2

3.8K 512 244
                                    

Bu hayatta kızımdan sonra en çok sevdiğim şey sabah kimsecikler uyanmamışken uyanıp küvetimde uzanarak çok sevdiğim kadehimde vişne suyu içmekti.

Eh, sabah sabah içecek değildim. Ayrıca ben kızımla yaşamaya başladığımdan beri bir bardaktan fazla içmiyordum zaten. Sorumluluklarım vardı benim. Kızımın karşısına sarhoş sarhoş çıkamazdım. Ben uzunca bir dönem sigara kullanmış ama kızım için zararlı olduğundan zorla da olsa minimuma indirmiş bir insandım, minimum dediğim cidden aşırı derecede canımın istemediği ya da çok sıkıntılı hissetmediğim süreler dışında içmiyordum, canım çekmiyor diyemezdim ama bunu kızım için yapabilirdim. Bu yüzden alkol tüketemiyor olmak beni yormazdı.

"Baba?"

Gözlerim kapalıyken duyduğum sesle birlikte dudaklarım istemsizce kıvrılmıştı.

"Banyodayım, güzel kızım"

Çok yüksek sesle konuşmasam da beni duyacağını biliyordum. Duymuştu da. Sadece saniyeler sonra banyonun aralık kapısını biraz daha aralayarak başını uzattığında ona gülümsemiştim hemen.

"Günaydın" demiştim. Aynı zamanda içeriye girmeyeceğini bilsem de küvette oturur pozisyona geçmiştim.

"Günaydın babacığım" demişti o da gülümseyerek. Gözleri yarı açıktı, saçları dağılmıştı. Muhtemelen saniyelik olarak uyansa da beni yanında göremeyince yataktan çıkmıştı.

"Sen örtünün altına geri dön, ben geleceğim şimdi tamam mı?" Dediğimde beni başını sallayarak onaylamış, paytak paytak yürüyerek odamıza geri dönmüştü. Ben de azıcık kalan vişne suyumu içerek bornozuma sarılmış, küvetin tıpasını açarak direkt olarak çıkmıştım. Ben genelin aksine küvete girmeden önce yıkanıyor, küvette sadece vücudumu dinlendiriyordum. Temiz bir şekilde girdiğim için de çıkarken tereddüt etmiyordum.

Küvetten çıkıp banyoya getirdiğim kıyafetlerimi giyindikten sonra kokmaması için üstünkörü küveti temizlemiş, banyoyu toparlamıştım. Ardından havalandırmayı açarak banyodan çıkmış, odama dönmüştüm.

Koskocaman yatakta minicik bedenin yorganın altında beni yarı açık gözlerle beklemesi beni mutlu ediyordu. Alt dudağımı ısırarak yatağa geri döndüğümde hemen üzerime çıkıp yüzünü boynuma gömen kızımın saçlarını öpmeye başlamıştım.

"Okula gitmek istemiyorum baba" demişti yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle.

"Neden bebeğim? Okulu sevdiğini zannediyordum?"

"Ama okula gidince hiç seni göremiyorum" dediğinde gülümseyerek başını boynumdan kaldırmasını sağlamış, burnumu onun burnuna sürtüp yanaklarını öpmüştüm.

"Ama bir sürü arkadaşın var. Onlarla eğlenmeyi sevmiyor musun? Hem sonuçta akşam beni görüyorsun?"

Lia, annesi gittiğinden beri bana çok daha fazla bağlı olmaya başlamıştı. Evet üzerinden oldukça zaman geçmişti ama yine de alışmakta zorluk çekiyordu. Benden uzak kalamıyordu. Geçen günlerde yaptığı gibi ağlayıp zırlıyor, zorla benim yanıma getirtiyordu kendisini. Onu anlayabiliyordum, korkuyordu benim de gitmemden. Çocuk aklıyla fazla düşünemezdi sonuçta. Onu çok sevdiğimi biliyordu ama sonuçta annesi de onu bir zamanlar çok seviyordu. Bu mantıkta yürüyordu ve yürümekte de kendince haklıydı. Yine de ben elimden geldiğince bu konuda onu genişletmeye çalışıyordum. Ondan aşamalı olarak uzaklaşmaya, biraz dünyaya alışmasını sağlamaya çalışıyordum. Hayatında sadece benim olmadığımı göstermeye çalışıyordum.

"Ama ben seni görmek istiyorum" demişti büzdüğü dudaklarıyla. "Sabahtan akşama kadar görmüyorum seni"

"Sadece okulda değil evdeyken de göremiyorsun ama? Çünkü baban işe gitmek zorunda."

Family Issues; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin