düşünüyorum, öyleyse yok oluyorum

10 0 0
                                    


  Yürüdüğüm parkı çok seviyorum.Yüksek yeşil ağaçlar, uzun patikalar, patika üzerinde yetişen birkaç tür çiçek.Yaşadığımı hissettiğim zamanların çoğu bu parkta geçiyor.

  Özgürce yürüyorum, arada bir ağacın altına oturup defterime bir şeyler karalıyorum.Uzun uzun düşünüyorum.

  Türk bir şair demiş ki;"Nereye gitsem, yalnızlığım benden önce gitmiş olurdu oraya." Doğru demiş değil mi? Benim gibi bir insansanız eğer bu sözler size çok anlamlı gelebilir.Hayatı sadece bu yüzden seviyorum sanırım.Sanat varsa orada vâr olursun.Kendini buldun sanırsın, ben buyum kendimi sonunda tanımlayabildim sanırsın ama sonra bi bakmışsın bulduğun her şey aslında sen değilsin.Olmak istediğin ama olamadığın, başka birinde görüp kıskandığın ama uzaktan seyretmekten başka bir şey yapamadığın kişidir.

  Kimse beni sevemedi bu zamana kadar.Bende onları sevemedim.Kızmıyorum kimseye.Sinirli bile değilim.Ama yorgunum, deli gibi yorgunum hemde.Nedenini bilmediğim bi yorgunluk bu.Gözlerim yorgun, vücudum yorgun,boynum başımı taşıyamıyor bile.En çokta zihnim yorgun.

  Zihnimde bir kesik var ama oradan dışarıya bir şey çıkmıyor.Aksine sürekli bir şeyler içeri sızıyor.Bazen o kadar şey oluyor ki zihnimde gözlerim patlıyor gibi hissediyorum.Ama gözlerimden patlayan tek şey gözyaşları oluyor.

  Bu bir sorun benim için bir şeyler yazarken deftere bir şey damlıyor.Bir bakmışım ağlıyorum.Tanrım diyorum o zaman kendime.Neydi bu şimdi? Durup dururken ne olmuştu bir anda ağlayacak ve ben bunun farkında değilim.Ya da akşam evimin çatısından gökyüzüne bakıyorum bir anda etraf soğuk gelmeye başlıyor.Ama olan tek şey ağlarken sizi saran o soğuk ürperti.Son üç aydır bu durumları o kadar sık yaşıyorum ki alışmaya başladım.Yalnızlığımın yeni arkadaşı gözyaşlarım oldu.

  Bugün yeterince yorulduğum için eve gitmeye karar veriyorum.Yavaş adımlarla parkın çıkışına yürüyorum.Eve doğru yürürken okulumun önünden geçiyorum.Okulumu çok seviyorum.Tarihi yapısı beni her zaman çok etkiliyor.Doğasıda müthiş! Sincap var okulumuzda inanabiliyor musunuz?

  Bu okulda ilk senem.Hiç arkadaşım yok ama bu benim için sorun değil.Alışkınım kendimle vakit geçirmeye.Hep böyle yürüyüşlere çıkıp kitap okurum sıkıldığımda, kötü hissettiğimde.

  Okulu geçtikten sonra yokuş yukarı çıkmaya başladım.Ellerim ceplerimde yere bakarak yürümeye devam ettim. "Taehyung!" İrkilip başımı kaldırdığımda 5 adım ötemde Jimin'i gördüm.Sanırım birkaç kez seslenmişti çünkü yüzünde sabırsız bir ifade vardı."Nasılsın Taehyung? Beni duymadın sanırım.Biraz dalgın görünüyorsun iyi misin?" Nefes almadan sıraladı sorularını.Birkaç saniye bekleyip "İyiyim Jimin bir sorun yok.Sen nasılsın?" dedim.
Sorduğuma sevinmiş gibiydi.Jimin bizim okulumuzdaydı o da birinci sınıftı bazı dersleri ortak alıyorduk.İyi bir çocuktu.Sürekli hareket halindeydi.Birileriyle tanışmayı seviyordu sanırım.Okul başladığından beri her gün gelir selam verirdi bana."Bende iyiyim sorduğun için teşekkürler.Vaktin varsa kahve içmek ister misin?"dedi.Sorusu ani olduğu için biraz şaşırdım.Çok gitmek istediğim söylenemezdi."Bugün biraz yoruldum eve gidiyordum aslında." diyip elimi boynuma götürdüm."O zaman evinde içelim kahveyi."dedi ve koluma girip beni bilmediği evime sürüklemeye başladı.Mecazi bir sürükleme değil bu resmen sürüklüyordu beni.Üstelik ben bir şey teklif etmemiştim ki.Nasıl bir çocuktu bu Jimin.Kafası kırık sanırım biraz diye geçirdim içimden.

  Sonunda aklına gelmiş olucak ki "Evin neredeydi bu arada?"dedi."Biraz ileride sağdaki siyah kapı 7 numara."

  Eve geldiğimizde salonu incelemeye başladı.Salonun ve mutfağın bir arada olduğu klasik bir öğrenci eviydi."Duvarların çok iç karatıyor Taehyung burada yaşamak seni boğmuyor mu?"dedi.Kahveleri bardaklara koyarken"Bana zihnimin somut şekli gibi geliyor oysaki burası.Sadece gözlerimi kapatınca düşünmek istemediğim zamanlarda duvarlara bakıp düşünürüm.Hatta bazen hayal ile kurarım."Kahveleri hazırlarken söylediğim şeylerin farkına yeni vardım.Biraz utanmıştım açıkçası.Kimseyle konuşmayan birine göre çok konuşmuştum.Bir daha başka bir işle uğraşırken birileriyle iletişim kurmamalıyım diye düşündüm.Alttan Jimin'e baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu.Kahveleri alıp yanına gittim ve koltuğa oturdum.O da benimle birlikte oturdu.

  Tiyatro okuduğunu söyledi.O benim edebiyat okuduğumu biliyormuş.Biraz şaşırdım bilmesine ama herkes benim gibi çevresine ilgisiz değildi garip olan bendim.

  "Okulda herkesle konuşmaya ve tanışmaya çalışıyorum ama tanrım herkes nasıl bu kadar aptalca davranışlara ve düşüncelere sahip olabilir ağzım açık dinleyip bir daha da hiç masalarına oturmamak üzere kalkıyorum."dedi."Yorucu olmalı.Yani herkesle tanışmak yorucu olmalı.Sıkılmadın mı bu kadar insanla tanışırken?"dedim. "Sıkıldım o yüzden artık kimseyle tanışmamaya karar verdim bugünden sonra.Artık sen benim en yakın arkadaşımsın Taehyung-ah."dedi ve gözleri görünmeyene kadar gülümsedi.Kahve boğazımda kalıyordu çünkü arkadaş edinmek planlarım arasında yoktu.Zoraki bir şekilde gülümsemekten başka bir şey yapmadım.

  Jimin gittikten sonra yatağıma gittim.Dizlerimi kendime çekip cenin pozisyonunda öylece yattım.Hava epeyi karanlıktı ama ışık açmayı hiçbir zaman sevmedim.Yatağımın üstündeki tavana ufak led ışıklar yapıştırmıştım onları açtım.Odaya sıcak bir hava katıyorlardı.

  Günlüğümü elime aldım. Yıpranmış ve oldukça kalın bir günlüktü.Bugün yazdığım şeylerin altına devam ederek,"Sanırım artık arkadaşım var."yazıp geri kapattım.Bu sefer okuduğum kitabı elime aldım.İnanılmaz beğenerek okuyordum bu kitabı.

  Fernando Pessoa'nın bakış açısından yazılmış bir kitaptı.Kitapta diyor ki:"Sanırım peşinde koştuğum şey ruhsal bir uyuma haliydi; derin bir uyku ve onunla beraber gelen bir silinme, ortadan yok olma isteği.Tam olarak istediğim şey buydu.Her şeyi reddedişin utangaç hali."

  Hislerinizi siz anlayamasanız bile bunları yazan, bunları yazamasa bile sizin bilemediğiniz zamanlarda düşünen,düşünemese bile hareketleriyle yansıtan kişiler vardır.Siz daha içinizde ne olup bittiğini çözememişken birileri bunları eyleme dökebilmiş şekilde karşınıza çıktığında ne kadar büyülenmiş hissediyor insan değil mi? Bu en azından bende böyle oluyor.

  Yorgunluğuma sebep aramak için bile yorgun hissettiğim için yaktığım ledi söndürüp uyumaya karar verdim.Yarın sabah dersim erken başlıyor ve ben geç kalmak istemiyorum.

  Yalnızlığını anlatamayanlara, yalnız olmaktan korkanlara sesleniyorum içimden.Eğer kendinle hala konuşabiliyorsan yalnız değilsin.Konuşacak ve seni dinleyip düşüncelerini kavrayacak kendine sahipsin.İçindeki ses susmadıkça asla yalnız olmayacaksın.Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi ilerde anlayacağız ama şu an için iyi geceler yalın sizlere.

Selamlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selamlar.Bu benim ilk ficim.Bu yüzden sanırım birazcık kısa oldu belki ilerde ilayların gidisatina göre bölümler uzar.Cok acemice nasıl yazacağimı bilmeden yaziyorum ama buna ihtiyacım vardı.Bir kişi bile okusa onunla konuşup sohbet etmeyi çok isterim buna da ihtiyacım var.Gormediğim insanları seviyorum.Seni seviyorum okuyan kişi.

son seslenişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin