"Hey , sen buradamı kalıyorsun?" diye kulağımda çınlayan ses gözlerime güneş ışığının girmesine neden oldu. Kulaklığımı çıkarıp oturduğum yerden kalktım. Otobüsün çıkış kapısından indiğimde yüzüme çarpan yeşillik kokusu ciğerlerimi temizledi. Bu hoşuma gitmişti. Otobüsün içinde sanırım sıcaktan pişecektim. Etrafıma bakındım. Burada kimseyi tanımıyordum bile. Büyük bir giriş kapısından girdim. Görevli adam kolumdan tutarak beni kendine döndürdü. "Nereye gideceğini biliyor musun?" diye sordu. Olumsuz bir şekilde kafamı iki yöne salladım. Ukala bir gülüş sergiledi. "Bu taraftan ufaklık " dedi. Ufaklık mı? Cidden mi?
Herkesin sıra olduğu yere bende girdim. Birçok çeşit insan vardı. 100 kişiden 90 ' ı zaten çok havalıydı. Bu tür insanları olsa olsa zengin aileler çocukları biraz sosyal aktivitede bulunsun diye gönderir zaten.
İlgili bir insan konuşmaya başladı.Her zaman ki gibi yaptıkları eğitim hakkında bilgilendirme yapıp etkinlikleri anlatıyordu. Ben ise şaşkın ördek gibi etrafıma bakıyordum. Konuşmaya dikkat verememem bir bağırış ile son verdi. " Yeter. Çok fazla zırvalıyorsun. Buraya kimse isteyerek gelmedi sizi aptallar. " diye çıkıştı bir çocuk. Siyah saçları ve kahverengi gözleri vardı.
Sacede sıradan bir çocuktu işte. Tamam biraz yakışıklı sıradan bir çocuk diyebiliriz.
Herkes birden fısıldaşmaya başladı. Bazıları gözlerini iriterek konuşuyordu , bazıları da heyecandan yerinde duramıyordu. Kimliğini bilmediğim bu çocuğu tek ben tanımıyordum sanırım. İşte bir Kumsal Arkın ayrıcalığıydı bu.
Çocuk mikrofonu eline alıp çok itici bir gülüşle konuşmaya başladı.
"Selam , kızlar."
Birsürü kız saçını başını düzeltip ona cevap verme cabasındayken ben ise onlara uzaylı gibi bakıp o çocuğu Selena ' ya benzetiyordum. Yani hani şu Selin Leyla Nazlı varya.. O selena işte. İyilerin dostu kötülerin düşmanı geliiyoor. 'Selam kızlar. '
Kendi kendime gülmeye başladım. Cidden o yılışık kızlar şuan çok itici geliyorlardı. Erkekler ise birbiriyle konuşup bu olayı aldırmamaya çalışıyorlardı. Ben olsam bende öyle yapardım. Bir çocuk için bin kız köle gibi davranıyorlardi.
"Ve kızlar son sözüm, ama bu güzel kızlar için geçerli. . Mesela sen değil sende değil. ." diye kızları saymaya başladı. Parmakla çirkin olarak ima ettiği her kız ağlamaya zırlamaya başlamıştı bile.
Sonra "İşte bu saydıklarım hariç Odam ve yatağım size açık. Özellikle mavişlere." diye devam etti gözünü kırparak.
Çirkin olarak beni göstermemişti ve mavişler diye vurgulamıştı. Tabiki bunu yaptıktan sonra gözlerime sarı lens takıp kendimi yan apartmanimizda oturan modayı çok yakından takip ettiğini fakat 80lerde kaldığını kabul etmeyen Perihan teyzeye gidip kollarımı ona açacağım. Evet bunu göze alabilirim.
Sonunda o büyük egosuyla sahneden inip kızların yanına indi. Yani herkesin bulunduğu yere. Kızlar onun buraya geldiğini görünce kollarını uzatıp tepinmeye başladılar. Cidden o plastik beyinleri ile çok aptal görünüyorlardı. Bana yakın bir yerde kızlarla çevrili duruyordu. Egosu kesinlikle tavandi. İçlerinden çok fazla zıplayan kız ayağıma basınca feryadı bastım tabii.
"Ayağına sahip çıksana be. Trambolin miyim ben?!" diye atarlandım. Ayağıma basan kız bana döndü. Yavaş yavaş bütün kızların ilgisini kendime çekmiştim. Evett ben ondan daha yakışıklıyım bebekler.Bana bakın tabikide.
"Pardon güzelim göremedim de. Karınca gibi olduğun için zor görülüyorsun. " diye cevap verdi ayağıma basan kız.
Tamam onlara göre kısa olabilirdim. Bacaklarim biraz daha ince olabilirdi. Tamam onlar gibi manken gibi değildim. Ama benimde bir gururum vardı değilmi?