2. BÖLÜM: "İTAAT"

116 6 1
                                    

''Burada öleceğim...''

Art arda söylediğim sözcükleri duymuyordum bile. Kulaklarım uğulduyor, kalbim hızla çarpıyordu. Kafamı ellerimin arasına almış öylece oturuyordum yerde. Tabi bir de zihnimde canlanan kötü anlar ile savaş veriyordum. En çokta sevdiğim insanlarla kötü anlarımın daha fazla oluşu acıtıyordu kalbimi.

''Ne arıyorsun burada?''

Ağlamaktan kızarmış gözlerimle baktım kapıdaki genç adama. Hayır...Hayır, bu bir rüya olmalıydı. Tekrar kafamı öbür tarafa çevirdim. Kapıdaki genç adam ise alevlerin arasından geçerek bana ulaştı. Kolumdan tutup hızla beni ayağa kaldırdı. ''Bırak.'' dedim usulca.

''Aptal. Burada öleceksin.''

''Umrumda mı? ''

''Seni öldürürüm.''

''Bırakırsan tam da onu yapacağım.''

Benim konuşmama izin vermemişti. Son söylediğimi duyduğundan bile emin değildim. Kendimi geriye doğru çekmeye çalışıyordum fakat bir erkeğe karşı koyacak kadar güçlü değildim. Hele ki şu durumdayken ben fare o ise bir aslandı.

Dumandan olmasını tahmin ettiğim uyku beni çağırıyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu. Bu sırada kendimi genç adamın kollarında buldum. Bilincim hala açıktı fakat kollarında bulunduğum adamın mırıldandığı sözcükleri tam olarak seçemiyordum. İçimde yanan alevlerden mi yoksa bulunduğum ortamdaki alevlerden mi bilmiyordum ama oldukça yorulmuştum.

Genç adam merdivenlerden hızla inerken daha çok sarsıldım kollarının arasında. Bu kez karşı koymak yerine bıraktım kendimi. Gözlerimi sımsıkı kapattım. O anda bir damla yaş süzüldü yanaklarımdan... İşte. Ölümüm beni çağırıyordu... Gitme vakti gelmişti demek...

****

"Hey, uyanıyor."

Bu Batu'nun sesi olmalıydı. Gözlerimi hafifçe araladım. Batu hemen yanıma gelip bir öpücük kondurdu anlıma. "Beni çok korkuttun." dedi yatakta kendine yer açarken. "Bir süperman'e yakışmayan bir şey yaparak seni kurtarmaya gelemedim. Özür dilerim." Endişeli olduğu her halinden belliydi. "Şimdi sırası değil Batu." dedim titreyen sesimle. Bu sırada içeri yine o genç adam girdi. Hemen doğruldum. "Uyandın demek..." diyip yandaki tekli koltuğa oturdu. Batu'ya keskin bakışlarını yollayarak "Dışarı çık." dedi. Batu bir bana bir de ona baktıktan sonra "Dikkat et Deniz'im." dedi ve odadan çıktı.

Bir süre odada tuhaf bir sessizlik olmuştu. Bakışları üzerimdeydi ve hastane kokusundan bile ağırdı. Bunu hissedebiliyordum. Bu oldukça rahatsız ediciydi.

"Adın ne?" Odadaki sessizliği bozan ben olmuştum.

"Doruk."

"Benim için neden kendini tehlikeye attın?"

"Şimdide sorguya mı çekiyorsun?"

"Teşekkür ederim."

"Hadi...gidelim."

"Nereye?"

"Evime...çabuk ol."

Konuşmama izin vermeden odadan çıktı. Kendime bir "Pekala" diyerek ayağa kalktım. Hemen kenarda duran telefon ve hırkamı alarak bende çıktım odadan. Doruk hemen karşımdaki duvara yaslanmış bir şeyler düşünüyordu. Beni görünce hemen yürümeye başladı. Bende bir kaç adım gerisinden usul usul yürüyordum. Bu kadar hızlı yürümesine anlam veremiyordum. Arkasını dönüp "Hızlı ol biraz." dediğinde onu umursamayarak aynı hızda devam ettim yürümeye.

DENGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin