Uzun siyah saçlara sahip adam, arkadaşı ile parkta yürüyüşteyken ikisinden de çıt çıkmıyordu. Etrafta sadece kuş cıvıltıları ve birkaç çocuğun neşeli sesleri ulaşıyordu kulaklarına. "Oturalım mı?"
Arkadaşı ilerideki bankı başıyla gösterdiğinde, onu onaylayarak bankın yanına yürüdüler. "Şu gizli sırrı açıklasan mı artık?"
"Anlatacağım dedim ya Hwang."
Hyunjin gözlerini devirip, ayağıyla ritim tutmaya başladı Minho konuşana kadar. Minho ceketinin cep fermuarını açıp, içindeki notu çıkartarak Hyunjin'e gösterdi. "Oku önce."
Hyunjin yargılayıcı bakışlarını atarken bi yandan Minho'ya, diğer yandan elindeki notu alıp okumaya başladı. Minho sağ olsun, notu buruşturarak cebine koyduğu için bazı yazılar silikleşmiş olduğundan zor okunuyordu. "Umarım bana yazmıştır, değil mi Minho?"
Minho arkadaşının tepkisi ile kaşlarını olabildiğince çattı. "Evet Hyunjin, sana yazmış. Ne mutlu sana, artık gizli bir sapığın var."
"Senden fazla hayranım var diye kıskanma Minhocuğum, çok çalış seninde olsun."
Minho duyduğu cümleyle kahkaha atmış, alkışlıyordu. "Ya! Demek öyle...Ne yapsam ki, nasıl daha fazla sıkı çalışabilirim? Hyunjinie~ Bana yardım edersin, değil mi?"
Hyunjin gülümsemiş, tek kaşını kaldırarak uzun saçlarını savurmuştu. "Tabii ki ederim Minho."
Minho'nun suratı aniden ciddileşince Hyunjin de gülümsemeyi bırakıp, ciddiyete geri dönmüştü. "Yani bu notun kimin yazdığını bilmiyorsun, öyle mi?"
"Hıhım."
"Belki birisi sevgilisi için yazdı ve orada unuttu, belki de sevgilisi o masaya oturacaktı ve alıp okuyacaktı. Neden notu yanına aldın ki mankafa?"
Hyunjin söylediği son kelimeyle özür mırıldanarak kafasını eğdi saygıyla. "Pardon hyung, dilim sürçtü."
"Ben sürtersem o dilini, kullanmazsın bir daha Hwang. Her neyse, yanıma aldım çünkü o not bana yazılmış gibi. Felix'e sordum kafeden çıkmadan önce, benim masama kimse oturuyor mu diye. Hayır dedi. Orası hep boşmuş."
"Ahaha, gerçekten...Orayı sen mi satın aldın Minho hyung? Benim masam da ne?"
Minho'nun ciddi duran suratıyla birlikte Hyunjin'in kafası karışmış, gülüşünü durdurarak sessizce bakmayı sürdürmüştü. "Evet. O masayı belli bir miktar karşılığında aldım, belgesi bile var."
"Gerçekten! Psikopatsın sen."
"Benim olanı, herkes öyle kolay kolay alamaz."
"Kimse yemedi masanı merak etme."
"Sihri kaçıyor başkası oturunca. Tüm koreografilerimi o masada düzenledim, buna yaptığım solo şarkılar da dahil. Ah, o masa benim her şeyim. Aptal beyinliler oturup, büyüsünü mü bozsun?"
Hyunjin duyduklarıyla yüzünü buruşturarak, parkta oynayan çocuklara baktı. "Ben de bir tane çocuk istiyorum."
Minho da notu cebine geri koymuş Hyunjin'in baktığı tarafa doğru çevirmişti gözlerini. "Fazla genç değil misin? Neden bir çocukla hayatını karartasın ki?"
"Sen ne anlarsın dedeciğim, senin iş işten geçmiş."
"Hey, onunla düzgün konuş. Ayrıca umarım kadınlardan hoşlanmadığının farkındasındır."
"Farkındayım tabii," Hyunjin yüzüne naif bir gülümseme kondurdu bu sefer, çocukları seviyordu fazlasıyla. Kadınlardan hoşlanmıyor diye çocuğu olmayacak değildi ya. "bu benim çocuğum olmasına engel değil ama."
"Sinir bozucular. Evde küçük bir insancık olmasını istemezdim, gürültücü. Fazla gürültücü hem de."
Minho oturduğu yerde iyice geri yaslanıp sol kolunu Hyunjin'in omzuna atarak onu da geri yasladı. "Koreografiler ne durumda?"
"Eh çalışıyoruz üstünde."
"Siktim bu sefer patronu, kimse elimden alamaz."
"Haha, tabii. Bunu 3 ay önce de diyordun. Sonuç ne oldu peki? Süt dökmüş kedi gibiydin!"
Minho kedi kelimesiyle tetiklenerek, Hyunjin'in ağzına yapıştırdı bir tokat. "Bana bir daha kedi dersen seni öldürürüm Hyunjin. Hapise girmekte umrumda olmaz."
Hyunjin omzundaki kolu geriye atıp, ters ters baktı Minho'ya. "Ya, sen de amma cins herifsin be! 3 kediye sahipsin, kedileri de seviyorsun ama seni kediye benzettiğimizde bir volkana dönüşüp ortalığı öfkenle yakıyorsun."
"Şahsi mesele."
"Ya ya tabii."
Hyunjin ve Minho atışırken parktan onların oturduğu banka doğru, üzerinde beyaz yakaları bulunan kırmızı gömlek giyinmiş, altında ise diz hizasının hafif altındaki uzunlukta kot şortlu bir çocuk koşturarak geliyordu.
"Hyung! Bir ahjusshi sana bunu vermemi istedi."
Çocuk elindeki, bu sefer mavi kağıda yazılmış, notu Minho'nun yüzüne tuttu. Minho kafa karışıklığı ile beraber, neredeyse gözüne sokulacak notu küçük çocuğun elinden aldı hemen.
Not elinden alındığı gibi, çocuk başka bir şey demeden geldiği gibi koşa koşa parka geri gitti. Minho dörde katlanmış kağıdı açarak, içindeki yazıları okumaya başladı.
Neydi bu kalbimdeki hız?
Bu kadar hızlı atması normal miydi senin için,
Peki ya bu hücremin her birinde hissettiklerim, gerçek miydi?
Anlamıyorum, varlığın beni mahvediyor
Öyle bir mahvediyor ki, daha çok mahvedilmek istiyorum senin tarafından
Seni sevmek bu kadar güzel bir hisken aynı zaman da yorucu
Çünkü sana olan sevgimle o kadar dolup taşıyorum ki
Bağırmak, haykırmak istiyorum yüzüne karşı
Ben seni çok sevmek istiyorum Lee Minho
Hem de öyle bir sevmek istiyorum ki, her hücren hissedebilsin istiyorum
Seni sadece uzaktan sevmek istemiyorum, yanımda ol istiyorum her saniye
Çok mu şey istiyordum?-365
hi :(
06.04.2023
00.57
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟏𝟐𝟏𝐔┊𝐌𝐢𝐧𝐜𝐡𝐚𝐧
Fanfiction'𝘐 𝘥𝘰𝘯'𝘵 𝘸𝘢𝘯𝘵 𝘵𝘰 𝘸𝘢𝘯𝘵 𝘺𝘰𝘶 𝘐 𝘴𝘩𝘰𝘶𝘭𝘥𝘯'𝘵 𝘣𝘦 𝘭𝘪𝘬𝘦 𝘵𝘩𝘪𝘴 𝘐 𝘬𝘯𝘰𝘸 𝘪𝘵 𝘪𝘯 𝘮𝘺 𝘮𝘪𝘯𝘥 (𝘥𝘢𝘯𝘨𝘦𝘳𝘰𝘶𝘴) 𝘐 𝘥𝘰𝘯'𝘵 𝘸𝘢𝘯𝘵 𝘵𝘰 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘺𝘰𝘶 𝘉𝘦𝘤𝘢𝘶𝘴𝘦 𝘧𝘳𝘰𝘮 𝘵𝘩𝘦 𝘮𝘰𝘮𝘦𝘯𝘵 𝘪𝘵 𝘴𝘵𝘢𝘳𝘵𝘴...