partiler... ne sıkıcı işler. hayır, sıkıcı değil klişe olmayalım. minho'nun keyfi yerinde. hyunjin ile yan yana durdukları yerde hafif hafif oynuyorlar. içki var ama içmiyorlar. kafayı bulup, sokaklarda bağırıp çağıran bir ayyaş olmaktansa eğlenceli vakit geçirmek istiyorlar.
müzik eşliğinde içeriye bir oğlan daha giriyor. o sırada minho içeceğini içerken onu süzüyor ki anlıyor. bu seungmin.
"ha siktir... benim crush geldi."
"bu mu o çocuk?" hyunjin'in sorusuyla hızla kafa salladı. ardından sırıtıp içeceğini bitirerek giysilerini düzenledi. eh, sonuçta seungmin seçti bunu iyi gözükmeli. "nasılım? hoş görünüyor muyum?" diye sorarak kollarını iki yana açıp kendi etrafında bir tur döndü.
"aptal mısın... harikasın! gitsene yanına," diyerek sırtından iteledi arkadaşı. minho öyle bir kasıldı ki... ağlayacaktı.
neydi peki bunların hepsi? hiç. hiçbir şey.
"vay vay vay... parti canavarı gelmiş," diyerek ona doğru yürüdü seungmin. elleri cebinde, bir prens gibi duruyordu karşısında. minho aval aval bakmak yerine kahkaha attı ve eliyle ağzını kapadı. "ay seungmin... çok komiksin."
"komik bir şey söylemedim." gayet ciddi duran gence iyice odaklanınca dudaklarını yalayıp kafa salladı. "haklısın."
hyunjin'de olduğu gibi bir masaya geçip beklediler. oturacak hiç yer yoktu, ayakta olmak zorundaydı, asıl parti böyleydi. seçtikleri masada iki adet pasta dilimi vardı. büyük ihtimal ikisi konuşurken dağıtıldı...
"her masada var!! boş masalardan da alacağım," minho iştahla pastasını yerken, seungmin sakince yiyordu. tatlıyla pek arası yok. "tazeymiş..."
"taze olunca harika oluyor... şuradaki masada kimse yoksa alayım bari." minho bir koşu, boş masaya konulan pastaları alıp gelince seungmin kıkırdamıştı. "aptalsın."
"sus, çok güzel."
müzik eşliğinde diğerlerine bakıyor, pastasını yiyor, ara sıra da gülüyor, bazen ise ona bir şeyler söylüyor. seungmin duydu mu? duymamıştır... nasıl da yiyor pastayı...
odağımız pasta mı? yoksa minho'un dolgulu, kırmızımsı dudakları mı?
"sonra..." yutkundu ve devam etti. "ben bu kıyafeti giydim. sen seçtin çünkü... neyse, işte o yüzden aklımda kalmıştı ilk attığım." pastasını sıyırıp son kez ağzına attı ve dudaklarını yaladı. ardından yanındakine bakınca çenesini oynatarak başka yere baktığını gördü. kabul, biraz bozulmuştu. kim olsa bozulurdu.
"sen beni dinledin mi?" diye sordu. seungmin de tekrar ona bakıp güldü ve kafa salladı. "evet." bu cevap her ne kadar tatmin etmese de konuyu kapattı minho. boş boş konuştuğunu düşünüyordu.
kulaklarında yankılanan şarkıya eşlik edip yerinde kıpırdandı. meydanda herkes dans ediyordu... hyunjin bile. ama minho, seungmin'in yanından ayrılamıyor. istese giderdi ama yapamıyor.
"şarkıyı seviyorsun." seungmin'in sesiyle gülümsedi ve ona bakmadan konuştu. "eski partnerim ile oynardık."
"yeni partnerin olayım mı?" seungmin'in sorusuyla ona bakınca, uzattığı ellerini de gördü. şaşkınlık içerisinde bir hayli, bu kadarı tahmin edilemez. fakat kimin umrunda??
"etsem mi..." dedi sırıtarak. seungmin göz devirip gülerken, küçük elleri onun eliyle birleşti. "edeyim bari."
ne slow ne de hareketli... biraz ateşli bir şarkı olsa da bütün herkes eğleniyordu. bu ikili neden duruyordu? seungmin'in bir adım atması minho'yu ölümüne mutlu etse de belli etmedi.
ikisi de bu yüzden kaybediyor, iyi oyuncular.
"bildiğim gibi oynayacağım, mızmızlanmak yok," seungmin'in uyarısıyla güldü ve ellerini omzuna koydu. ona tezat kısa boyluydu ama sorun yoktu. belinde hissettiği ellerle ciddileşti hemen. "bildiğin ne var ki..." diye de mırıldanıp kıpırdanmaya başladı.
evet... seungmin'in bildiği ne var ki?
"yaklaş biraz, yemem seni." belinden tuttuğu bedeni az daha kendisine çekerken, göz temasından kaçındı minho. neden böyle bilmiyor ama bir türlü ona bakamıyor.
slow bir şarkıda dans eder gibi değil de... daha hareketlilerdi. bu minho'yu şaşırtıyor, seungmin gayet iyi. ayakları birbirine karışmak yerine o ritimle ileri geri gidiyor. minho da bu çekingenliğini bir kenara bırakıp ayak uydurdu. bir daha ne zaman bu kadar kaliteli eğlence yaşardı?
belini dalga gibi şekilde şekile sokarken, seungmin gülerek ona ayak uyduruyordu. hatta bazen kendisi, minho'nun belini yönlendiriyordu. şarkıyı yaşıyorlardı resmen. buradaki herkes aynı ritimde dans ediyor, kimse onların dünyasına karışmıyor.
"harika bir dansçısın." seungmin'in müzikten dolayı bağırarak iltifat etmesiyle biraz yavaşladı minho. gözlerine bakıp gülümsedi. "teşekkür ederim."
gülüşler durgunlaşmış, ayaklar yorulmuştu. biraz da dolmuştu kalpler bu anılarla.
gerici bir sessizlik var aralarında, hâlbuki müzik bangır bangır çalıyor. göz temasını bozan minho olurken, seungmin geri çekildi ve burnunu çekti. "yeterli sanırım." minho da kafa sallayıp onayladı.
"ben hyunjin'in yanına gidiyorum. bir şey lazım olursa gelirsin," dedi ve son kez ona bakıp yanından ayrıldı.
seungmin de harika bir oyuncu, ama sanki bu oyununu bitirmeli artık. ya da gerçek benliğine kavuşmalı...
-
selammmmmmm
uf cok hot bir sahne degil miydi
seungminin minhoyu kendine cekmesi🥵
seungmin cok yakısıklı amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
choose
Fanfictionminho her zaman seungmin'e seçim yaptırırdı. seungmin ise asla bıkmaz, o seçimleri kalbine gömerdi.