Sınır 30 oy iyi okumalarr♡
Jisung kapıyı açmaya giderken telefonu çaldı arayan numarayı bilmiyordu. Kapının daha sert çalınmasıyla telefonu cebine koydu. Ama aramayı cevapladığının farkında değildi.
-Kim o?
-Aç şu kapıyı.
Jisung gelen tanıdık sesle kapıyı açtı ve isteksiz isteksiz;
-Hoşgeldin.
Diye mırıldandı.
-Hoş bulmadım.
Kapıyı kapatıp babasının arkasından oturma odasına geldi.
-BEN SENİ OKULA NE DİYE GÖNDERİYORUM LAN!
Jisung babasının karşısına geçmiş yere bakıyordu.
-HA? NEDEN GİDİYORSUN O OKULA ÖĞRETMENLERİNLE KAVGA ET DİYE Mİ?
-Özür dilerim.
-ÖZÜR DİLERİMMİŞ BENDE SENİ BÜYÜDÜ DE AKILLANDI SANIYORUM!
Gözleri dolmuştu. Yumruğunu sıkıyordu.
-Özür diledim ya.
-BİR DE KARŞILIK VERİYORSUN HİÇ Mİ SAYGI YOK OĞLUM SENDE?!
Jisung kendisine atılan tokatla geriye doğru sendeledi.
-Vurma çocuğa.
-SEN KARIŞMA!
Jisung annesine kaldırılan eli tuttu. Sinirli ve dolu gözlerle babasına baktı.
-Yeter bu kadar bir kere de yapma şunu.
-SEN NAPI-
-YETER DEDİM BABA!
Söylediği şeyden sonra annesi ikisinin arasına girip Jisung'a gitmesi için işaret yaptı. Jisung ceketini alıp dışarı çıktı. Ağlıyordu. Nereye gittiğini bilmeden yürürken telefonu aklına geldi ve cebinden çıkardı. Hala devam eden bir arama telefonu kulağına götürüp;
-Alo?
-Han Jisung.
-Bay Lee siz misiniz?
-Evet benim. Orada herşey yolunda mı?
Jisung iç çekerek;
-Neden aramıştınız?
-Soruma cevap ver Jisung.
-Sizin her dediğinizi yapmak zorunda değilim ben. Karşınızda ki kişi köleniz veya sürekli emir verebileceğiniz biri değil. Bende öğrenciyim diğerleri gibi sadece bir öğrenci anlıyor musunuz? Neden bu kadar üstüme geliyorsunuz ya? Zaten ne olduysa sizin bugünkü şeyleri söylemeniz yüzünden oldu. Daha ne istiyorsunuz benden? Ha?
Jisung ağlayarak konuşuyordu.
-Jisung nerdesin? İyi değilsin şuan.
-Neden umursuyorsunuz bunu? ÇOK MU UMRUNUZDA?
-Jisung nerdesin dedim.
Jisung'un ağlaması artmıştı. Etrafına bakındı nerde olduğunu o da bilmiyordu.
-Bilmiyorum.
-Ne demek bilmiyorum?
-Sizden rica ediyorum lütfen daha fazla uğraşmayın benimle.
-Üzerinde mavi ceket mi var?
-Evet.
Hıçkırarak konuşuyordu. Omzunda hissettiği elle arkasına döndü. Minho Jisung'u kendine çekip ona sarıldı. Jisung'un şuan ne buna karşı koyabilecek gücü vardı ne de konuşacak hâli. Kendisine sarılan vücuda daha sıkı sarılmış ağlıyordu.