otuz iki

948 66 16
                                    


biraz da ekin'in mental çöküşünü okuyalım

çarşamba
01.37

  ekin dayanamayıp babasının paketinden bir dal sigara alıp odasına gitmişti. kapısını kilitledikten sonra cama yaklaştı. kapıyı kilitlememesi gerektiğini biliyordu çünkü kilit sesini annesi duyarsa anında odasına gelecekti fakat ekin, annesinin uyuduğunu düşünüyordu. yine de sigara içerken yakalanıp defalarca duyduğu cümleleri tekrar duymak istemiyordu.

günlerdir düşünmekten uyuyamıyordu. canını çok sıkıyordu son zamanlarda yaşananlar. en yakın arkadaşının onu bırakıp başkalarıyla yakınlaşması, mayıs'ın da buna dahil olması, mayıs'la sarhoşken yaptığı konuşma ve ondan sonraki gün mayıs'ın tavırları. mayıs, ilk defa ekin'in canını bu denli sıkıyordu.

neden rahatsız hissettiğini anlatmamıştı mayıs. ekin'in sevgisi mi ağır gelmişti ona? normal bir şekilde konuşurlarken ne demişti ki ekin, mayıs'ı kendisinden soğutacak?

sigaranın dumanı boğazını yaktığında hafifçe öksürdü ekin. nefret ediyordu bu durumdan. boğazı hiç bu kadar acımamışken, şimdi içmeye aşina olduğu sigara bike yakıyordu boğazını.

gözleri doldu acıyla. artık sıradan bir hayat istiyordu, herkesin yaşadığı gibi bir hayat. annesi ve babasıyla tartışmadan kahvaltı yaptığı, her genç gibi üniversite heyecanıyla yazın bitmesini beklediği bir hayat istiyordu.

fakat hiçbir şey istediği gibi değildi. annesiyle babası boşanma aşamasındaydılar, üniversiteye gitmek gibi bir isteği yoktu. hayalleri yoktu ekin'in. bir yıl öncesine göre her şey değişmişti hayatında. hatta birkaç ay önce bile her şey daha iyiydi.

ekin dumanı camdan dışarı üflerken sigaranın külleri yarısına kadar gelmişti bile. nefes almaya çalışınca öksürdü yeniden. nefret ediyordu sigara içmeye ihtiyaç duymaktan.

biraz camdan sarkıp binanın dış duvarında söndürdü sigarayı. odasındaki küllüğü annesi atmıştı çünkü. sonra yatağının yanındaki çöpe attı izmariti. kendisine verdiği zararlar yetmiyormuş gibi çevreyi de kirletmeyi sevmiyordu.

telefonunu aldı eline oyalanmak için. emirhan'ın attığı mesajlara baktıktan sonra mayıs'la olan mesajlarına girdi. mayıs'ın çevrimiçi olduğunu gördüğü gibi dayanamadı, ağlamaya başladı ekin. mayıs da anında çevrimdışı olmuştu zaten.

yatağın üzerine bıraktı telefonu. çalışma masasının önündeki sandalyeye oturdu. ellerini yüzüne kapatıp seslice ağlamaya başladığında sesini duymasınlar diye uğraşmıyordu bile. ağlamasına alışmışlardı zaten evdekiler. ama ekin hiç böyle ağlamadığına emindi. bir şeyler birikmişti içinde ve bunları halledemiyordu artık.

derin bir nefes almak istediğinde tıkanan burnu buna engel olmuştu. ağlaması şiddetlendi siniri bozulunca.

sesini bastırmak için beğendiği şarkılardan rastgele birini açtığında sezen aksu'dan firuze çalmaya başladı. küfür edip telefonun sesini yükseltirken yüzünü silebilmek için peçete arıyordu etrafta.

kapısı tıklatıldığında gözyaşlarını sweatshirtünün kollarıyla sildi. hava nasıl olursa olsun uzun kollu bir şeyler giyiyordu ekin, kollarındaki ve boynundaki izi ancak böyle kapatıp görmüyordu.

yarım ikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin