-Tatlı Başlangıçlar-

46 10 47
                                    

Merhabalar ballarım! Hayatımda ilk kez bu kadar tatlı bir kurgu yazıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar ballarım! Hayatımda ilk kez bu kadar tatlı bir kurgu yazıyorum. Biraz da yüzünüzü güldüreyim değil mi? Alin ve Giray ile tanışmaya hazır olun. Onlar sizin için çoktan hazırlar. Keyifli okumalar.

Bol bol yorum ve oyu unutmayalım gülüm!!!

Bölüm Şarkısı: Yedinci Ev-Sevsene Beni
-

Annemin yüzüme sakince anlattığı gerçekler bir tokat etkisi yaratmıştı adeta. Bir el boğazıma yapışmış beni tokatlıyor gibi hissetmiştim. Anlatmayı bitirince ondan özür dileyip, yağmur yağmasına rağmen üstüme bir kazak bile almadan evden çıkmıştım. Biraz daha orada kalsam saatlerce ağlayabilirdim. Gökyüzü benim yerime ağlıyor gibiydi zaten, ona minnettarlığımı sunarak apartmandan hızla uzaklaştım ve renkleri çok hoş olan apartmanların olduğu siteye geldim. Burada hem yürüyüş yolu vardı hemde etrafta bir sürü ağaç.

Yürüyüş yoluna girdim ve etrafına sarılı olan ağaçların altında durup yağmurdan biraz da olsa kaçtım. Yağmur çok yoğun yağmasa da saçlarım ve tişörtüm birazcık ıslanmıştı. Bahar yağmuruydu sıcak sıcak yağıyordu. O yüzden sorun yoktu. Ağaçların altında birazcık gezinmeye başladım. Elim cebimi yokladı, kulaklığım ve telefonumun yanımda olması gerekiyordu. Onları hiç cebimden çıkarmazdım. Aradığım şeyi bulunca kablolu kulaklığımı telefonuma taktım ve Spotify'a girip şarkı aramaya başladım. Biraz müzik dinleyip az önce öğrendiğim bilgi yoğunluğundan kurtulmam gerekiyordu.

Ellerim bir şarkı üzerinde duraksadı, Yedinci Ev, Sevsene Beni. Oynat tuşuna basıp telefonu cebime koydum ve ellerimi cebime sokuşturdum. Yağmur durmuş gibiydi. Yürüyüş yolundan çıkıp sitelerin arasına girince bir havlama sesi duydum. Köpeklerden korkmazdım ama bazısı zararlı olabiliyordu. Etrafıma bakınca havlama sesi daha da arttı. Yukarıdan bir yerlerden geliyordu bu ses. Kafamı yukarı kaldırıp etrafı hızlıca tarayınca gözüm siyah benekleri olan beyaz köpeğe takıldı. Her gün okul çıkışı bu yoldan geçerken gördüğüm tatlı köpekti bu. Beni her görüşünde balkondan bana pati kaldırır ve havlayarak beni selamlardı. Benim geleceğim saati biliyormuş gibi hep o saatte balkonun kenarında beni beklerdi. Yine aynı şeyi yapıyordu. Bende ona elimi kaldırıp salladım.

Bu tatlı köpekle tanışmam gerekiyordu ama nasıl? Aklıma bir fikir gelmişti ama sanırım bir absürttü. Tabii ki de yapacaktım. Ne kaybederdim ki en fazla rezil olurdum. Aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlediğim kulaklığımı telefonumdan ayırıp cebime sokuşturdum. Köpeğin evi son kattı ve sanırım son daire onlarındı. Şansımı denemek için apartmanın demir kapısının önüne geldim ve zile bastım. Bir süre bekledikten sonra kapı "cızırt" sesiyle açılınca heyecanım arttı. Kapıyı açıp asansörü es geçerek merdivenlerden koşarak çıkmaya başladım. Sonunda tatlı köpekle tanışacaktım. Umarım sahibi beni yargılamazdı. Yargılarsa da biraz üzülür sonra unuturdum. Son kata geldiğimde kapı açıktı ve benden biraz uzun boylu bir genç bir çocuk bekliyordu. Gelen kişinin ben olduğumu görünce kaşlarını çattı.

Derin nefes alarak, "Selam!" dedim şen şakrak sesimle. Eğer çekingen çıksaydı karşımdaki kişi rahatsız olabilir diye düşünmüştüm. Çocuğun yüzü biraz yumuşadı, "Selam, buyurun?" diye bir soru yöneltti bana.

Ellerimi arkamda kavuşturarak gülümsedim, "Benim bu yaptığım davranış belki biraz rahatsız edici, ki bana yapılsa bende rahatsız olurdum, belki de biraz saçma bunun için çok çok özür diliyorum ama sizin sanırım bir köpeğiniz var ve o köpekle biz her gün selamlaşıyoruz ben okuldan dönerken. Onla tanışmak istedim. İzin vermezseniz sorun değil ama umarım izin verirsiniz!" dedim hem çekingen hem de samimi bulduğum bir ses tonuyla.

Gözlerini kıstı ve beni baştan aşağı süzdü, "Hırsız falan değilsin de mi?" diye sordu ciddiyetle. Kaşlarım çatıldı bu kez. "Hayır! Değilim tabii ki. Öyle olsam camdan falan girerdim sanırım." dedim.

Bunu diyince yüzünde bir sırıtış peyda oldu. "Şaka yapıyorum," kapının önünden çekildi, "ayakkabılarını çıkart ve içeri geç sanırım Gofi de senle tanışmak istiyor çünkü sesini duyduğundan beri kapıyı tırmalıyor." içeriden kapı tırmalama sesi geliyordu harbiden. Gofi diyince aklıma PQueen'in köpeği gelmişti. Onu adı Gofret'ti ama Pelin ona Gofi diyordu. Acaba PQueen izliyor muydu?

Hızlıca ayakkabılarımı çıkarırken teşekkür ettim ve adını bile bilmediğim ama evine daldığım çoçuğun bana yol göstermesini bekledim. O da ses gelen odaya yönlendirince ondan önce davranıp kapıyı yavaşça açtım. Gofi kapının etrafından dolaşıp üstüme atlayınca kendimi yerde buldum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şaşırmıştım. O yüzümü yalarken bende kahkahalara boğulmuştum. Çocuk Gofi'yi benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Gofi bir süre daha bana sırnaştıktan sonra üzerimden çekildi. Bende rahatlayarak ayağa kalktım.

"Özür dilerim, biraz heyecanlandı sanırım." çocuk benden özür diliyordu ama ben hiç rahatsız olmamıştım ki. Yere eğilip Gofi'yi severken elimi sorun yok dercesine salladım. "İçeri geçin siz bende sana içecek bir şey getireyim." dediğinde ağzımı açıp gerek yok diyecekken ortadan yok olduğunu gördüm. Gülümseyip ayağa kalktım ve bacaklarıma dolanan Gofi ile zorla da olsa içeri geçtim.

Gofi bana sırnaşırken, telefonumu kontrol ettim ve annemden iki mesaj olduğunu gördüm.

Aney: Ben biraz hava almaya çıkıyorum anahtarları Firuze Ablana bırakıyorum.

Aney: Eve çok geç dönme. Seni hep seveceğim kendini suçlama çünkü en masum sensin.

Annemin mesajları biraz da olsa yüzümü güldürmüştü. Odanın kapısı açılınca çocuğun elinde iki tane bardakla geldiğini gördüm. Sanırım bize süt getirmişti. Çünkü biri kakaolu birisi muzlu gibi duruyordu. Masaya sütleri bıraktı ve hemen karşımdaki koltuğa oturdu. "Şey... Hangisini seveceğini bilemedim bende iki farklı süt getirdim. Ben hem muzlu hem kakaolu seviyorum." elime aldığım muzlu sütle gülümsedi ve o da kakaolu olanı aldı.

"Sana da zahmet verdim aslında sevip direkt gidecekti.." sözümü kesti, "Gofi çok sevilmez ve kimse de onu sevmez aslında. Bir ben vardım sevdiği demek ki sana da kanı ısınmış. Bunu görmek hoşuma gitti hemde ne zahmeti, afiyet olsun." dedi gülümseyerek.

"Adın ne," diye sordum sonunda aklıma gelen soruyla. "Giray Arsal. Senin ki ne şaşkın göz," şaşkın göz mü? "Benim adım Alin Tekin. Tanıştığıma memnun oldum Giray Arsal." diyerek gülümsedim. "Ben de memnun ve hoşnut oldum Alin Tekin." dedi.

Gözyaşlarını Başka Bir Güne SaklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin