ehem

4 2 0
                                    

Melisa sınıfta pek sevilen birisi olmamıştı. Sınıfı onu sevmemekte haklı mıydı pek bilinmez. Biraz ispiyoncu birisiydi. Ama herkesin bir kusuru vardı. En azından sınıfta dışlanmak istemezdi. Notları da iyiydi, herkes ona inek gözüyle bakıyordu. Melisa' nın bir tane yakın arkadaşı vardı, Buse. O ilk tanıştığı kızlardan birisiydi. Aslında başlarda çok iyiydi araları ama gittikçe sorunlar çıkmaya başlayacaktı...

O gün:
Her şeyin başladığı o gündü. Melisa küçükken nedeni bilinmez erkeklere karşı bir antisempatisi vardı. Pek erkek arkadaşı da olmamıştı zaten. (Hem sevgili hem arkadaşlık olarak.)

Güzel bir ilkbahar günüydü. Son iki dersleri secmeli dersti. Melisa'nin sınıfinin son iki ders yan sınıfa karşı futbol maçı olacaktı. Bu son iki dersten önceki teneffüs sınıfındakiler tenefüste konuşuyorlardı. Kızlardan birisi " tezahürat yapmaya ben de gelicem" dedi sonra bir öteki ben de diye ekledi. Sonrasında Melisa da ben de geleyim tezahürat yaparim dedi. Sınıflarından bir oğlan" iyy sen gelmesen de olur" dedi. Melisa bu duruma o an bir şey diyemedi. Sadece üzüldü. Duyguları yüzünden çok kolay okunabilen bir insandı. Duygularını gostermeme gibi bir şansı çoğu zaman kalmıyordu. Ve sonrasinda Kerem, melisanin omzundan tuttu, gözlerinin içine baka baka " üzülme sen de gelirsin." dedi. Belki çok basit bir şeydi. Ama Melisa bundan gerçekten etkilenmişti. Hiçbir sey diyemedi, sadece afalladi ve etkilendi. Sonrasında tezahürat için geldi, ama bu etkilenme yanına kâr kaldı.

Melisa daha küçüktü. Veya tecrubesizdi. Bu duygularini sindirip anlamasi uzun zamanı aldi. Anladığında artık sınıf atlamislardi, okulun ilk günü Kerem' i gördüğünde onu cidden özlediğini ve ondan cidden etkilendiğini fark etmişti.
Ertesi gün Kerem gelmedi ve sonraki gün de gelmedi.
Daha da sonraki gün Kerem' in arkadaşlarından birisi ogretmenlere artık Kerem'in taşındığını bu okuldan gittiğini söyledi. Melisa çok üzülmüştü, kimseye belli etmemeye çalıştı. Sınıfındakiler anlarsa güzel olmayabilirdi.

Melisa içten içe çok üzülmeye devam etti. Buse'ye Keremden cok hoşlandığını söylemişti. Şansına Buse'nin yeni başladığı ingilizce kursuna Kerem de gidiyordu. Belki bu şekilde Kerem'den bilgi alabilirdi. Melisa'nin keske sosyal medyasi olsaydi ama whatsapp'i bile yoktu. Kerem'in numarasini bulup ordan konusmak da cok fazla geliyordu. Bu yüzden onla telefon aracılığıyla konuşamıyordu. Belki Buse aracılığıyla konuşurum diye düşündü.

Buse ertesi gün geldi, Melisa'ya Kerem'in en sevdiği şarkıyı konusurken duyduğunu söyledi. Bu şarkı Katy Perry'nin chained to the rhythm şarkısıydi. O siralar bu şarkı yeni çıkmıştı, popülerdi. Melisa bu sarkiya takıntılı olmaya başladı. İlk başlarda dinlerken ağlayıp duruyordu. Duygulanuyordu. Daha sonrasında dinlemeyi birakamamaya başladı. Onun da en sevdiği şarkı oldu. Kerem hakkında tek bildiği şey buydu, belki Kerem katy perry hayraniydi diye düşündü Melisa. Katy Perry' nin tüm şarkılarını dinlemeye başladı. Tam anlamıyla tüm şarkılarını. Normalde de şarkı dinlemeyi cok severdi, ama hiçbir şarkıyı daha önce ezberlememisti özellikle de yabancı bir şarkıyı. Chained to the rhythm onun icin ilk olacaktı..

Melisa'nin doğum günü yaklaşıyordu. Buse; Kerem'in Melisa'nin doğum günü icin hediye aldığını söyledi Melisaya. Bu bir bileklikti üstünde yıldız vardı, normalde Melisa'nin pek sevecegj bir şey değildi ama Kerem'in aldığını duyunca çok sevindi asla bırakmak istemedi bilekliği. Kerem bir de onun için not yazmıştı. Ama
Ama
Ama
Notta seni seviyorum yazıyordu.
Nasıl yani kerem de onu mu seviyordu?
Gerçekten notu okuyunca mutluluktan ağlamıştı. Cok güzel bir histi sevilmek. Bu kağıdı saklamak istiyordu, boya kutusunun dibine koyarsa annesinin bulamayacağını düşündü ve oraya sakladı. Yine de tabiri caizse götü yemedi ve kağıdı yırtıp çöpe attı.

Melisa Kerem'in tekrardan onların okuluna düşmesi umuduyla yanıp tutuşuyordu sürekli onun gelmesini istiyordu. Ama gelmiyordu. Her ne kadar karşılıklı sevseler de birbirlerini gorusemiyorlardi.

Okulun sonlarina doğru:
Melisa'nin ağzından
Beden dersindeydik. Bahçede oturuyorduk. Buse, ben ve buse ile benim ortak arkadaşım olan sedef vardı.
Sedef, buseye melisaya söylemelisin tarzı bir şeyler dedi. Ben tam anlamadim ne hakkında konuştuklarını. Sonra onlara sormaya başladım. Buse derin bir nefes aldı ve tamam söyleyeceğim dedi.
Kerem'in verdiği o notlar, o bileklik. HEPSİNİ BUSE YAZMIŞ. Beni kandırmış yani. Böyle demedi o bana. Beni sevindirmek icin yaptığını söyledi. Ama ben o kadar umutlanmistim. Enayi gibi bir yalana tutunmusum. Gerçekten kendimi cok salak hissettim. İçten içe tahmin ediyordum doğru olmadığını. Çünkü Buse çok ovmustu çocuğun yazısını. Buse kendi dışında bir seyi niye ovsun ki. Buse cidden çok egolu birisiydi bunu biliyordu Melisa. Ama gözardi ediyordu. Ve şimdi
Nerdeyse bir yil boyunca inandığı şeyin yalan olduğunu söylemişti.
Hiçbir sey demedim
Bana uzulmedin mi diye sordu
Ben de hayır niye uzuleyim diye cevap verdim.
Sanki uzulmemem icin bir kalkanim açılmıştı. Hiçbir sey hissetmiyo gibiydim. Aradan zaman geçip de yalnız kalınca.
Hıçkıra hıçkıra ağlamamak icin kendimi zor tuttum.

Araya yaz tatili girdi, ondan sonra birkaç kişiden daha da hoşlandım ama ilk hoslandigin gibi olmuyordu kimse kaldı öyle o da. Ah seni cidden çok sevdim be cocuk. Şu an beni görsen tanimazsin sen...

Küçük Bir Anı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin