Ellerim iple bağlı bağlı bir şekilde atın üzerinde kraliyete doğru gidiyordum.
Emily yanarak öldü.
Benim yüzümden,lanetim yüzünden...
"Cadı var! Saldırın!" Bir anda gökyüzün de süpürgenin üzerin de yüzünün görünmemesi sağlayan bir cadı belirdi ve şovalyeler ona ok atsa bile ışık hızıyla hepsinden kaçmış bana doğru geliyordu.
"Prensesi koruyun!" Önümde kılınçla duran şovalye bize doğru gelen cadıya karşı kılınçını kaldırmıştı ki cadı elini açması ile her yer duman olmuştu. Öskürerek gözlerimi açtığım da cadının beni sırtına almıştı ve yerden uzak bulutların arasında uçuyorduk.
Hangi hızla beni kaçıyordu ve yağmurdan kaçarken doluya mı düştüm?
"Bırak beni!" Bacaklarımı kıpırdatarak kafasına vuruyordum ve bana tanıdık gelen sesiyle "Seni şuan bıraksam yeri boylayarak ölürsün ve ölmek istediğini hiç sanmıyorum." kız sesiydi ve oldukça tanıdıktı. Hayır olamaz Emily ölmüştü. O cadı olamaz değil mi?
Beni yere indirene kadar sessiz kalmıştım. Yemyeşil çimenlik bir alana indik ve beni çözdüğü gibi hemen üzerine atladım.
Bu cidden Emily'di ama nasıl cadı olabilirdi? Bunca zamandır beni mi kandırdı? Duygu içermeyen yeşil gözleriyle bana baktı ve dudaklarını araladı "Üzerimdem kalkıcak mısın?" sinirle yakasına yapıştım "Benimle alay mı ediyorsun? Bana cadı olduğundan hiç bahsetmedin yoksa beni lanetleyen kişi sen misin?" gözlerimizi ayırmadan birbirimize bakıyorduk.
"İşte bu yüzden cadı olduğumdan bahsetmedim çünkü seni lanetleyen cadı yüzünden bütün cadılardan nefret etmiyor musun?"
"A-ama sen bana yardım ettin bu yüzden seni yargılamazdım." tutuğum yakasına baktı bi de bana baktı "Şuan yaptığın gibi mi?" yakası bırarak üzerinden kalktım. Çocukluğumdan beri cadıların hep kötü olduğundan bahsetmişlerdi o neden kendisi öyle değildi?
"Bekle sen benim güzeliğimin lanetinden etkilenmemen cadı olman yüzünden miydi?" okuduğum kitab da lanetlerin cadıların üzerinde hiç bir etkisi olmadığı sadece insanları etkilediği yazmıştı.
Emily ayağa kalkarak üzerini temizledi "Evet doğru ama zaten senin güzeliğin beni korkutmuyordu." bir anlık içimi tuhaf bir hiss sardı ve hâlâ yerde oturan bana bakarak elini beline koydu "Eee? Böyle boş boş oturacak mısın yoksa kulede ki cadıya mı gidiyoruz?"
Garipseyerek ona baktım "Sende mi geliyorsun?"
"Tabi ki de artık beni de bu işin içine katın. Beni öldürmeleri için peşimden kraliyet şovalyelerini gönderecekler ve seni bu halde bırakmaya içim ermiyor."
Ayağa kalkarak ona yaklaştım ve parmağımı ğöğsünün ortasına koydum "Ya sen beni lanetleyen cadı ile birlikte çalışıp bana tuzak kuruyorsan?" iç çekerek arkası dönüp giderek "Peki o zaman aç kurtlara yem ol."arkasından süpürgeye binip gidişini izledim. Ciddi ciddi gitti.
Neyse kendi başımın çaresine bakarım, lanet bir cadının yardımına ihtiyaçım yok.
-
"İmdat!" peşime düşen aç kurtlardan ormanın içinde canım için koşabildiğim kadar koşuyordum. O kadar hazırladığım çantamın yanışına kahrediyorum. Kurtların korkunç kırmızı gözleriyle sivri dişleri görünüyordu. Gerçekten böyle ölücek miydin?
"Elimi tut!" arkamdan gelen Emily sesi duymamla kurtlar ona ulaşamasın diye biraz yükseklikte elini uzatıyordu ve var olan son güçümle tutmamla kendimi göklerde buldum. Tutuğum eli yavaşca kayıyordu gözlerimin korkuyla ona bakıyordum "Bırak elimi."
"Ne?!" Şaka mısın? Bıraktığım gibi dibi boylardım ben.
"Bana güven." En başta ona güvenmediğim için yolarımız ayrılmıştı ve şuan ona güvenmemi bekliyordu.
Benim için o kadar şeydi yaptı, belkide ona güvenmeliydim.
Tuttuğum elini bıraktığım gibi aşağıya düşmeye başladım. Gözlerimi sımsıkı sıkarak yere çakılmayı beklerken bir anda kendimi birinin kollarında buldum ve gözümü açtığım da Emily olduğunu gördüm.
Bir kıza göre neden bu kadar güçlü ve çekiciydi?
Bir anlık bu düşünce ile yanağımın ısındığı hissetim Emily ise gözleri dikmiş karşı tarafa bakması ile bende baktığı yere döndüğüm de bulutların arasında upuzun bir kule belirdi.
Cadının kulesi.
devam edecek...
Yeee lezbiyen panicler
