kırk iki

795 52 10
                                    


utançtan kafayı yiyeceğim o bölüm

tw//cinsellik(çığlık attım)

salı
21.24

mayıs masadaki kadehleri doldururken ekin, onun hareketlerini takip ediyordu gözleriyle. şişeyi saran parmaklarına bakarken piyano çalarken nasıl gözükeceğini düşündü. farkında olmadan derin bir nefes alınca mayıs'ın gözleri ona dönmüştü. göz kırptı bir şey mi oldu der gibi mayıs. kafasını iki yana sallayıp onu reddetti.

"siz epey yakın olmalısınız bu özel yemeğe bile davet edildiğine göre." dedi ekin'in tam karşısında oturan adam. kötü niyetli değildi. onayladılar onu aynı anda. ekin gerilmişti elinde olmadan. nasıl mayıs'a olan hislerini gizleyeceğini bilmiyordu. mayıs cevap verdi aceleyle. "evet, en yakınıyız birbirimizin." sesinin titrediğini ekin fark etmişti sadece.

"ne güzel, insanın sadık bir dostu olmalı tabii." derken kafasını salladı adam. diğerleri de ona katılmıştı.

mayıs, ekin'in kadehine gelince durup "koyayım mı?" diye sordu. ekin onun gözlerine bakınca içi yanmıştı.

"olur." dedi kısaca. mayıs bardağa odaklanmıştı bir anda. ekin dudağını ısırdı onu izlerken. farkında olmadan sert davrandığı için dudağını kanattı. kendi kendine mırıldanınca mayıs yüzüne baktı tekrardan. "ne dedin?" diye sordu.

"bir şey demedim." diye reddettiğinde mayıs üstelemedi. elini dudağına götürdüğünde eline bulaşan kanı çağrı fark etmişti. peçete uzattığında teşekkür edip peçeteyi aldı.

"dudağını mı kanattın?" dedi mayıs birden ekin'in elindeki peçeteyi alıp. ekin'in dudağındaki kanı silmeye başladı. "sakinleşsene biraz." diye mırıldandığında onu sadece çağrı ve ekin anlamıştı. zaten masadakilerin onları dinlediği söylenemezdi.

ekin elinde olmadan dudağını yaladığında dili peçeteyi ıslattı. mayıs dikkatle dudağını incelediği için gerilmişti.

"sakinim zaten." ekin uzun cümleler kurarsa sesinin titreyeceğini biliyordu. peçeteyi alacakken mayıs hafifçe elini kaldırıp onu engelledi.

"bacağını sallıyorsun masaya oturduğundan beri." ekin farkında değildi bu hareketin. durdurdu kendini mayıs söyleyince. "hayır, nasıl ısırmış olabilirsin dudağını böyle onu anlamadım." dediğinde dikkatle onları izleyen çağrı konuştu:

"yara bandı vereyim mi?" başını iki yana sallayıp onu reddetti ekin.

"küçücük bir şey abartmayın." mayıs duyduğuyla kaşlarını çattı. ekin'in rahatlığı onu sinirlendiriyordu bazen. kolu kopsa bir şey yok diyecek gibiydi ekin.

"kalk elini yüzünü yıka bir." deyip ayaklandı mayıs. lavabonun yerini gösterme bahanesiyle yalnız kalacaktı onunla.

"abartma may... doğan." dediğinde ekin masadakiler onlara baktılar. sesi farkında olmadan sert çıkmıştı biraz, elleri de titriyordu ayrıca.

"kalk dedim." mayıs ondan daha sert bir tonda konuşunca ekin ayaklandı. mayıs gülümseyerek babasının arkadaşına döndü. "ekin biraz rahatsız da, bir hava alıp geleceğiz."

babası "çağrı da sizinle gelsin." dediğinde gözlerini devirmemek için zor durdu mayıs.

"ben daha içeceğimi bitirmedim." dedi çağrı mayıs'ın yalnız kalmak istediğini anlamış gibi. mayıs, ekin'in kolundan tutup çağrı'ya gülümsedi.

yarım ikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin