Yapma baba yalvarırım yapma vurma anneme,benimde çığlıklarım karışmıştı annemin acı dolu çığlıklarına, ama yine durmamıştı bir daha vurdu babam annemin kandan görünmeyen yüzüne, sonra kapandı kapı üstüme 48 saat boyunca açılmayacak şekilde.
Elzem,elzem uyan büyük bir sarsıntıyla uyandım hem ağlıyordum hemde ter içindeydim avşin korku dolu gözlerle bakıyordu bana "yine mi"dedi "evet avşin yine yine annemin yaraları kanadı ben yardım edemedim anneme avşin, saramadım kanayan yaralarını yapamadım, annemin yaraları kanadıkça benimde içim kanayacak"dedim
"çocuktun sen elzem ne yapabilirdinki ne gelirdi elinden"dedi derin bir nefes alıp iki yana salladım kafamı biraz nefesimi toparladıktan sonra duvardaki saate baktım "hiih" diye bir inilti çıktı ağzım dan "avşin beni neden uyandırmadın saat kaç olmuş baksana "dedim hemde apar topar yataktan çıkıyordum "
merak etme evde kimse yok o yüzden uyandırmadım seni kahvaltı hazırladıktan sonra uyandıracaktım ama odanın önünden geçerken sesini duydum o yüzden uyandırdım"dedi
"evdekiler neredeki"diye sordum,"
"aşiret toplantısı varmış oradalar galiba"dedi "hepsi mi " diye sordum evet anlamında kafasını salladı
"hadi yukarıya çıkalım annem kahvaltı hazırlamıştır "
"sen çık ben bi baran abime bakayım "
"avşin tamam "Yukarıya çıktığımda Odanın kapısı aralıktı içeriye girdim abim uyanmıştı hemen yanına gidip yatağın kenarına oturdum gözlerini bana çevirdi "günaydın abim"dedim her zmn bir cevap bekliyordum ama hiç bir gün o cevap gelmeyecekti,bunu bile bile soruyordum işte "evdekiler aşiret toplantısına gitmişler acaba ne oldu çok merak ediyorum"dedim
anlamaz şekilde yüzüme bakıyordu
"umarım kötü birşey olmaz neyse sen düşünme bunları
" kahvaltı yaptın mı?" diye sordum evet anlamında gözlerini kapatıp açtı,
"tmm o zmn ben şimdi gidiyorum buralar boş olunca gelirim ben"diyip yanağına küçük bir öpücük bırakıp hemen çıktım odadan.Mutfağa doğru indim,mutfaktan mis gibi kokular geliyordu mutfağa girdiğimde Pervin sultan en sevdiğim şeyleri hazırlamıştı,hemen yanına gidip patates kızartmasından bi tane ağzıma attım, Pervin sultan hemen bana dönüp yaklaşti "uyandinmı güzel kızım" dedi ve yanağımdam kocaman öptü
"neler yapmışsın sultanım döktürmüşsün yine " "hepsini sizin için yaptım benim güzel kızlarım"dedi ama biz avşinle çoktan masaya oturmuş yemeye başlamıştık bile
"Pervin sultan evdekiler niye aşiret toplantısına gitmiş sen biliyomusun" diye sordum Pervin abla elindeki çaydanlıkları bırakıp bize döndü "duyduğum kadarıyla Soykanlarla olan kan davasını sonlandıracaklarmış"dedi gözlerim kocaman açılmıştı
"ama nasıl olur abla soykanlar bizden kan almadan nasıl kan davasını sonlandırır"
Gerçekten bu imkansızdı soykanlar o kadar can vermişken nasıl bu kadar kolay bitirebilir ki
"zaten soykanların kararı değil ki bu urfada ki ileri gelen aşiret büyüklerinin kararıymış daha fazla kan dökülmesin daha fazla gençlerin canı heba olmasın diye böyle bi karar almışlar"dedi ve kendi kendine mırıldanır gibi
"umarım töreye göre bir karar almamışlardır"dedi ama ben duymuştum, töreye göre mi?Araba sesleri duyuldu konağın kapısının önünde,duyduğum sesle içimde yeller esti onları görmesemde gelişleri bile içimi titretiyordu, bu titreme korkudan değildi acıdandı, hemen ayağıya kalktık,
"geldiler, kızlar siz gidin üzerinizi değiştirin ben karşılarım onları" dedi Pervin abla
ikimizde pijamalıydık evde kimsenin olmamasını fırsat bilip ikimizde pijamamızla oturmuştuk kahvaltıya "tamam"diyip çıktık mutfaktan aşağida ki odamıza indik hızlı bir şekilde elbiselerimizi giyinip yukarıya çıktık avluya girdiğimizde Pervin ablada kapıyı açmış içeriye girmelerini bekliyordu bizde hızlı adımlarla onun yanına gittik, içeriye önce hevin girdi,
"hoş geldin hanım ağam"dedim ne kadar içimde annemin acılarını çığlıklarını misliyle yaşasamda hanım demek zorundaydım hanımlığı en son hak eden kişiye,yüzünü bana doğru çevirip her zamanki nefret dolu bakışlarıyla baktı o ne kadar nefretle bakarsa baksın her bakışında beni değil annemi gördüğünü biliyorum ve bu benim daha çok hoşuma gidiyordu hiçbir şey demeden içeriye girdi, hemen arkasından boran girmişti içeriye "hoş geldin ağam" dedik üçümüzde bir şey demeden içeriye geçti oda sonra delal ve berçem yengem de girdi içeriye delalın yüzünde anlam veremediğim bir sırıtış vardı, ama azad yoktu kapıyı kapattık, Avludaki minderlere geçip oturmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
Teen Fiction-Bitmişti kan davası- verilmişti kararlar patlamıştı silahlar çalınmıştı zılgıtlar! iki yürek vardı biri intikam için kavrulan biri ise özgürlük için yanıp tutuşan.