-1-

91 10 1
                                    

 Multi: Brodie

 -


"Yeter artık! Beni canavar yerine koymayı kes. Ben bir insanım, bana insan gibi davran!.."

Koridorun sonundan gelen alışılmış bağırma seslerine aşinaydım artık. Bu garip yere her geldiğimde aynı türden bağrışmalar, çığlıklar birbiri arkasından geliyordu.Uzun, sağlı sollu kapıları olan koridorda sallanırcasına yürürken, köşedeki kapının açık olduğunu anlamıştım, sesler oradan geliyordu... Köşeden dönüp uzun basamaklı merdivene ilk adımımı atarken kapıdan içeriye göz gezdirdim.

"Senden bıktım artık! Şu odaya girdiğimde bir kere de bir şey söylemesen ? Yeter, yeter, yeter!" diye çığıran temizlik görevlisi adeta çıldırmıştı. Yerde, duvarın kenarında, dizlerini karnına çekip kafasını gömmüş, en fazla 7-8 yaşlarında esmer bir kız oturuyordu.

Bunlara alışmıştım artık, zorunlu olarak geldiğim bu deli hastanesinin en hafif katıydı burası. O yüzden bu odalara temizlik görevlileri girebiliyordu. Üst katları bir görseniz... Buraya zorunlu olarak terapim için geliyorum. Kaldığım yurt tarafından gönderiliyorum.

Merdivenlerin basamaklarını hızlı adımlarla inerken şimdi ne yapacağımı düşünüyordum. Demir kapının yanına geldiğimde güvenlik kameraları üstüme yöneldi. Güvenlikler kapıyı açmak için yanıma doğru yaklaştılar. Kapıyı açtıkları anda içeri giren gün ışığı gözlerimi almıştı.Dışarıya adımımı attığım anda telefonumdan gelen 'click' sesi ile elimi cebime attım, telefonun ekranı görünmüyordu neredeyse..

'Bir mesajınız var.'

 Alınan; Lydia

Bebeğim, neredesin?

Gönderilen; Lydia

Dışarıdayım, ne oldu ?

Gönder butonuna bastıktan sonra ıssız sokakta yürümeye başladım. Sanırım sahile gidecektim. Kendimi rahat hissettiğim 'özel' yerime. Burayı 3 sene önce keşfettim. Kötü hissettiğim zamanlar buraya gelirim. Büyük kayalıkların oluşturduğu oyuk gibi bir yer. Sanırım bu konuda biraz bencilim ki oradan her çıktığımda yanındaki ağacın yapraklarıyla kapı gibi kapatırım orayı. Imm, sanırım ağaç biraz yan eğilmiş...

  Alınan; Lydia

Sadece merak ettim seni. Bu akşam bana yemeğe gel.Baş başa takılalım biraz.. Ne dersin ?

Gönderilen; Lydia

Tamam. Akşam 6'da sendeyim.

Yürüyüş alanındaki engellerden atladıktan sonra sonunda ağacımı çekebilirim...

Oyuktaki büyük bir taşı çektim ve üzerine oturdum. Başımı oyuğun duvarlarına yaslayarak dışarıyı seyretmeye başladım.

"Hey! Ufo mu o !"

"Şimdi uzaylılar gelecek, bizi ufolarına bindirip kaçıracaklar. Sonra da bizi gezegenlerine götürecekler."

"Gezegenlerinde bizi köle yapacaklar.Ah ayak işleri, en sevdiğim.."

Ah! Yine kendi kendime hayallerimle baş başayım demek.Bunu seviyorum.Çünkü bunları bir 'insan' ile karşı karşıya iken ona anlatsam, bana deli muamelesi yapacaklar.. Bunu, biliyorum. Önceden hep yaşadığım şeyler.

'Artık yurda dönsem iyi olacak.'

-

Odanın kapısını hırpalarcasına açtığımda kendim bile şaşırmıştım. ' Hey dostum, o sadece bir kapı. ' Ailem bana yeterince para göndermiyordu, bu yüzden okulun yurdunda kalıyordum. Odada 4 kişiyiz, beni anlayan sayılı kişiler onlar, ya da anlıyor gibi yapıp, deli olduğumu düşünüyorlar.

Saatim nerede ? Saat. Saat ! SAAT 5.45 Aman Tanrım! Yine mi !?

-

Lydia'nın kapısının önündeyim, saat 6.30, ve ondan bir tomar söz duymaya hazır mıyım bilmiyorum..Zile bastıktan 1 saniye sonra açılan kapının ardında Lydia belirdi, sadece kapıyı açtı ve hemen içeri yürümeye başladı.

"Sana da selam!" dedim çekinerek, kızgına benziyordu. Haklıydı. Ses çıkarmadı, kendini koltuğun üzerine attı. Hemen karşısındaki koltuğa yayılmaya başlamıştım ki o sırada lafa girdi.

"Dur tahmin edeyim! Yine o garip, dünya dışı yaratıklarla ilgili araştırma yapıyordun değil mi ? Ya da yine birilerine onları anlatıyordun ? Hani şu hiç kimsenin göremediği, bir tek senin görebildiğin o garip yaratıkları !

Ah! Çok sinirli.

"Hayır sadece çok trafik va-"

"Bu uzaylı takıntın geçecek mi ? Biraz da benimle ilgilenecek misin ? Gerçekten hasta değilsin değil mi ? Belki de hastasındır! Ama emin ol, ben bu yaratıklardan senin sayende nefret ettim!"

"Onlar yaratık değil!" Hayır, onlar yaratık değiller. Bunu her kimin karşısında olursa olsun savunabilirim.

"Kes! Kes! Kes!"

"Yapıştır! Yapıştır! Yapıştır!" dediğimde bana cips paketlerindeki hava kadar boş bir bakış atmıştı. Hayır Brodie! Yanlış yerde espri yaptın.

"Bana bak! Şu 'yaratık'lara olan bağlılığını kesmezsen, ben sana olan bağlılığımı keseceğim! Tercih senin."

"Sen beni tehdit ederek tercih yaptıracak kadar mı sevmiştin gerçekten ? Sanırım cevabımı anladın!"

Tüm gücümü bacaklarıma vererek anlatılmaz bir hızlı dışarı çıktım. Koşar adımlarla yürümek nasıl olurdu bilmiyorum ama ben şuan gerçekten hızlı hızlı yürüyordum. Sanki tüm günün enerjisi üzerimdeymiş gibi hissediyordum ki sağ yanımdan gelen tarif edilmez acıyla göz kapaklarımın ağır basıp tüm enerjimi ele geçirmesi bir oldu.



UZAYSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin