Hyunjin'den
Makarnalarımızı yaptıktan sonra tabaklara boşaltmıştım.
"İn bakalım ufaklık, yemek saati." Jeongin bana göz devirmiş ve tezgahtan atlamıştı. "Sensin ufaklık!" Söylediği şeye gülmüş ve dalga geçer gibi boylarımızı işaret etmiştim.
"Aynen ya benim ufak olan haklısın."
Ayaklarını yere vura vura masaya oturmuştu. Önüne tabağını bırakıp bende karşısına oturmuştum.
"Neden geldin... Sahiden diyorum? Sevmiyorsun beni keşke gelmeseydin." Söylediği şeye derin bir nefes almama sebep olmuştu. "Seni sevmiyorum demedim."
"Dedin, öyle dedin sana yazmamam gerektiğini söyledin." Ellerimle yüzünü tutup bana doğru çevirmiştim.
"Ağlama." Gözlerindeki yaşları elinin tersiyle silmiş ve yemeğine devam etmişti. Sadece onu izliyordum...
"Üzgünüm... Yani bak benim aptallığım çok üstüne geldim."
"Neden ama neden... Ne yaptım?" Kelimelerimin canını bu kadar çok yakacağını nerden bilebilirdim ki?
"Jeongin, bak seni tanımıyordum düşünsene biri numaranı buluyor ve seni rahatsız edip duruyor, garip hissettirmez miydi hadi ama?" Kafasını olumlu anlamda sallamıştı ve sonra tekrar yemeğine devam etmişti.
"Ben sana yazmayacağım bir daha görüşmeyelim dedim sonra yazan sen oldun."
"Jeongin ağlıyordun ve bunun benim suçum olduğunu iyi biliyordum... Vicdanım rahat etmedi seni göz göre göre nasıl ağlatayım?"
"Ağlattın işte bak yine ağlıyorum." Burnunu çekmişti konuşurken tabağımda ki yemeği yarım bırakıp onun yanına gitmiş ve kendime çekip sarılmıştım.
"Özür dilerim gitmemi ister misin?" Jeongin beklemediğim bir şekilde kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"İstemiyorum... Benimle yatar mısın?" Dediği şey duraksamama sebep olmuştu. Hayır mı demeliydim evet mi emin değildim ama bir yanım zaten burda kalmak istiyordu... Hasta cocuğu nasıl tek başına bırakayım ki?
"Kalırım ufaklık." Dediğim şeyle sıcak dudaklarını soğuk tenimde hissetmiştim. O an zamanın durduğuna bile yemin edebilirim. Boynumdan öpmüştü belki küçük bir öpücüktü ama bir çok şeyi vermişti...
"Teşekkür ederim hyung."
"Rica ederim... Jeongin." Laflarımı ağzımdan çıkaramıyordum. Resmen kal gelmişti. Hani bir öküz oturdu içime derler ya... Bir şey oturdu içime, öküz mü emin değilim ama bir şey oturdu.
"Yemek Jeongin, yemeğini bitir hadi." Jeongin'e seslendiğim zaman tepki alamamıştım. Düzenli nefes alışverişlerindende uyuyakaldığını anlamam çok zor olmamıştı. En azından tabağının yarısı bitmişti.
Kucağıma alıp odasına götürmüş ve sakince yatağına bırakıp peluşunu kucağına vermiştim. Üstünü örtmüş odadan çıkmak için hazırlanırken kolumdan tutmuştu.
"Birlikte uyuyacaktık hyung, öyle söylemiştin." Gözleri yarı açık yarı kapalıydı. Muhtemelen sabah kalktığında bunu söylediğini bile hatırlamayacaktı...
"Jeongin mutfağı toplamam gerekiyor." Jeongin'in dudakları dediğim şeyle yukarı doğru hafifçe kıvrılmıştı. "Oo beyime hizmette sınır yok diyorsun yani?" Göz devirmiş ve saçlarını yavaşça karıştırmıştım.
"Uykunda bile benimle uğraşıyorsun be oğlum.""Hyung ciddiyim yanımda yat sensiz uyumak istemiyorum." Jeongin'in yine aniden moodu değismiş ve dudakları büzülmüştü.
"Jeongin, bak canım benim mutfağı toparlayıp geleceğim oldu mu?" Söylediğim şeyle ağlamaya başlamıştı.
"Jeongin niye ağlıyorsun abi! Bir insan uykusunda nasıl ağlayabilir..."
"Bir insan uykusunda aşık bile olabilir, gerçi benimki bir zamanla kısıtlı değil ben her zaman aşığım."
Dediği şey üzerine kaşlarım kızgınlıkla çatılmıştı ve sesimi yumuşak çıkarmaya dikkat ederek "Kime?" Diye sorunca o da bana ukala bir şekilde "Birine işte..." Demiş ve derin bir uykuya dalmıştı.
Şimdi ben çatlamayayım da kim çatlasın?
Selam... Üvey fic öhö öhö 🥰
Umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın 💗
Bir sonraki bölümde görüşelim 💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pardon? / Hyunin
FanfictionHyunjin çalıştığı mağazanın müşteri hizmetleri kısmındaydı. Jeongin'in de canı sıkılınca rastgele bir müşteri danışanıyla sohbet etmek isteyen bir genç. Texting/düz yazı