Hyunjin
"Nasıl bu kadar üşütebilirsin aklım almıyor?" Jeongin'e soran gözlerle baktığımda gözlerini hafifçe açıp bana bakmıştı.
"Gitsene artık sen." Duyduğum şeyle kıkırdamama engel olamamıştım. Ne zaman ağzımı açsam sadece gitsene artık sen diyordu.
"Kızarıyorsun Jeongin."
Kafasını olumsuz anlamda sallayarak bana bir yastık fırlatmıştı.
"Sende kızarmak ister misin ama fırında!" Ah bu çocuk...
"Jeongin alt tarafı kucağımda duşa girdin." Söylediğimle yorganı kafasına kadar çekmişti ama yorganı tek elimle kolayca açmıştım.
"Kalk hadi saçlarını kurutalım. Islak ıslak yatarsan yeniden hasta olursun bak." Elinden tutup kaldırmaya çalışınca uyuyor taklidi yapmaya başlamıştı.
"Ufaklık, aptal değilim ben ya kalkarsın ya da kucağıma alırım." Sırıtarak söylediğim şey onu korkutmuş olacak ki benden bile önce kalkıp koşarak banyoya gidip sandalyeye oturmuştu, peşinden gidip dolabın üstünde olan kurutma makinesini almış ve prize takmıştım.
"Sen nerden buldun burayı, benim evimi herkes bilmez." Kollarını önünde birleştirmiş bilmiş bir tavırla konuşuyordu.
"Kapında 'mesela gelme' yazıyor ve en çok kullandığın kelime mesela çok zor olmadı." Kurutma makinesini çalıştırıp saçlarına doğru tutmaya başlayınca gözlerini kapatmıştı.
"Hayır, demek istediğim biri sana vermiş olmalı?"
"Hşş ben her şeyi bulurum."
"Çok korkutucu." Gülümseyip makineyi kapatmıştım.
"Sana yemek yapayım ben." Saçlarımı yukarda küçük bir at kuyruğu yapmıştım. Jeongin saçımı göstererek konuşmaya başlamıştı.
"Şundan bana da yapabilir miyiz mesela?"
Anlamamış gibi saçımı göstermiştim. "Bundan mı?" Soruma karşılık olumlu anlamda kafa sallayınca gülmüştüm.
"Saçların benim kadar uzun olsaydı yapardık."
"Mesela küçükte mi olmaz?" Derin bir nefes alıp bileğimdeki bir tokayı çıkartıp saçlarını toplamaya başlamıştım. Aynadan yüz ifadesinin yeterince memnun olduğunu görebiliyordum.
"Oldu işte." Kafasını patpatlayarak geri çekilince eliyle topladığım saçını tutup aynadan bakmıştı.
"Çok tatlı oldu."
"Tatlı olan saçın değil Jeongin, sensin." Omzuma bir tane geçirince acıyla inlemiştim.
"Niye vurdun lan!"
"Kelimelerine dikkat et." Gülerek banyodan çıkmıştı, o giderken arkasından bakınca bacaklarının güzel olduğunu fark etmiştim gerçi duştayken kesmedim desem yalan olurdu. Süt gibi çocuk benim sorunum değil ya?
Peşinden çıkıp mutfağa gittiğimde biraz karışık olduğunu fark etmiştim.
"Jeongin sanırım yardıma ihtiyacım var buraya gel hadi." Küçük adım seslerinden sonra Jeongin tezgahın yanında durmuştu.
"Neye ihtiyacımız var hyung?" Sana.
"Yani ne bileyim işte makarna yapalım mı? Seni doyurmamız gerek." Kafasını olumlu anlamda sallayıp gerekli olan malzemeleri çıkarmaya başlamıştı. Bende onu izliyordum. Pekala, sanırım bu kadar masum bir çocuğa haksızlık ediyordum...
"Yoruldum." Jeongin eğilerek son malzemeiyde çıkarırken hayıflanarak söylemişti.
Koltuk altlarından tutup kolayca onu tezgaha oturtmuştum.
"O zaman beni izle." Gözlerini kırpıştırarak bana bakınca gülmüş ve saçlarını karıştırmıştım.
"Ne, ne var. Neden öyle bakıyorsun?"
"Sadece bir kaç önce tanıştığım ve geçen gün küsüp beni umursamadığını düşündüğüm adamın şimdi evimde olup bana yemek yapması garip geldi biraz." Sen öyle diyince bana da garip geldi...
Umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın 💗
Bir sonraki bölümde görüşelim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pardon? / Hyunin
FanfictionHyunjin çalıştığı mağazanın müşteri hizmetleri kısmındaydı. Jeongin'in de canı sıkılınca rastgele bir müşteri danışanıyla sohbet etmek isteyen bir genç. Texting/düz yazı