Shinazugawa malikanesinde huzurlu bir gündü, uzun ve yorucu eğitim gününden sonra duş aldığı sırada erkek arkadaşınızın şiltesine uzanmış bir kitapla meşguldünüz. Sanemi genellikle uzun duşlar alırdı, bu yüzden onu beklerken kendinizi eğlendirmek için biraz okumaya karar verdiniz.
Okumaya devam ederken shoji kapısının kayarak açıldığını ve ardından size doğru gelen ağır ayak seslerini duydunuz.
Sanemi yatak odasına girmişti.Sade beyaz bir yukata giymişti.Saçları duştan dolayı hafif nemliydi.
"Vay canına, yeterince uzun sürdü"diye şaka yaptın, kitabını bir kenara koydun ve doğruldun.
Sadece sana gözlerini devirdi ve odaya girdi, başını kucağına koydu ve kollarını beline doladı.
Elinizi bu nemli saçların arasından geçirdiniz ve rahat bir nefes aldı.Nazik dokunuşunuz altında vücudunun tamamen gevşemesine izin verdi.
"Sana yiyecek bir şeyler hazırlamamı ister misin?"
Sanemi'nin tutuşu daha da sıkılaştı,
"Hayır, burada kal,"
diye mırıldandı senin yukata'nın kumaşında. Onun isteklerine uydun ve saç derisine masaj yapmaya devam ettin. Birkaç dakika sonra Sanemi karnını öpmeye başladı, onun ani hareketine küçük bir kahkaha attın. Tatlı, yumuşak öpücüklerle midenizden göğsünüze, köprücük kemiğinize, boynunuza ve çene hattınıza kadar ilerledi. Dudaklarınıza ulaştığında, nefes kesen bir öpücük için onları yakalamadan önce birkaç saniye üzerlerinde gezindi.
Büyük nasırlı elini ensene yerleştirip öpücüğü derinleştirmek için seni kendine çekti ve diğer eliyle beline dolayarak seni kucağına çekti, sen de aynı anda bacaklarını onun beline doladın.
Daha sonra elleri, kıyafetlerinizi hafifçe çekerek vücudunuzun her yerini keşfetmeye başladı. Hava, umutsuzca ihtiyaç duyduğun bir şeymiş gibi görünüyordu, bu yüzden nefes almak için aç öpücükten uzaklaştın, ona hafifçe nefes nefese baktın ve sana baktığında gözleri arzuyla yanıyordu.
Tam ikinci öpücük için içeri girmeye hazır olduğu sırada kapının çalındığını duydun, yumuşak bir iç çektin ve şimdi fırfırlı olan yukata'nı düzelterek ondan indin.Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladığında seni şaşkın bir bakışla izledi.
Ama sen bir adım daha atamadan seni sırt üstü kucağına çekti.
"Nereye gittiğini sanıyorsun?"
Öpücüklerle boynuna saldırırken nefes verdi.
"Gidip kapıyı açmam gerek Nemi"
onu itmeye çalışırken hafifçe kıkırdadın. Sanemi alay etti,
"Bırak, eninde sonunda gidecekler"
"Merak etme çabuk olurum."
Sonunda ondan uzaklaştın, kapıya gitmeden önce alnına hızlı bir öpücük kondurdun. Sanemi bir of çekti ve kollarını kavuşturdu, kaşlarını çok derin bir şekilde çattı ve yüzünü buruşturdu. Kapıyı açtığınızda yüzünde utangaç bir gülümseme olan Genya ile karşılaştınız.
"Merhaba y/n-chan..." dedi mahçup bir şekilde yere bakarak.
Genya! merhaba, seni görmek çok güzel, her şey yolunda mı?”
"Oh umm evet her şey yolunda, ortalıkta dolaştığını söylediğin o fazladan parşömenleri alabilir miyim diye merak ediyordum... Umarım onları istememin bir sakıncası yoktur"
Yatak odasından buraya kadar gelen çok huysuz erkek arkadaşın cevap verdi
“Evet sakıncası var artık defol mülkümden Genya”
"Sanemi!"Azarladın,
"Sorundeğil Genya, gidip onları alayım, tamam mı?"
Parşömenler için yatak odasına girdin, sana çok hayal kırıklığına uğramış bir şekilde bakan Sanemi'ye baktın.
"Çok sabırsızsın"
şakacı bir şekilde gözlerini devirdin ve parşömenleri ona vererek Genya'ya geri döndün.
"Teşekkürler y/n-chan, uhh lütfen oniichan'a rahatsız ettiğim için gerçekten üzgün olduğumu söyler misin?"
"Ahhh boşver onu Genya, üstelik senin gelmen hoşuma gidiyor"
omzuna hafifçe vurdun. Nazik sözler ve ani fiziksel temas karşısında yüzü hemen kızardı, tekrar teşekkür etti ve yoluna devam etti.
Kapıyı kapattığınızda, yüzü hala somurtkan ve kollarını kavuşturmuş olan Sanemi'ye geri döndünüz.
Yardım edemedin ama ne kadar sevimli göründüğüne güldün.
Ona doğru yürüdün ve önüne çöktün, gözlerini odadaki başka bir alana çevirmeden önce sana pis pis baktı.
