1. BÖLÜM: "YANGIN"

171 14 6
                                    

Yine bir pazartesi sabahı Batu'nun beni aramasıyla uyanmıştım. Penceremden içeri giren güneşe gözlerime kısarak baktım. ''Günaydın.'' diyerek bir selam verdim güneşe. Batu'yu bekletmemem gerektiğini hatırlayınca hızlıca komidinin üzerinde duran telefonumu açtım. Batu'nun konuşmasına izin vermeyerek ''Geç kaldın. Ben de 'acaba Batu ne zaman arayacak' diye merakta kalmıştım.'' dedim bir nefeste. Batu'nun gözlerini açarak telefona baktığını hissedebiliyordum.

''Kapıyı aç.''

''Niye açacakmışım kapıyı?''

''Çünkü kapının önündeyim.''

''Simit aldıysan açarım.''

''Açmıyorsan kapıyı kırıyorum.''

Tamamen birbirimizden bağımsız konuşmamızdan sonra kapıya doğru koştum. ''Deniz Hanım evde değil. Başka bir gezegen bulmak için uzaya doğru yolculuk yapacaktı. Kusura bakmayın.'' diyerek saçmaladım. İşte bir sabah saçmalaması daha...Batu alışmıştı artık. Bir yandan kapıyı yumrukluyor diğer yandan ''Deniz kapıyı aç!'' diye bağırıyordu. Onu daha fazla sinirlendirmemeye karar vererek kapıyı açtım. Elinde aşağı caddedeki simitçinin kese kağıdını görünce şirin bir şekilde gülümseyip Batu'ya sarıldım.

''Hiç sırnaşma Deniz. On saattir kapıda bekliyorum.''

''Hadi mutfağa geçelim.'' dedim onu umursamayarak.

Batu her zamanki gibi portakal suyu sıkarken bende halının üstüne kuruldum. Kese kağıdından simitleri çıkarıp, oturarak zar zor aldığım tabaklara koydum. Batu'da elindeki 2 bardak ile yanıma oturdu.

''Senin yüzünden okula geç kaldık küçük panda.''

Onu duymuyormuş gibi yaparak simidimi yemeye devam ettim. ''Sahi, senin gözlerine ne oldu. Rimel falan akmış. Tıpkı bir pandaya benziyorsun.'' diyip bir kahkaha patlattı.

''Ha, onlar...rimel...akmış''

''Saçmalamayı bırak küçük panda. Dün gece bir şey mi oldu? Demet teyze nerde? İşe gitti mi?''

Dün gece olanları hafızamdan hızlıca geçirerek Batu'ya doğruları söylemeye karar verdim. Zaten ona yalan söyleyemezdim ki. Ne olursa olsun anlardı. Tam bir en iyi arkadaş olduğu her halinden belli oluyordu.

''A-annem...gitti.''

''Nereye gitti? Babanın yanına mı?''

''Saçmalama Batu. Babam ve annem yıllar önce boşandılar. Neden onun yanına gitsin? ''

''Neyse ne işte. Hadi anlat bana küçük panda.'' Batu yüzüme şirin bir şekilde bakarken istemsizce göz yaşlarımı salıverdim. Batu yerinden doğrularak sarıldı bana.''Hadi ama...yapma böyle...'' Batu'nun bu baba yönünü her zaman seviyor olacağım galiba. Babasız büyüyen bir çocuk için ideal bir erkekti Batu. Bazen abi,bazen kardeş olduğu yetmiyormuş gibi birde babalık yapıyordu bana. ''Gitti Batu...Beni terk etti...Tıpkı babam gibi...'' diyerek bende Batu'yu sardım güçsüz kollarımla. ''Kahretsin. Başka bir adamla mı?'' Babam gibi dediğim için anlamıştı. Zaten babamın yıllar önce başka bir kadınla birlikte İngiltere'ye kaçtığını bir tek o biliyordu. Ah, tabi bir de Bilge.

''Hadi ama ağlama...Geri dönecektir...Sadece, sadece biraz kafasını dinlemek istemiştir."

"Hayır Batu...gece odasından sesler geliyordu. Kalkıp kapının deliğinden odayı gözetledim. Bir yandan bavul hazırlıyor, diğer yandan da telefonla konuşuyordu. " hı hı...4'de ordayım tatlım...hadi görüşürüz" gibi şeyler söylüyordu...Gitti Batu...Gitti."

"Kahretsin....Ben yanındayım güzelim, ağlama yanındayım..."

*****

"Bir ıslak mendil daha..." Oturup 1 saat ağladığımız yetmezmiş gibi bir de akan makyajımı temizliyordu Batu. İşte onun sevdiğim bir yönü daha... "İşte bitti. Eskisinden daha güzel oldun." diyip göz kırptı.

DENGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin