II

52 5 5
                                    

"kimseyle kavga etme." annemin verdiği milyonuncu nasihatten sonra kusacakmış gibi olmuştum. "üst sınıflara sakın bulaşma." ayakkabı bağlarını bağlamaya çalışırken tekrardan başımı salladım. "öğretmenlerine karşı gelme." en sonunda ayağa kalkıp okul eteğimi düzelttim kapıya yöneldim. "görüşürüz anne!"

"bak dediklerimi unutma." ona el sallarken kapının önünde bekleyen servisime bindim ve boş bulduğum yere oturdum. Adam arabayı sürmeye devam ederken ben ise dışarıyı izliyordum. Bir evin önünde durdu ve 5 erkek servise bindi. "oğlum itmesene!" dördü en arka dörtlüye dizilirken biri ise benim yanıma oturdu. Sanki boş yer yok.

"Soobin niye kızın yanına oturuyorsun ooo..." en sağdakinin başladığı oo'lama seansına diğerleri de katıldı. Rahatsız olduğumu belli edercesine baksam da pek umurlarında değilmiş gibiydi. "yeni mi geldin okula? Oğlum bu sene bizim okulun puanı uçtu, zekidir bu kız." pembe saçlı olan kahkahalara boğulurken yanındaki konuştu bu sefer. "bizim okula gelen salaktır oğlum boş yapmayın."

"ailem taşındı eve en yakın okul bu vardı ondan bu okula geldim." kendimden o emindim ki... Bu işi de batırma Haewon yaparsın hadi. "kızdırmayın küçük enişteyi." kucağımdaki çantaya da çok sarılırken yanımdaki çocuktan uzaklaşmaya çalışıyordum. Araba bir daha durdu ve bir grup öğrenci daha girdi içeri. "pişt, soobin kalk bakiyim abinin yerinden." tüm gözler çocuğa dönmüştü. "hadi uğraştırma be abi?" Soobin oflayarak ayağa kalktığında çocuk bana dönmüştü.

"hadi abicim uğraştırma beni." tabi benim inadımın tutacağı tutmuştu. "tapulu malın mı?" çocuk kaşlarını çattı. "tapulu malım."

"belli tapulu bir malsın ama burada 'sincap yanaklının yeri' diye Bir tabela koymamışsın." arkadan bir çocuk daha geldi. "Jisung uğraşma."

"benim yerime oturmuş, servisteki herkes bilir burası benim yerim." çocuk başımda dikelse de kalkmıyordum kalkmayacaktım. Sonunda oflayarak yanıma oturduğunda yüzüne dahi bakmıyordum. Ani bir kararla çantamdan bir kağıt ve kalem çıkardım.

"Oh Haewon'un yeridir." yazarak bant ile koltuğuma yapıştırdım.

"memnun oldum Oh Haewon. Han Jisung." uzattığı elinde baktım bir süre. "daha iyi tanışmayı tercih ederdim Hanji." tam konuşmaya başlayacaktı ki okula geldiğimizi anlayınca havadaki eliyle saçını düzeltti ve yerinden kalktı. Arkasından gülümserken çantamı sırtıma taktım ve kendi sınıfıma doğru yürümeye başladım.

İlk kattaki 9. Sınıfların katına gelince kendi sınıfımı - C şubesiydi - buldum. İlk gün olduğu için birbirlerini tanımayan insanlarla dolu olan sınıfta gözler hemen beni bulmuştu. Her yerin dolu olduğunu görünce cam kenarı en öne oturmuş olan bi kızın yanına ilerledim. "Selam, yanına oturabilir miyim?" kız gülümseyerek çantasını yanından almış ve bana yer açmıştı. Ben de gülümserken kalemimi ve defterimi sıraya çıkardım, çantamı sıranın kenarına astım. Sınıftakilere bakmak için yavaşça arkama döndüm. Arkamdaki kahküllü bir kız bana gülümseyince ben de söze girdim. "tanışmak ister misiniz?" yanımdaki kız da bize dönmüştü. "Lily." dedi kahküllü kız gülümseyerek. "Haewon." dedim son olarak ise yanımızdaki kıza dönmüştük. "Jinsol." sınıftaki tek seslerin bizim tanışma seslerimiz olması sonucunda orta sıranın en önünde oturan kız konuştu. "Jiwoo." dedi kendini tanıtmak için. Ben ise tüm isimleri ezberlemek için kafamda tekrarlıyordum

Jiwoo, Lily, Jinsol... "Yunjin ve bu da Yoona." Yunjin, Yoona "Kyujin." ve Kyujin.

Tamam 6 kişiyi ezberlesem benim için yeterli olur sanırım. Diğerleri de kendi isimlerini söylese de dinlememiştim çok.

Love Me Like This, Haewon X Jisung. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin