23#School

141 8 7
                                    

İyi okumalar 💭
.
.
.

Şuan yeni korumamla beraber okula gidiyorduk. İsmi Wonho'ydu ve benimle yaşıttı, kaslı ve iri bir vücudu vardı dışarıdan gören birisi onun koruma olduğunu kolaylıkla anlayabilirdi. İlk gördüğümde yaşıtım olduğunu anlayıp beraberken güzel vakit geçireceğimizi düşünsem de Taehyung'un adamı olmasının da verdiği etkiyle fazlasıyla ciddi ve sessiz biriydi. Tek bir laf etmezken sohbet açmaya çalışırken de hiç yardımcı olmuyordu.

Okula yaklaştığımızı anlayıp çantamı omzuma taktım. Taehyung'un bize ayrı olarak ayarladığı arabadan inip bahçeye giriş yaptık. Aslında o da beni bırakmaya gelecekti fakat son dakika bir işi çıkmıştı.

Bahçe herzamanki gibi öğrenci doluydu. Dersin başlamasına henüz yarım saat vardı, gözlerim bahçede arkadaşlarımı ararken Hoseok ve Jungkook'un yan yana bankta oturduğunu gördüm. Yanımdaki korumayı dürtüp arkadaşlarımı işaret ettim. "Arkadaşlarımın yanına gidiyorum gelecek misin?" "Evet, sizi yanlız bırakmam yasak efendim."
"Bana Jimin diyebilirsin, zaten okul içerisindeyiz efendim demen garip oluyor."
"Peki efe- Jimin." Koşarak yanlarına gittiğimde Wonho ise yürüyerek geliyordu.

Hoseok:"Jimin! Taehyung nasıl izin verdi gelmene?" Bir yandan da gözleriyle Wonho'yu süzüyordu. "Bu Wonho, Taehyung korumam olarak yanımda durması şartıyla okula gönderdi beni."

Hoseok:" Merhaba ben Hoseok Jimin'in Hyunguyum."
Jungkook: "Ben de Jungkook."

Wonho:"Memnun oldum."

Kısa ve öz cevabı tip tip birbirimize bakmamıza sebep olurken. Ortamı toparlayıp konuşmaya başladım. "Ee ben yokken neler yaptınız?"

Hoseok:"Pek bir şey yapmadık aslında sınavlara çalışmaktan başka."
Jungkook:"Evet hyung zaten senin gidişin sınav zamanına denk gelmişti." Sınavları nasıl toparlayacağımı düşünürken konu konuyu açmıştı. Sohbetle geçen dakikaların sonunda dersin başlamasına az bir vakit kaldığını görünce Wonho'ya da haber verip okulun giriş kapısına doğru yol aldım. Kuyruk gibi peşimden gelirken absürt göründüğünü farkedip adımlarımı yavaşlattım. "Yanımda yürü arkamda kalınca saçma duruyor." "Peki Jimin."

Birkaç kat ve koridordan sonra dans sınıfından içeri girdik tüm gözler bize dönmüştü, gözde dans öğrencisi Park Jimin haftalar sonra sınıfa girmişti. Çekingen bir şekilde içeri adımlarken benim aksime Wonho gayet özgüvenli bir şekilde etrafı süzüyordu. Aynanın çaprazında bulunan minik dinlenme alanındaki boş bir yere oturup Dans hocamızı beklemeye başladık. Bu sırada ise kulağıma fısıltılar geliyordu.
"Bunca zamandır neden okula gelmediği belli oldu"
"Evet haklısın, baksana iyi yere kapak atmış" "Nasıl bunun gibi birini altına almış ki?" "Ben de anlamadım hem güzel değil hem de erkek." birkaç kızın kıkırtılar eşliğinde gizlemeye gerek duymadan söyledikleriyle beynime kan sıçrarken hışımla arkamı döndüm "Laflarınıza dikkat edin!" sert olduğunu düşündüğüm bir bakış attım kızlar suspus olurken önüme döndüğümde ise wonho'nun da düz bir ifadeyle onları süzdüğünü farketmem uzun sürmemişti. Koluna dokunup sorun olmadığını belirtmek istercesine gülümsemiştim tepki vermeden önüne döndüğünde ise bu olanları Taehyung'a söylerse neler olacağını tahmin bile edemiyordum. "Taehyung'a söyleme tamam mı? Önemsiz şeylere canının sıkılmasını istemiyorum."

"Tabiki söyleyeceğim, benim işim bu." Sıkıntıyla oflarken okulun bir an önce bitmesini dilemiştim.

~

Son ders zili de çalarken hızlı bir şekilde toparlanıp Wonho'ya da beni sınıfta beklemesini söyledikten sonra terli üstümü değiştirmek için sınıfın hemen yanındaki soyunma odasına girmiştim. Üstümdeki tişörtü çıkarıp yenisini giyecekken içeri giren Jae-Joon'la etrafıma bakınmaya başladım. Soyunma odasında ikimizden başka kimse yoktu. Jae-Joon okulda taciz suçlamalarıyla biliniyordu bu yüzden ister istemez gerildim. Korktuğumu belli etmemeye çalışarak arkamı dönüp aceleci bir şekilde tişörtümü giydikten sonra çantamı da alıp hızlı adımlarla kapıya yöneldim tam çıkıyordum ki kolumda hissettiğim sert elle durmak zorunda kaldım.

"Nereye böyle kaçar gibi?" Pis bir sırıtmayla beni süzdüğünde içimden Wonho'yu sınıfta bırakan aklıma lanetler ediyordum. "Sanane?!! Bırak kolumu!" söylediğim hoşuna gitmemiş olacak ki kolumu daha sıkı tutup beni kabinlerden birine sürüklemeye başladı aynı zamanda da iğrenç alfa feromonlarını beni güçsüz kılmak için salgılarken korkuyla çığlık attım diğer elinde gördüğüm bıçağı boynuma dayadığında beni kabine sokmayı başarmıştı.

Çaresizlik içinde ağlamaya başladım kendisi de içeriye girip kapıyı kilitledi "Ağlayıp kendini yorma bebeğim birazdan yorulacaksın zaten" feromonlarını baskılamaya devam ederken vücudum daha da güçsüzleşiyordu daha fazla dayanamayıp çaresizce ne yapacağını beklemeye başladım boğazıma dayadığı bıçağı aşağı indirip karnıma doğru tutarken diğer eli omzumdan göğsüme doğru iniyordu elleri midemi bulandırırken hissettiğim tanıdık feromon kokusuyla derin bir nefes aldım o gelmişti, kafamı kaldırıp gülümseyerek karşımdaki şerefsize baktım. Anlamamış gözlerle yüzümü süzüyordu "Ne sırıtıyorsun lan?!"

"Deltam geldi..."

"Ahaha deltan mı-" Sözünü bitiremeden kapı büyük bir gürültüyle yeri boylamıştı. Yoğun delta feromonları karşımdaki şerefsizin yere düşmesini sağlarken bağımlısı olduğum siyah irisler beni buldu. Koşarak kabinden çıkıp sımsıkı bir şekilde ona sarıldım. Bir eliyle belimi sararken diğeriyle saçımı okşayıp öpüyordu. Sessizliğim hıçkırıklarla bozulduğunda ise kendini sıkmıştı.
"Geçti miniğim, ben geldim" birkaç dakikanın ardından sakinleştiğimde yerde baygın bir şekilde yatan bedene ve başında dikilen Wonho'ya baktım, anlaşılan onun icabına o bakacaktı.

Taehyung'a döndüm kollarımı boynuna sarıp kendime yaklaştırdım dudaklarıma minik bir öpücük kondurup beni diz altlarımdan tutarak kucağına aldı ardından Wonho'ya döndü.

"Bu piçi tamirhaneye götür Namjoon'a da haber ver ben gelene kadar dokunmayın." "Tamam efendim."

Biz soyunma odasından çıkarken koridora doluşan öğrenciler ise bize bakıyordu. Kafamı omzuna gömüp gözümü kapattığımda kısa sürede uykuya dalmıştım.

-Taehyung-

Sadece sevgilimi almak için geldiğim okuldan aklımı yitirecek şekilde çıkmıştım kucağımdaki bedene dokunmaya kıyamazken bir şerefsiz yüzünden mahvolmuştu. Bahçedeki bakışlar daha da sinirlerimi bozarken okulda Jimin'in arkasından konuşanlara ne yapacağımı daha sonraya bıraktım ve beni bekleyen arabaya doğru yürüdüm.

Şoför arka kapıyı açarken şaşkın gözlerle bizi izliyordu. Kucağımdaki bedenle arka koltuğa bindim. Yol boyu o şerefsize neler yapacağımı düşündüm hemen basitçe öldürmek olmazdı, onu yaptığına pişman edecektim fakat içinde bulunduğu durumu kavradığında artık çok geç olacaktı. Birkaç dakikanın ardından rezidansa giriş yaptığımızda kucağımdaki bedenle eve çıktım. Odamıza girip yavaşça yatağa yatırdıktan sonra üzerini kalın bir örtüyle örtüp salona indim. Yolda gelirken Yoongi'yi arayıp olanları anlatmıştım, bugün akşam eve dönemeyecektim bu yüzden Yoongi'ye Jimin'e bakması için bir kadın ayarlanmasını da söylemiştim. Ayarladığı görevli kadın da gelmişti.

"Yoongi sana ne yapacağını anlatmıştır, bakacağın kişi yukarıda dinleniyor, uyanır uyanmaz bana haber vereceksin yemek yediğinden de emin ol."

"Peki efendim siz hiç merak etmeyin."

Görevliyi de hallettiğime göre artık vakti gelmişti, bu gece çok eğlenecektim...

.
.
.
.
.

Selamm!

+ Neredeyse ayda yılda bir bölüm attığımın farkındayım fakat yks senem olduğu için maalesef bölüm yazamıyorum, kafam da dolu olduğundan hikayeyi devam ettirmek daha da zorlaşıyor. Büyük ihtimal birkaç uzun bölüm yazar ve final veririm çünkü aklımda bundan çok daha iyi olan 3 fic konusu var.

Geç gelen bölümlerden dolayı özür dilerim kendinize iyi bakın🫶

#Rilya

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Promise | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin