3 gün sonra...
"Son kez söylüyorum bak. Kalkar mısınız yoksa bir kova suyu boşaltayım mı kafanızdan aşağıya?"
Taehyung kesinlikle susmak bilmiyordu. Yaklaşık yarım saattir de bizi uyandırmaya çalışıyordu.
"Sonra ben de seni o kovayı doldurduğun musluğun üzerine otutturayım."
"Jungkook demesene çocuğa öyle."
Jungkook kapalı gözlerini zar zor açıp kısık bakışlarını gözlerimle buluşturdu.
"Sevgilim özür dilerim ama sabah sabah bütün sınırlarımı zorluyor."
Ben Jungkook'un anlamsız sinirine gülerken Taehyung canına susamışçasına tekrar konuştu.
"Ayyy, bu da hanım köylü. Sovgolom ozor dolorom omo..."
Jungkook sinirle yataktan fırlarken Taehyung çoktan odadan tüymüştü.
"Canım sen üstünü değiştir gel aşağıya, ben şunu o köye bi sokup çıkartayım. GEL LAN BURAYA!"
"AAAAAAA, İMDAAAAAT!"
Jungkook evin içinde Taehyung'u kovalarken ben de yattığım yerde hallerine gülmeden edemedim.
Yataktan çıkıp günlük rahat bir şeyler giydikten sonra aşağıya indim. Mutfağa girdiğimde yalnızca Jimin oradaydı.
"Günyadınn. Nerede millet?"
"Günaydınnn, en son Jungkook Tae'yi köşe bucak kovalıyordu. Diğerleri de anca uyandı inerler şimdi."
Ben Jimin'e yardım ederken Hoseok mutfağa geldi.
"Günaydınlarrrr."
"Günaydın."
El birliğiyle kahvaltıyı hazırlayıp hepimiz sofrada toplandık. Sessiz bir şekilde kahvaltı ederken sessizliği ben bozdum.
"Balo kaçta başlıyor? Ona göre hazırlanayım."
Bu konunun açılmasıyla Jungkook'un bir kez daha morali bozulurken bana cevap veren kişi Jin oldu.
"Saat 6'da başlıyor yenge, biz 5 gibi çıksak yeter."
Yanımda duran telefonumdan saate baktığımda çoktan 1 olduğunu gördüm. Yemekten sonra duş alıp yavaş yavaş hazırlanmaya başlasam iyi olurdu.
"Bebeğim oradayken benim seni tanıştırdığım kişiler hariç kimseyle konuşma tamam mı? Göz teması bile kurmanı istemiyorum. Zaten yanımdan ayırmayacağım seni."
Çatalımdaki peyniri ağzıma atıp çatalı tabağın kenarına bıraktıktan sonra bakışlarımı Jungkook'a çevirdim.
"Jungkook sorun ne bilmiyorum ama sence de biraz fazla abartmıyor musun?"
"Hayır Minseo, abarttığım falan yok. Hatta ondan da vazgeçtim, sen bizimkilerden başka kimseyle konuşma."
Aramızdaki gerilimi fark eden diğerleri bakışlarını bizim üzerimize dikmişti.
"Neden böyle davranıyorsun Jungkook?"
Jungkook başını öne eğerken diğerleri de kendi arasında bakışmaya başlayınca bu sorunun cevabını iyice merak ettim.
"Kıskançlık, sadece kıskançlık. Gözün başkasına değsin, sesin başkasının kulaklarında yankılansın istemiyorum. Sadece bundan, başka bir şey yok."
Yalan söylüyordu. Evet, Jungkook çok kıskaç bir insandı ama konunun kıskançlık olmadığı çok net ortadaydı ve bana durumu açıklamadıkça daha çok sinirleniyordum. Çünkü en nefret ettiğim şeyi yapıyor, bana yalan söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVERENGİ OKYANUS | JJK
Фанфик"Ben okyanusa batıyorum. Git gide sonsuzluğa çekiliyorum. En kötüsü de ne biliyor musun?" "Ne?" "Kurtulmak için çırpınmıyorum bile. Kahverengi okyanusun içinde sonsuza dek yaşayabilirim. Ben oradan kurtulmak yerine. Orada nefes almayı öğrenmeyi terc...