllardır sokaklarda suçlar işleyen Balca, sonunda kötülükten kurtulma hikâyesine başlayacak ve yeni insanlar tanıyacaktır. Bu insanlar onu kötülükten kurtaracak mıdır, yoksa onu daha mı suçlu hâle getireceklerdir? Geçmişindeki izleri silmek hiç kol...