Sabah olmuştu, MinJi gözlerini yavaşça açtı.
İçten içe kendi odasında uyanmayı çok istemişti fakat hala aynı yerdeydi. Etrafına baktığında ona bakan Jimin'i gördü.
İçten içe neden her uyandığında Jimin'i hep uyanık bulduğunu anlamıyor ve şaşırıyordu. Sanırım erken kalktı diyerek bu konu üstünde pek durmadı.
Hafif doğrularak oturur pozisyona geldi MinJi.
İlaçlarını almadığı için kimseyle konuşmamaya karar vermişti, çünkü eğer biriyle konuşursa konuşma esnasında duygu değişimi yaşama ve herhangi bir duygusunun ağır basma ihtimali vardı.
Bu her türlü duygu olabilirdi, öfke, üzüntü, nefret...
Ve bu duyguların getirisi olarak her an bir krize girme ihtimali de doğmuş olurdu. Bu yüzden buradan kurtulana kadar çok konuşmaması ve sakin kalması gerekiyordu.
Jimin, MinJi'yi düşüncelerinden ayırıp "Günaydın" dedi.
MinJi'de "Günaydın" diyip tekrar sessizliğe gömüldü.
Jimin onun sessizliğine anlam vermeye çalışıyordu. Hep MinJi'de bir gariplik olduğunu düşünmüştü ama sormak da istemiyordu çünkü henüz birbirlerini tam olarak tanımıyorlardı.
Ama Jimin meraklı bir insandı bu yüzden her zamanki gibi kafasında bir plan tasarladı ve ilk adım olarak MinJi ile tanışıp samimi olmaya karar verdi, böylece birbirlerine güvenebileceklerdi
ve Jimin de buradan çıkmadan merakını giderebilecekti.Jimin konuşmak için MinJi'nin olduğu tarafa doğru biraz yaklaşıp oturdu, ama MinJi onu fark bile etmemişti belliki.
Çünkü MinJi o esnada hayatının dönüm noktalarını tekrar tekrar, film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirmekle meşguldü.
Jimin onun bu halleriyle biraz daha meraklanıyordu. Sessizliği bozması gerektiğini anladı çünkü MinJi konuşacak gibi değildi.
"Hey, MinJi nasılsın" Jimin konuşmuştu fakat...
"..." MinJi konuşmuyordu.
Jimin kötü birşey olduğunu düşündü fakat sadece olanlardan korkmuşta olabilirdi belki MinJi, bu yüzden Jimin emin değildi.
MinJi ise Jimin'i farketmiş fakat konuşmamayı tercih etmişti.
Jimin'in meraklı bakışlarını da fark etmişti MinJi, bu yüzden ona arkasını dönüp tekrar uzandı ve gözlerini yumdu.Jimin bu hareketine biraz şaşırmıştı MinJi'nin, daha sonra ise olanlardan dolayı MinJi'nin yorgun olduğunu düşünüp onu bir süreliğine rahat bırakmaya karar vermişti.
Oysa ki kimse MinJi'nin içinde ne tarz savaşlar verdiğini bilmiyordu, MinJi bu savaşlarda hep yanlız olmuştu bu yüzden alışmıştı yanlız savaşmaya.
MinJi'nin tekrar uyuduğunu düşünmüştü Jimin ve onun uyuyabildiği ve kabuslar görmediği için şanslı olduğunu düşünmüştü, fakat bilmiyordu ki o kabuslar MinJi'nin hayatı olmuştu. Sadece uyurken değil uyanık iken bile kabuslar da yaşıyordu MinJi, yani en azından haplarını almadığında böyleydi.