4

29 3 1
                                    

Güneşin parlaklığı beni rahatsız etmeye başladığında kıpırdaşıp gözlerimi açtım. Uykunun kollarına değilde Ege'nin kollarındaydım.

Ne!? Ege'nin kolları olmaz. Hemen kendimi ondan çekmeye çalıştım. Ve sonunda o uyanmadan kurtuldum. Hafifçe dürttüm ve uyanmasını sağladım.

" Sabah oldu egolu. Kalk hadi. " dediğimde gözlerini açıp bana baktı.

" Bu ormandaki orman cücelerinin efsane olduğunu sanıyordum. " dedi bir gözü kapalı bana bakarken. Oda güneşten rahatsız olmuştu. Geber ya. Gıcık.

"Hadi fazla konuşma da gidelim." diyerek yürümeye başladım. Arkama baktığımda başını ağaca yaslamış hala oturuyordu.
" Kalksana ya. Off hadii. " diye ekledim. Biraz bekledikten sonra kalkmayınca gidip kolundan tuttum. Ayağa zar zor kaldırdım.
" Sonunda kalktın yani. AAA!" ve boom.

Onu kaldırıyım derken dengemi kaybedip çalıların arkasındaki koskoca bir bataklığa düştüm. Lanet olsun ya! Off. Bu gömleği seviyordum. Şuan mutlu olabileceğim tek şey bunun bataklık yerine derin bir çamur olmasıydı.

"Çamur banyosu iyi geldimi güzelim?" diye dalga geçti. Güzelim ne be.

"Hepsi senin yüzünden. Burada olmamız bile senin yüzünden. Cidden ne kadar gıcıksın. Offf. O kızlar senin peşinden nasıl ayrılmıyor anlamıyorum ama neyse." dedim ve çamurun içinde yürümeye başladım.

"Tabikide o vazgeçilmez kokum ve mükemmel suratım. Ayrıca kaslarım." diyerek göz kırptı ve elini saçının arasından geçirdi.

"Bebek bezi gibi kokuyorsun. Ve bebek bezinin içindeki boka benziyorsun." dedim alaya. Hayatımda bu kadar egolu bir insan görmemiştim. Pardon , insan mı dedim?

"Üzgünüm bebeğim ama şuan boka benzeyen ve batan sensin. " dedi eliyle şuanki durumumu göstererek.

"Acaba beni bu hale getiren egolu kim? Ve bana bebeğim deme. Nefret ederim. " diye çıkıştım. Tekrar bulunduğum duruma baktım ve haklıydı. Ama bunu ona söylemem. Yoksa egolarının altına kalabilirim.

Öylece bakıp gülüyordu.
"Gülmesene be! Yardım et. Off hadi ama! Ya. Of." diye bağırdım yalvarırcasına.

Çamura doğru eğilip elini uzattı. Aslında o elini çekip onuda çamura batırabilirdim ama sonra helvamın nasıl olacağını şimdiden seçmem gerekirdi. Ve ayrıca burada daha fazla kalmak istemiyordum. Birde onu batırırsam eğer, beni bu çamurda boğardı. Düşünmesi bile kötü.

Uzattığı elini tuttum beni kendine çekip çamurdan çıkarmasına izin verdim. En azından azda olsa onu biraz kirletmiştim. Bu beni sevindirmişti.

"Bak ufaklık senin yüzünden benimde üstüm battı. Şimdi sana bu kirleri yalatırdım ama kaybolduk. Dua et. " dedi sinir olmuş ama bir o kadar da komik gelmiş ses tonuyla.

"Herşey karşılıklı , Sırık." dedim 'Sırık' kelimesini bastırarak. Ve yürümeye devam ettim. Oda arkamdan bana yetişti.

Konuşmadan yürümeye devam ettik. Yarım saattir yürüyorduk. Bir saniye bayrak mı o?
Dün o kadar yürüdük bir yarım saat daha yürüseydik kampa yaklaşırmışız.

"Şşş egolu! Benim gördüğümü sende görebiliyor musun?" dedim neşeyle.

"Bayrak mı lan o?!" dedi o da. Koşarak bayrağı kaldırdım ve zaferle bağırdım.

Yanıma geldi koşarak.
"Görüyormusun egolu! Bayrak bu bayrak ! " dedim ve ona sarıldım.

Çok sevinmiştim. Bayrak bulmuştuk. Bu sevinç sınavdan 100 almak gibiyd-

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beni Fark EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin