3. Bölüm

745 28 5
                                    

Medya yorum noktası
...
Merhaba arkadaşlar nasılsınız, hayatınız nasıl gidiyor? Bildiğiniz üzere hikayeyi iki kişi yazıyorduk, onlardan biri de benim. Maalesef ki depremde etkilenen illerden birinde yaşıyordum bu durum bizi çok etkiledi yerleşik bir düzene bile yeni yeni geçiyoruz. Arkadaşımla anlaşıp hikayeyi devam ettirmeye karar verdik yeni bir bölüm yazdık, davamını düzenleyeceğiz. Ayrıca hikayenin akışıyla ilgili birçok şeyi de oturttuk. Öncelikle yazdığımız hikayede zamana yolculuk gibi bir şey yok, Mikey'nin sahip olduğu bir lanet yok sadece şiddete eğilimli karanlık bir yapıya sahip. Bunun dışında Akane de dahil olmak üzere hiç bir karakter ölmedi hikaye böyle ilerleyecek. Hoşunuza giderse oy vermeyi ve fikrinizi belitmeyi unutmayın. İyi okumalarr♡
...................................

Yemeğim biter bitmez odama götürüleceğimi bildiğimden olabildiğince yavaş yemeye çalışmıştım ama eninde sonunda tıkandığımda ve ağzıma bir şey alamayacak hale geldiğimde korumalardan biri beni fark edip dik dik bana bakmış ardından kolumdan tutarak götürmeye başlamıştı. Etrafı odalarla çevrili uzun bir koridordan geçiyorduk bir anda odalardan birinin kapısını açtı daha sonra elleriyle ağzımı kapatıp hızlı ama detaylı bir şekilde etrafı süzdü ardından beni kapısını açtığı odaya itip kapıyı kapattı. Neye uğradığımı şaşırmış bir halde korkuyla ayak uçlarıma diktiğim bakışlarımı suratına çevirdim. Karşımdaki tanıdık yüz dudaklarımdan bir küfür çıkmasına sebep olmuştu. "Siktir Chifuyu!"
Karşımdaki adam derince bir nefes alıp samimi bir şekilde gülmeye başladı aynı şekilde karşılık verdim. Günlerdir ilk defa güvende, mutlu hissediyordum.

"Baya değişmişsin ha?" Dedi alaycı bir tavırla. Ardından ciddileşip "Birçok odada gizli kameralar, ses dinleme cihazları var. Bu odada olmadığından eminim güvenlik kayıtlarını inceleyen adamla samimiyim bizim için bu kısımları kaldıracak. Ancak vaktimiz sınırlı." Söylediği şeyler bir tarafımı ürpertse bile bir yandan da umutlu hissetmeme sebep oluyordu.
"Takemichi biliyorsun ki artık ne Mikey masum ne de başında bulunduğu çete ve üyeleri. Mikey artık pis işlerle uğraşıyor kısaca bahsetmek gerekirse faize para verme, başkalarının teslim alamadığı alacaklarını alınacak paranın belirli bir yüzdesi karşılığı tahsil etmesi, uyuşturucu kaçakcılığı, mücevher kaçakcılığı, silah satışı, kara para aklama, insan ticareti. Aklına ne kadar illegal şey geliyorsa birçoğunun içinde.

Bu tarz işlerden kazandıkları paraları ise kurdukları sahte şirketler üzerinden dikkat çekmeden hesaplarına aktarıyorlar. Medyada iş adamı olarak tanınıyorlar ayrıca siyasilerle iş birliği içerisinde olarak yaptıkları işleri binevi güvence altına alıyorlar. Mikey'nin elinde inanılmaz bir güç var. Ayrıca karakteri yapısı eskiye oranla inanışmaz derecede değişti. Ne yaptığını, ne düşündüğünü, nasıl hareket edeceğini kestirmek imkansız gibi bir şey. Sana şunu söyleyeceğim ki Mikey yaklaşık 2,3 hafta yurtdışındaki işlerle ilgilenecek ve buradaki işleri yürütmesi ele alması için buraya sağ kolu gibi olan Sanzu'yu gönderecek. Sanzu'nun senin üstünde duracağını zannetmiyorum buradaki işlerle ilgilenirken arada mutlaka bir boşluk olacaktır. Bu yüzden kaçmak için en iyi zaman benim fikrimce bu bir hafta içerisindedir.

Dışarıdakileriyle anlaştım kaçtığında seni götürebileceğimiz bir yer var. Sonrasını halledeceğiz." Söylediği şeyler kendimi değerli hissetmeme sebep olmuştu. "Peki nasıl kaçacağım?" Aklımdaki soruyu hızlıca yönelttim. "Şimdilik böyle bir planımızın olduğunu bil, daha ayarlanması gereken şeyler var. Örneğin vücudunda çip tarzında bir şey var mı bunu kontrol edeceğiz. Sonra bu evin haritası tarzında bir şey hazırlayıp sana vereceğim öğreneceksin hatta evin bulunduğu konum ıssız bir alan olduğu için dışarıdan nerelere gidebileceğini de öğreneceksin. Her ihtimale karşı planlarımız bulunacak iletişime geçmek için arada buraya geleceksin. Ayrıca sana bir telefon vereceğim buradan da iletişime geçebiliriz." Elime tutuşturduğu telefonu gömleğimin içine gizledikten sonra devam eden konuşmasına odaklandım.

"Sabaha doğru buradaki işlerin başına geçmek için Sanzu gelecek. Bir şey yapmanı istersesorgulama, şüpheli davranma." Başımdaki dertler yetmez gibi bu sefer de farklı bir psikopatla uğraşacaktım. "Takemichi son olarak ellerini yukarıya doğru uzatabilir misin kontrol edeceğim." Dediğini yaptım. Elindeki ilginç bir cihazla vücudumu tararken aynı zamanda arada tenime dokunarak inceliyordu. "Zaten kulağının arkasına bir şey takıldığını biliyorduk onun dışında bir şey yok." Paniklemiştim. "Peki kaçarken bu şeyden nasıl kurtulacağım? Ve bu cihazın dinleme gibi bir özelliği yok değil mi?"

"Hayır yok sadece konumunu belirliyor. Cihazı etkisiz hale getireceğiz sen merak etme." Söylediği şey beni biraz ürpertmişti. "Şimdi buradan çıkacağız benimle konuşma, ciddi dur. Ayrıca sana söylediğim şeyleri unutma hiçbir şey için panik yapma ve içini hep ferah tut." Gözlerim dolmuştu benim için kendiniriske atıyordu. Kapıyı açmak için önüme geçerken

"Chifuyu." Durdu "Efendim?"
"Teşekkür ederim.."

....


Sanzu bey sizi çağırıyor, lütfen beni takip edin." Kalp atışlarım bedenimi titretiyordu adeta. Nasıl bir şeyle karşılaşacağımı bilmediğim için korkuyor panikliyordum. Chifuyu ve bana söylediklerini düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım, sakin olmalıydım. Bir miktar yürüdükten sonra büyük masanın olduğu salona girdiğimde başka kişilerin de olduğunu görmemle daha da heyecanlanmıştım.

Pembe saçları omzunun aşağılarında biten zarif görünümlü bir adamın bana gülümseyerek el salladığını gördüğümde ne yapacağımı şaşırmıştım. "Merhaba Takemichi nasılsın rahat uyuyabildin mi?" Biraz cesaretimi toplayıp
"Merhaba iyiyim siz nasılsınız?" Bu sırada masada oturan diğer adamları süzüyorum. İlginç tipler diye geçirdim içimden. "Biz de iyiyiz Takemichi hadi gel kahvaltı yap." Gözümü masada gezdirdiğimde birçok çeşit yiyecekle donatılmış şaşalı bir masa görmüştüm. Ardından boş olan sandalyeye bakmaya başladım.

"Şey buraya mı oturacağım?" Kıkırdayarak elini yüzüne koydu zümrüt gibi parlayan gözlerini cidden mi der gibi suratıma dikti. "Boş olan tek yer orası olduğuna göre Takemichi kucağıma oturacak halin yok ya. Lütfen gereksiz sorular sorup beni yorma." Dediği şeyle utanmıştım hemen boş olan yere oturdum. Bana baktığını hissedebiliyordum. Üstümde hissettiğim bakışlar beni baskı altında hissettirirken göstermelik birkaç parça şey aldım tabağıma. "Yemek vakitleri dışında bu evin içerisinde yalnız başına canın sıkılmıyor mu Takemichi?" Yutkundum onaylar bir mırıltı çıkardım.

"Bunu bir liderle konuşacağım belki benimle birlikte bir yerlere çıkmana izin verir ya da özel bir telefon. Güzel olmaz mıydı?" Yine onaylarcasına bir mırıltı çıkardım bir şeyler söylemeye çekiniyordum. "Konuşabiliyorsun değil mi sesler çıkartmak yerine cümleler kur ve konuşurken yüzüme bak."

Emir verir gibi ciddi bir tonda söylemişti. Yüzüne bakarak. "Üzgünüm rahatsız olduğunuzu bilmiyordum, öyle yaparım." Gülümsedi, gülümserken çok korkutucu gözüküyordu bakışları atmosferi bir farklıydı.

"Yemeğini bitirdiysen odana gidebilirsin." Ayağa kalktım. "Tamam teşekkür ederim." Dedim başımı hafifçe eğerek korumlardan biriyle yürümeye başladım. Beni götüren korumaya seslendi. "Üst katta olacağım Takemichi sıkılırsa ve gelmek isterse onu benim odama getirin."
"Emredersiniz efendim."

daddy issuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin