-8-

123 26 40
                                    

bakugo pov-

boynunda dolanan ince parmaklar dokunduğu yerlerin gerisinde hafif bir yanma hissi bırakırken sarışının yutkunmasını zorlaştırıyordu. onunkine değen çıplak göğsü sebebiyle kalp atışlarını kendi teninde hissedebiliyordu sarışın. ellerini etrafına dolarsa parmak uçlarının birbirine değeceğine emin olduğu ince belinden sıkıca kavradı ve kendine biraz daha çekerek iyice birleştirdi bedenlerini. bacaklarını sıkıca onun beline dolayıp biraz daha kendine bastırmış melezin parmakları yüzünde geziniyor, iyice kendinden geçtiği için zar zor nefes alıyordu. nefesleri birbirine karışırken katsuki dayanamayıp tekrar dudaklarını birleştirdi ve aralarındaki boşluğu tamamen kapatırken duyabildiği tekşey onun ismini haykırışıydı. "katsuki,

katsuki,

katsuki..."

...

"katsuki!" sarışın genç duyduğu ses ile hızla yatağından sıçrarken kapısının hemen önünde bekleyen bedene baktı endişeyle. "daha yeni mi uyanıyorsun sen aq? hadi çabuk hazırlan geç kalacağız."

"n-ne?"

"hani gezi var ya bugün? araç kalkacak seni bekliyoruz hadi." onu kaldırmak için yanına doğru yürüyen genci fark etmesi ile her şeyin farkna varmış ve hızla bağırmıştı üstündeki örtüye sıkıca sarılarak. "tamam! kalktım ben. çık ta üstümü değişeyim, sonra gelirim."

"tamam hadi acele et yoksa sensiz gidecekler." kapıyı arkasından çarparak çıktıktan sonra sarışın genç bir süre kıpırdamadan öylece oturdu. bir süre sonra daha fazla bastıramayacağını tahmin ettiği acı ile dudaklarını birbirine bastırdı sertçe. "siktir..."

...

"şükürler olsun bay katsuki güzellik uykusundan uyanmış."

"kapa çeneni." otobüsün hemen girişinde adeta ona laf etmek için toplanan arkadaşlarını ittire ittire ileri yürümeye başladı. arkadaşları ise o ilerlerken konuşmaya devam ediyordu. "bu kadar gecikmene sebep olacak kadar uzun süren şey neydi?"

"seni ilgilendirmez pislik." en arkadaki koltuklara ilerlerken arkadaşlarının çoktan en arkayı onlar için tuttuğunu fark etmiş ancak hiç onlar ile konuşacak havada olmadığından tekli koltuklardan birine oturdu. "hey, arkaya gelmeyecek misin?"

"yok, yorgunum uyuyacağım."

"hadi ama. tamam anlıyorum sevgilinden ayrıldın ve hala onun şeysisindesin ama bizi geri itmenin ne anlamı var ki?"

"ne alakası var? gece uyuyamadım ve şimdi uyuyacağım işte. salak salak şeyler kurma kafanda." daha fazla diyecekleri şeyleri önemsemeden kulaklıklarını taktı ve oturmak için rahat bir pozisyon aramaya başladı. tam o sırada birkaç koltuk önünde ikili koltuklardan birine yanından ayırmadığı bücürle oturan melez genci fark etmesi ile tüm dikkati oraya döndü.

-bara gittiğimiz gecenin üstünden iki haftadan fazla geçmişti ve ben yaşananları aklımdan çıkarabilme konusunda pek iyi iş çıkarabildiğimi söyleyemeyeceğim. o zamandan beri düzgünce konuşmamıştık. aramızda geçen tek konuşma onu sonunda o brokoliden ayrı bulabildiğim tek anda o gece hakkında sormam olmuştu. ancak onun bana dediği şey mekana girdiklerinden sonrasının kafasından silik olduğu ve bir daha ölse benimle bir yere gitmeyeceği, yatakhaneye döndükten sonra aralıksız üç saat kustuğu olmuştu. ancak ben o gece yaşananların bir saniyesini dahi aklımdan silmiyor, aksine beynim sanki bana inat her şeyi tekrar tekrar canlandırıyordu gözümün önünde.-

bir süredir onu izlediğini fark etmiş olacak ki melezin bakışları onun olduğu tarafa döndü. sarışın ise yüzündeki salak ifadeyi tahmin edebiliyor olduğundan utançla kafasını öbür tarafa çevirdi ve camdan dışarıyı seyretmeye başladı. bu gidişle öleceğim diye düşünmeden edemiyordu.

fragile masks at the masquerade-bakutodoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin