Bir şey daha

16 1 1
                                    

"Hyung, bak benim hatam değildi diyorum, ne yapabilirim içmek için seçtiği yer bu soktuğum lanet bar ise? Ayrıca onu görmeden düştü bayıldı." diyerek küçücük odanın sol köşesinde kalan yatağa sere serpe yayılmış, hâlâ uyuyan Jimin'i işaret ettim.

Yoongi hyung işaret ettiğim Jimin'e bir kere bile bakmamış üstüne üstlük parçalamak ister gibi bana yönelttiği gözlerini bir saniye bile gözlerimden çekmeden üzerime yürümüştü, kımıldamadan yapacaklarını bekledim.

Ayakkabısının ucu ayağıma sertçe çarpana kadar yürümüş geri adım atmadığımı gördüğünde sağ elinin işaret parmağıyla sol göğsümü, kalbimin biraz üstünü hiç nazik olmayan bir şekilde dürtmüştü.

"Jeon Jungkook." dedi dişlerinin arasından, gözleri halen gözlerimdeyken irislerinden birçok duygu seçilebiliyordu, aslında sinirli falan değildi.

Sadece çok fazla endişeleniyordu, çünkü hayatı altüst olabilirdi ve o bu hayatı yalnız yaşamıyordu. Bunları bilmek yada en azından olma ihtimalini düşünmek onu sinirlendiriyordu.

"Min Yo-" tam onun gibi ben de adını söyleyecekken irileşen gözleri ile sağ elini hızlıca dudaklarıma kapamıştı, beni itip iki adımda sırtımı duvara yasladığında eli hala ağzımı kapatıyordu.

"Sakın! Adımı unut, tamam mı? Bana bundan sonra sadece hyung de, o herif buradayken asla gevşek davranamam. Anlıyor musun?" elinin izin verdiğince başımı salladım.

Emin olmak ister gibi bir süre daha bana baktı, ardından elinin tutuşunu gevşetti. O elini üzerimden çekerken gözlerimi yataktaki bedene çevirdim, uzun süredir uyuyordu.

Sanırım artık ölüp ölmediğini kontrol etmem gerekti, hyung odadan çıktığında ilk yapacağım bu olacaktı kesinlikle.

Uzaklaşıp yüzüne düşen saçlarına parmaklarını geçirerek geriye itti ve kafasını çaprazımızdaki sarışına çevirdi, bir süre düz düz o tarafa bakarken aslında bir şeyler düşündüğü bariz bir şekilde anlaşılıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini saniyelik bana çevirdi ardından tekrar o tarafa dönüp çenesiyle Jimin'i işaret etti.

"Onunla, işimiz bitene kadar ben ilgileneceğim, yüzümü görmesi sıkıntı olmayacak. Bu süre içerisinde sürpriz yumurta onu görmeyecek, duymayacak ve bilmeyecek. Anlaşıldı mı? Ajandan sen sorumlusun, soy adına kadar biliyor nasıl olsa."

Son cümlesini kurarken sırıtıyordu, hayır bir insan bu kadar mı bahtı sikik olurdu, anlamıyordum.

Koynumda yılan beslemişim temalı düşünceler anlık olarak zihnimi işgal etmeye başlamışken ne halt edeceğimi, ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Hadi ama! En zor iş bendeydi, gözlerimi kısıp yatağa doğru ilerleyen hyungumun sırtına baktım.

Görmeyeceğini bilsem bile ödeşiriz manasına gelen bakışlarımı yollayıp kapıya ilerledim. Ne yapacağımıza Hoseok ve Namjoon hyung geldiğinde karar verirdik muhtemelen, şimdilik sadece çakma sarışının yaşayıp yaşamadığını kontrol etsem yeterli olurdu sanırım.

Ha, belki biraz da ben onun sabrını sınardım, kötü mü?

Yine de odadan çıkarken tepkimi belli etmeyi unutmadım, kapıyı açtıktan sonra söylediğim tek şey "Pekâlâ, iyi!" olmuştu.

Kapıyı kapattıktan sonra anında cevabımı almıştım, "Senin için iyi olacağına eminim!"

*

"Bence yavaş olmalısın." bomboş zihnimde yankılanan ses ile gözlerimi açmaya zorladım kendimi, ses her kiminse çok boğuktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Go Ahead ☯ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin