~Our Way Out~

194 17 73
                                    

Orta yaşlı adam elindeki broş ile odanın ortasına doğru ilerledi.
Lacivert renkli broşu elinde evirdi çevirdi. Odanın ortasına doğru ilerledi.
Siyah saçlı kadın elindeki sekreterliği masaya bırakıp orta yaşlı adamın ona uzattığı broşu yakasına taktı.
Lacivert küçük kwami , saklandığı mucizeden çıktığında siyah saçlı kadın , sihirli sözcükleri söyledi.

"Duusu, tüylerimi aç!"

...

🐞 Marinette Dupain-Cheng🐞

Elimdeki kumaşı dikiş makinesine yerleştirdim. Makineyi çalıştırdım.
Tikki'nin kurabiye dolu tabağından bir kurabiyeyi ağzıma attım.
Yerimden kalkıp elimdeki kumaşı bir kenara bıraktım . Esneyip yatağıma döndüm .
Geçen gece , Daniel adındaki minik ufaklıktan sonra evlere dağılmıştık. Ben dinlememiştim çünkü bitirmem gereken bir tasarım vardı. Kendimi sonunda yatağa attığımda güneş doğuyordu.
Göz kapaklarım kapandığında kendimi uykuya bırakacaktım ki telefonuma gelen akuma alarmı beni yataktan kalkmaya zorladı.
Etrafta Tikki'yi aradım. Elindeki kurabiyesinin son lokmasını da ağzına attığında artık dönüşebilirdim.
"Tikki benekler!"
Kırmızı kostümüme kavuşmuştum lakin hâlâ uykum vardı.
Esnerken kolumla ağzımı kapattım ve diğer elimle de belimdeki yo-yoya uzandım. O sırada yo-yoma Karakedi' nin araması düştü.
Aramayı cevapladığımda telefonun ekranında bana yarım ağız sırıtan
bir Kara kedi vardı .
"Günaydın leydim. "
"Gün daha yeni aydı Kara kedi ."
Yüzünü kedi telefonunun ekranına yaklaştırdı.
"Benim böceğim yorgun mu ? Uyumadın mı bocüğüm?"
"Ben senin 'esnedim' böceğin değilim ."
"Anlaşıldı böcek."
Yüzünü telefondan uzaklaştırıp konuşmaya devam etti.
"Akumalı Louvre müzesinin orada Bugaboo. Ben oraya doğru gidiyorum. Seni bekliyorum matmazel."
"Hemen arkandayım kedi."
"Seni bekliyor olacağım leydim ."

Kara kedi ile konuşmayı sonlandırdıktan sonra Louvre müzesi'ne doğru yol aldım.
Piramit şeklindeki müzenin tepesinde devasa bir kelebek vardı.
Konuşmuyordu. Genelde akumalılar bizim mucizelerimizi isteyip dururdu. Herneyse ...
Kara kedi'nin yanına doğru ilerledim ve o sırada,koca kelebeğin arkasından çıkıp bize doğru ilerleyen birini gördüm.
"Hawkmoth!"
Kelebek kanatlarını hızlı hızlı çırpmaya başladı. Oluşturduğu hava dalgası ayaklarımızı yerden kesmeye yetmişti. Yo-yomu bir binanın demirlerine sardım . Kara kedi ise bana tutundu.
Kelebeğin bir anda durması bizim de yere çakılmamıza neden oldu.
Hawkmoth, karşımızda duruyordu.
Daha önce bu kadar yakınımızda olduğunu hatırlamıyorum.
Ayağa kalktığımızda, hemen savunma pozisyonuna geçtik.
Hawkmoth elindeki bastonunu(?) bize doğru sallayıp konuşmaya başladı.
"Uğur böceği ve Kara kedi. Sonunda karşılaşabildik. Ne mutlu! Mucizelerinizi bana verirseniz daha da mutlu olurum."
Kara kedi , söze başladı bu sefer.
"Çok beklersin!"
Bu sözünün sonunda atağa geçti Kara kedi . Onun ardından ben de yo-yom ile saldırmaya başladım .
Lakin hesap etmediğimiz bir şey vardı ki , o da Mayura
-Hawkmoth'un yeni ortağı- idi.

Saçlarındaki Beyazlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin