8

461 46 6
                                    

"neden bu kadar sakinsin?"

uzun saçlarını ince kemikli elleriyle kulağının arkasına sıkıştırırken oğlunun mavi gözlerine iliştirdi irislerini. aslında sakin değildi, sadece kızgındı. olanlara sebebiyet veren insanlara ve en çokta kendisine. sahip olduğu tek şeyi koruyamadığı için kendisine kızgındı ve matsuno chifuyu farkındaydı. tıpkı siyah saçlı çocuk gibi o da annesinin sahip olduğu tek şeydi. bu cümleyi ondan duyduğundan olsa gerek annesinin sakin olması onu rahatlatıyordu. kendini haklı görse de bir kavga çıksın istemiyordu ve her şeyden önce, konuşmaya gelen kişi kötü biri değildi. iki anne sadece oğullarını korumak için konuşacaklardı.

"aslında içimde fırtınalar kopuyor ama..." kafasını koltuk başlığına yaslayıp gözlerini tavana dikti. zihninde canlanan yüzle dudakları yıkarı kıvrılırken derin bir nefes eşliğinde konuşmasını sürdürdü. "baban olsaydı böyle davranırdı."

evet dedi içinden genç, babası olsaydı bu durumda olmazdı. asla dava açmasına ya da arkadaşlarını rahatsız etmesine izin vermezdi. hayır, eğer babası burada olsaydı o çocuklar ona elini bile süremezdi.

"babam olsaydı bu yaptıklarımı onaylamazdı."

"öfkeyle verilmiş kararlar bunlar güneşim. kızardı ama anlayış gösterirdi, bir çocuk için bunlar gayet normal davranışlar."

biliyordu, bu yüzden kendini haklı görmekten alıkoyamıyordu. tüm okula rezil edilmiş, görenler şu çocuk dayak yiyen çocuk değil mi adlı zorbalıklara maruz kalıyordu. güçlü biriydi, dövüşmeyi ve kendini savunmayı biliyordu ama her şeyden önce o bir çocuktu ve bir kere örseleyince bir daha toparlanmak zordu.

çalan zil ile ikisinin de gözleri kapıya dönerken kadın zarif hareketlerle koltuktan bedenini sıyırıp kapıya yöneldi. ahşap zeminde yankılanan klasik anne terliğinin sesi ortamı gürültüye boğarken gençte annesinin peşine takıldı. kapı deliğinden baktıktan sonra kapıyı açan kadın hüzünlü bir tebessüm kondurdu gelenleri karşılarken. siyah küt saçlı gördüğü kadının her şeye rağmen gülümsemesi üzerine daha da mahcup olup selam verdi. genç kadını kısa bir süre süzdükten sonra arkasına baktı ama beklediği kişi yoktu. tabii ki de gelmeyecekti, yüzü yoktu.

iki kadın peşi sıra oturma odasına giderken genç annesinin çay koymasını isteğine baş sallayıp mutfağa yöneldi. o sıra kapı zili tekrar çalınca hareket edemeden geri kapıya yönelmişti. kapıyı açıp gördüğü bedenle huzursuzlaşırken kenara çekilip geçmesine izin verdi. o sırada gelen annesi siyah saçlı çocuğa da tebessüm eşliğinde hoş geldin demiş ve oğluna onu odasına çıkarmasını tembihlemişti. siyah saçlı çocuk gördüğü muamele ile utanırken gözleri ayaklarına inmişti. gencin verdiği terliği giyerken tek kelime etmeden o ilerken onu takip etmeye başladı.

beraber bir genç için normal büyüklükte bir odaya girdikten sonra yatağın üstünde yatan siyah kediye takıldı gözleri. yüzüne hafif bir tebessüm otururken izlendiğini biliyordu. odayı gezmek istiyordu ama alacağı tepkiden korkuyordu bu yüzden kapının yanında durup dikilmeye karar kıldı.

sarı saçlı genç yatağına oturup kendisine sırt üstü geriye atarken çoktan kedisi üstüne çıkıp sahibine sürtünmeye başlamıştı. siyah saçlı gençte kedileri çok seviyordu ama annesini bir türlü ikna edemediğinden asla sahip olamadı. gözleri kedideydi ama sarı saçlı genç yanlış anlayabilir diye düşünerek bakışlarını yere eğdi.

ne kadar kavgacı, dövüşçü, ağzında küfür eksilmeyen eğlence meraklısı bir genç olsa da annesi ona yeterince terbiye vermişti. nerede duracağını ve nasıl davranacağını biliyordu. bu yüzden buraya gelirken o iğrenç tarafını eve kitleyip gelmişti, bir sorun çıkartmak ve annesini daha da üzmek istemiyordu.

"babamı küçük yaşta kaybettim, pek hatırlıyor değilim ama beni çok sevdiğini biliyorum. annem hala ilk günkü gibi aşık ona, bu şehir benim babam. özellikle annem için çok önemli, seni affetmeyi düşünmüyorum ama baji, umarım annen annemi gitmemek için ikna eder."

bir şey demedi siyah saçlı genç, gözleri hala yerdeydi. sarı saçlı onu incelerken ona hiç dikkatli bakmadığını fark etti. uzun siyah saçları topluydu böylelikle siren gözleri daha da öne çıkmıştı. keskin çene hattı ve burnu ona olgunluk katıyordu. boyu kendisinden uzundu ve yine kendisine göre oldukça kalıplıydı. yanlış hatırlamıyorsa basketbol takımındaydı, eğer duyduğu dedikodu doğruysa bu boy pos gayet normaldi.

berbat bir kişiliği vardı bunun farkındaydı ama onu uzaktan izlerken de aynı zamanda kalbi kocaman bir adam olduğunun da farkındaydı. o iyi, mütavazi tarafını sadece sevdiği insanlara gösteren ve kaba, sert görünümü kendine kalkan edinen biriydi. neden arkadaşları konusunda bu kadar ısrarcı olduğunu biliyordu, onlar onun tek arkadaşıydı. onlar aile gibilerdi. kıskanmadan edemedi genç, hayatına giren herkes çok sürmeden ya geri çıkardı ya da genç kendisi çukartırdı.

"senin aksine benim babam ölmedi." duyduğu cümle ile çoktan bakışlarını ona dikmiş gence baktı. sırtını duvara yaslamış önünde birleştirdiği elleriyle oynuyordu. kim derdi ebu cehil ile kapışacak çocuğun önünde böyle küçülüp iki kelimeyi yan yana getirmekte zorlanacağını. düşüncesine gülümsedi genç, herkesin saklamaya çalıştığı bir tarafı vardı.

"peki baban nerede?"

"yeni eşi ve çocuğuyla beraber mutlu bir hayat sürüyor. ben... ben sadece bir şeyler başarmak istedim. bir çok kulübe girdim, bir çok sınavlara katıldım. yeteneğim olmasa da, zekam basmasa da denedim. o, yani babam bana hep senden bir bok olmaz derdi. sadece benden de bir bok olabileceğini göstermek istedim."

"beni döverek mi?"

"büyük bir olaya ihtiyacım vardı, böylelikle müdürle görüşebilirdim." sarı saçlı genç kaşlarını çattı, konuşmak için ağzını aralasa da hüzünlü bir gülümsemeye sahip genç buna izin vermeden cümlelerine devam etti. "müdür benim babam ve belki duydun mu bilmiyorum ama hep kavga ettiğim kimya hocası da onun karısı."

bir şey demedi genç, sadece kucağında yatan kedisini okşadı. ne diyeceğini bilmiyordu, terk edilmek ve sevilmemek çok uzak şeyler değildi ama yakından da hiç tatmamıştı. onu anlayamazdı. düşündü, babam benim yerime başkasına babalık yapsaydı nasıl olurdu, diye. evet, kesinlikle deliye dönerdi.

"bana acı diye söylemiyorum bunları, sadece dedin ya bu şehir benim için önemli diye. benim içinde o okul önemli bu yüzden pişman değilim matsuno, yine olsa yine yapardım."

I know that you got daddy issues, and I do too

I know that you got daddy issues, and I do too

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
lovers rock | bajifuyu [✔️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin