Rapunzel

32 10 30
                                    

Beyaz kanepelerin, mavi, bulut desenli halıların, aralıksız takırdayan bir guguklu saatin olduğu bir odada Celine yalnız başına oturuyordu. Birazdan büyü eğitmeni bay Jason'ın geleceğini biliyordu. Ve sonrasında katılacağı dans eğitimini. Ardından gerçekleşecek yemek adabı dersini...

Hayatı tekdüzeydi. Her gün aynı şeyleri yaşıyor, aynı şeylere gülüyor veya üzülüyordu. Tek fark aldığı derslerin konularının son derece yavaş bir hızla değişmesiydi.

Ama bugün öyle olmayacaktı. Çünkü Celine sarayda kendi kalesinden(kraliyet ailesinden herkesin büyük sarayın içinde kendi ayrı kalesi vardı.) kaçıp Aruora'nın kalesine kaçacaktı.Ve sonra beraber bu şehri terk edeceklerdi.

Planı şöyle başlıyordu;

Bay Jason ile dersteyken lavaboya gitmek için izin isteyecekti. Kapıda korumalar olduğu için kapıdan kaçamazdı. Bu sebeple havalandırma bacasından kaçacaktı. Havalandırma bacasından hizmetli odasına kadar gidecekti. orada da temizlikçi giysileri giyip, yüzüne maske taktıktan sonra sarı saçlarını belli etmemesi için temizlikçi bonesi takacaktı. Tüm kaleler sarayın içinde olduğu için oradan da aruora'nın kalesine gidecekti. Devamını biliyorsunuz zaten.

Bay Jason odaya girdiğinde plan başladı. Ancak kendisini belli etmemesi için dersin en azından yarısına kadar dinlemeliydi.

Bay Jason odaya girdi, tahtaya büyük harflerle HALİSÜNASYON yazdı. ve anlatmaya başladı.

"Öncelikle halisünasyon göstereceğin kişi büyüyle kendini korumuyor olmalı. yani eğer büyü ile kendini koruyorsa bunu fark eder ve kötü sonuçlar ortaya çıkar. 2. Madde gösterdiğin halisünasyonu kendi kafanda hayal edip gördüüğünü hissetmen gerek. 3. madde en sonunda halisünasyon gösterdiğini unutturman gerekir. Madde 4 gösterdiğin halisünasyonun en güçlü olmasını kılan şey duygularla oynanmasıdır..." diye anlatıyordu bay Jason. Ancak Celine el kaldırıp lavaboya gitmek için izin istedi. Bay Jason izin verdi. Ve Plan tam anlamıyla başladı.

Önceden getirip lavaboya sakladığı sırt çantasını sırtına taktı. Lavabonun havalandırma bacasına doğru tırmanmaya çalıştı, ancak boyu yetmedi. Çantasından halat merdiveni çıkardı. havalandırma bacasına doğru fırlattı ve halat olması gerektiği gibi bacaya takıldı .Celine aceleyle tırmandı. Ve bacayı açtı. İçerisi oldukça dar ve küçüktü. Ancak Celine sığabiliyordu.

12 Yaşındaki bir prenses saray havalandırmalarında sessizce ilerliyordu. Derken ince demir tellerle karşılaştı. Sırt çantasından bir makas çıkardı. Makas sessiz sessiz keserken Celine'nin kulağına ayak sesleri geldi.

Tık

Tık

Tık

Tık Tık Tık

Tabii bu sırada Celine'nin yüreği ağzına geldi. Hiç kıpırdamadan olduğu yerde bekledi. Biraz daha heyecanlansa herhalde kalp krizinden oracıkta ölüverirdi. Ancak düşündüğü gibi olmadı. Bodrumda onu yakalayacak bir insan değil, fare duruyordu. Fareyi görünce Celine o kadar mutlu olmuştu ki neredeyse çığlık atacaktı.

Celine sessiz sessiz işine devam etti. Hızlı olmazsa daha kaleye varmadan yokluğunu fark edip onu yakalarlardı. Ve yakalamakla kalmaz çok sayıda ceza ve aylarca sürecek bir oda hapsine yollarlardı. Gerçi günlük yaşamı da oda hapsinden pek farklı sayılmazdı zaten.

Celine buraya kadar başarabilmiş olmasına bile şaşırıyordu aslında. Fakat henüz işin başında, en kolay yerindeydi.

Çantasını açtı, içinden havalandırma haritasını çıkardı ve incelemeye başladı. Plana göre biraz daha düz ilerleyip sola dönünce hizmetli odasına varacaktı.

Celine hayatında ilk defa bu kadar gergin hissediyordu. Arada bir esen rüzgarlarda bile yerinden sıçrıyordu. koyu gri ve dar havalandırma bacasında bulunması da korkusunun artmasına yardımcı oluyordu.

Sürünerek ilerledi ilerledi. Ve hizmetli odasına atladı. Atladığında dizleri biraz ağrımıştı. Ne de olsa en az 20 dakikadır havalandırma bacasında geziniyordu ve havalandırma bacası da pek alçak sayılmazdı.

Odaya atladığında kimseye yakalanmadığı için şükretti. Zira bir hizmetliyle karşılaşması an meselesiydi. Hızlıca şık, siyah elbisesini çıkarıp yerine siyah- beyaz ve dantelli hizmetli elbisesini giyindi. sarı saclarını gizlemesi için saçlarını alçak bir topuz yapıp üzerine hizmetli bonesi taktı. Saçları görünseydi muhtemelen kimliği çok hızlı bir şekilde ortaya çıkardı. çünkü bu sarayda saçı Celine'inki kadar sarı ve uzun olan kimse yoktu. Ve ülke genelinde bu renk ağızlara sakız olmuştu kendisi (kraliçe yüzünden) saraydan hiç çıkmamasına rağmen işten ayrılan hizmetliler tanıdıklarına, ve tanıdıkları da kendi tanıdıklarına... anlata anlata tüm kraliyet duymuştu. ve lakabı rapunzel olmuştu.

Kostümünü giyip kimliğini değiştirdikten sonra (Aruora'nın kalesindeydi) Aruora'nın odasını bulmak için yola koyuldu. Tüm kalelerin mimarı aynıydı, bu yüzden Celine'in odasının bulunduğu yerde -aruora'nın kalesinde- kız kardeşinin odasının bulunması gerekiyordu.

Celine kız kardeşinin odasına doğru ilerlerken ondan üst seviye bir hizmetçi ona seslendi.

"Sana diyorum! baksana buraya!!! Heyy!"

Celine ilk başta görmezden gelmeyi düşünüyordu ama artık bu seslenişlere yanıt vermemek elinde değildi. Arkasını döndü ve yüzünün anlaşılmaması için başını eğdi.

"Git ve Prenses aruora'nın odasını temizle." Bunları söylerken de genç hizmetçilerin vurdumduymazlığından yakınıyordu.

Celine şanslıydı. Neyse ki onu görevinden alıkoyacak bir yere göndermemişlerdi. Dikkat çekmeyecek kadar yavaş, ama acelesi varmış gibi hızlı yürüyordu.

Aruora'nın odasına geldiğinde tahminşerinin aksine odayı boş buldu. Bir derstedir diye düşünüyordu ki aklına Bay Jason'un öğrettiği bir şey geldi.

küre

Aruora'nın odasında da mutlaka bir tane olmalı diye düşünerek aramaya koyuldu. Ve uzun uğraşlar sonucunda buldu. Küreden Aruora'nın nerede olduğuna baktı. Kraliçe ile birlikte sarayın dışındaydı. Ve Amaris de yanlarındaydı!!! Çabucak olan biteni anladı. Kraliçe onları lanetli diyara gönderecekti. Ve lanetli diyarda dünya hareketsizdi. Ayrıca oraya gidenleri geri getirmek imkansız sayılırdı. O yüzden onlar henüz gitmeden kraliçeyi engellemeliydi.

Belki sarayın dışına çıkamayabilirdi ancak aruora'yı ve Amaris'i buradan koruyabilirdi. gizlice. kraliçe tam onları gönderecekken Celine hızlı davranıp Önce Aruora'yı sonra da Amaris'i lanetli diyardan farklı bir yere, yani Dünya'ya gönderdi. Büyü kraliçe fark etmeden Aruora'yı kurtarabilmişti, ancak Celine henüz 12 yaşındaydı. Ve bu yaşında büyüsünün kraliçenin büyüsünün yarısını yenebilmesi de büyük bir başarıydı. Bu sebeple Amaris lanetli diyara hapsolmuştu.

AnoviaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin