Mavi- Ama Hala
------"Eee?"
Ayaklarımı kayalıklardan aşağı, denize doğru sallandırırken başımı eğip dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Neden bir suç işlemişsin de ucu bana da değiyormuş gibi hissediyorum?" Diye sordu Felix, gülerek.
Kafamı kaldırıp ona baktığımda "Öyle olsa bile, böyle yakışıklı birinin yaptığı o hatanın ucu bana değdi diye gurur duyarım." diye devam etti.
Güldüm. "Kes şunu."
"Hayır," dedi "çünkü kesersem ağlayacakmış gibi duruyorsun."
Sahilde dolanan bir satıcıdan soğuk su almak için birkaç dakikalığına yanımdan gittiğinde kafamda cümleleri toparlamaya çalışıyordum. Birkaç metre geride, hatta baya geride kalmıştı arkadaşlarım. Onlara hiçbir şey söylemedikten sonra Felix'in yanına koşturup onunla birlikte kayalıklara oturmuştum ve şimdi yosun kokusuyla beraber dalgalar yüzünden bir alçalıp bir yükselen suyu izliyordum.
"Sana da aldım." dedi Felix kucağıma soğuk bir su bırakarak. Sonra çikolata ve çekirdek paketlerini de kucağıma bıraktı. "Bir de bunları aldım. İhtiyacın olacak sanırım."
"Sadece," diye mırıldandım "biraz ilgiye ihtiyacım var sanırım. Seni kullanmam sorun olmaz değil mi?"
"Emrinize amadeyim." Sanki kralliyetten birini selamlıyormuş gibi önümde eğildiğinde gülerek yerine oturdu. "Beni nasıl kullanmak istersiniz?"
"Görünüşe göre çoktan kullanmışım." Kucağımdaki çikolata paketini açıp ıssırdığımda keyfim yavaş yavaş yerine geliyordu bile.
Felix'in çok değişik bir enerjisi vardı. Hep sahip olmak isteyeceğim bir arkadaş gibiydi. Ona karşı dürüst olduğum sürece kuracağımız iletişimde bir sıkıntı olacağını düşünmüyordum.
"Felix."
"Hm?"
"Bana yardım et."
***
jungikook
sanırım yarın alnıma eşek yazıp gezeceğim gün.
tateur
evet oyle.
jungikook
morelin mi bozuk?
tateur
yo cok iyiym bn
ha ha ha
jungikook
bunu yazarken gülmedin bile
tateur
hayir guldum
jungikook
gülmediğini biliyorum.
tateur
her neyse iste
jungikook
canın neye sıkkın?
tateur