fragile masks at the masquerade-bakutodo

-12-

bakugo pov-

bir süre sonra evin kapısına gelmişlerdi. todoroki arkada sabırla beklerken sarışın farklı farklı anahtarlarla dolu anahtarlığında evin anahtarını aramakla meşguldu. "tanrı aşkına eğer o yaşlı adam evin kilidini değiştirdiyse..." en sonunda açılan kapı ile derin bir nefes aldı ve hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek melezin içeri geçmesi için kenara çekildi. "nereye geldik?"

"babamın evi. genelde yaz tatiline yakın arkadaşlarıyla tatile çıkıyor. bir kaç ay buralarda olmuyor." todoroki eve girdikten sonra kapıyı arkasından kapattı ve yanına doğru yürüdü. evin içi fazlasıyla dağınıktı ve içerisi fazlasıyla kötü kokuyordu. bakugo sırayla ışıkları açtıktan sonra birkaç cam açtı söylenerek. "o adam bir geri dönsün ben ona diyeceğimi biliyorum. tanrı aşkına birkaç haftada bir hafta sonlarında eve gelmesem evi bok götürecek." todoroki etrafa bakınırken duvara çerçevelenmiş resmi seyretti. üstünde bakugonun çocukluğu ve yanında ise ailesinin bulunduğunu düşündüğü fotoğrafı bir süre izledi ve gülümsedi. "babana hiç benzemiyorsun cidden."

"evet bunu sürekli duyuyorum. herkes annemin erkek versiyonu olduğumu söylüyor." yerdeki eşyaları toplayıp kolunun altına sıkıştırdıktan sonra melezin yanına gidip fotoğrafa baktı. bir süre fotoğraftaki annesini seyretti ardındansa odalardan birine doğru adımladı. "gel seni yatacağın yere götüreyim." todoroki fotoğrafı birkaç saniye daha izledikten sonra sarışının peşine düştü. çift kişilik bir yatağın olduğu odaya girdikten sonra sarışın kolunun altındaki tüm kıyafetleri dolaba tıktı ve etrafa bakındı. "çarşafı yenilememi ister misin?"

"gerek yok." melez ayakta tutamadığı bedenini yatağa attı ve bir süre tavanı seyrettikten sonra gözlerini kapattı. "çok yorgunum ben." bakugo bir süre uzanan bedenini seyretti ve derin bir nefes aldı. "önce duş alman gerek. sonrasında da birşeyler yersin."

"istemiyorum." bakugo, melezin kıpırdatmaya dahi uğraşmadığı bedenini sinirle seyretti ve yatağın kenarına oturup bacağından tuttu. "hayır duş alman gerek. kalk hadi üstünü çıkarmana yardımcı olacağım." bacağından tutup kendine doğru çekmeye çalıştığı beden havaya tekme savurmaya başlayınca kenara çekildi. "istemiyorum lafının neresini anlamıyorsun be!"

"çocuk gibi davranmayı kes. soğuk duş iyi gelecek sana." sarışın en sonunda bacaklarını yakaladı ve yüzüne tekme yememek için yatağa bastırdı. todoroki bir süre sızlandıktan sonra bedeni hareket etmeyi bıraktı. sızdığını düşündüğü bedenin yanına kadar ilerledikten sonra belinden tutup kendi bedenine yaslayarak oturmasını sağladı. elleri tshirtünün eteklerini kavrayıp kaldıracağı sırada todorokinin kafası onun omzuna düşmüş, bir süre öylece durduktan sonra çenesini iyice boynuna yerleştirmişti. "yorgunum sadece uyumak istiyorum." bakugo onun tshirtünü tutan parmaklarını sıktı. boynuna vuran nefesi içini kıpır kıpır yapmaya başlayınca derin bir nefes aldı ve kafasını dağıtmaya çalıştı başka şeyler düşünerek. ancak yüzüne fazlasıyla yakın olan melezin şekilsiz ve çift renk saçları dikkatini dağıtmış olacak ki bir süre sadece öylece durdu ve burnunu saçına yasladı. 

kısa bir süre öyle durduktan hemen sonra boğazını temizledi ve omuzlarından tuttuğu bedeni kendininkinden ayırdı. "tamam... sabaha duş alırsın o zaman. biraz halsiz görünüyorsun en azından yiyecek bir şeyler-" melezin bedeni onun kolları arasından kayıp gidince yatağa geri düştü. ardındansa yan tarafa döndü ve sanki yok olmak istercesine bacaklarını karnına doğru çekti. "bilmiyorum..."

"kalayım mı peki burada?"

"bilmiyorum..."

"tanrı aşkına sen neyi biliyorsun cidden?" sarışının hafif bir sinirle söylediği şey ile todoroki dudaklarını sertçe ısırdı ve gözlerini sıktı. "sadece çok yorgun hissediyorum. sadece uyuyup saatlerce... yıllarca uynanmamak istiyorum."