Minji endişe ile Yoongi'ye baktı, Yoongi onu rahatlatmak ister gibi gülümsedi fakat kendi de korkuyordu.
Ne mi oluyordu?
Yeni güne, oldukça farklı açmışlardı gözlerini. Arkadaşları ile tekrar aynı odadaydılar, fakat bu sefer odada sadece onlar yoktu.
Üç kafes vardı, ilk kafeste zehirli bir yılan, ikinci kafeste saldırgan bir köpek, üçüncü kafeste ise fareler.
Ve yeni bir oyun başlamıştı.
Sekiz genç, üç kafes, bir adet psikopat. Bunlar kesinlikle yan yana gelmemesi gerek şeylerdi fakat şuan bu büyük odada olan şey tam olarak buydu.
Oyun şuydu, bileklikleri çıkarmayı deneyeceklerdi fakat bileklikler yanlış bir yere dokunulduğunda elektrik şoku verecekti.
Bilekliği on dakika içerisinde çıkaramazlarsa, yılan bırakılacaktı. Onbeş dakika geçerse eğer, köpek bırakılacaktı. Fareler ise sadece beş dakika sonra bırakılacaktı.
Ya öleceklerdi, yada öleceklerdi. Çünkü bileklikleri çıkarmak en az bir saat alırdı.
Minji ve Jimin, yanyana durup birbirlerine destek olurken, Yoongi de bilekliklerini inceliyordu. Hoseok ve Jin korku ile birbirlerine sarılmıştı, Namjoon ise Taehyung ve Jungkook'un bilekliklerini inceliyordu.
Farelerin kafesi açıldığında, Jin ve Hoseok birer çığlık attı ve kaçışmaya başladılar.
Fareler normal değildi, etrafta rastgele dolaşmak yerine sekiz gence saldırmaya ve ısırmaya çalışmaya başlamışlardı.
Neyse ki Hoseok ve Jin'in çığlıkları onların dikkatlerini dağıttığı için, Yoongi ve Namjoon bileklikleri rahatça inceliyebiliyordu.
Minji tiksintiyle farelere bakarken, Jimin eliyle onun gözünü kapattı ve "biraz daha bakarsan kusacaksın" dedi. Haklıydı da.
Minji başını olumlu anlamda sallayıp Jimin'e biraz daha yanaştı.
Sonra bir tıslama sesi geldi, ardından da birkaç çığlık.
Minji gözü kapalı olduğu için görmüyordu, ama yılan da çoktan serbest kalmıştı.
Yoongi, Jimin ve Minji'yi bileklerinden tutarak uzaklaştırdı ve yılandan kaçtılar.
Yılan bu sefer de Namjoon'a yöneldiğinde, Namjoon fazla odaklandığı için bunu fark etmemişti.
Jungkook hemen Tae ve Namjoon'u çekiştirerek uzaklaştırmayı başarmıştı.
Resmen odada hayvanlar ile köşe kapmaca oynuyorlardı, sürekli kaçıyorlardı. Herkes korkuyordu.
O esnada dışardan gürültüler gelmeye başladı, hemen ardından da silah sesleri. Beklenen an sonunda gerçekleşiyordu.
Psikopat adam hızla demir kapıya yöneldi, içeridekilerin dikkati hayvanlarda olduğu için şifreyi girip kapıyı açtı ve odadan çıkınca tekrar kapattı.
Adam başının belada olduğunu anladığı için kaçmıştı, ama nereye?
Bu esnada ise dışarıdaki bütün güvenlik için bekleyen adamlar öldürülmüş ve silahlı ekip binaya girmişti.
İçerdekiler zehirli yılandan kaçmaya çalışırken, dışardakiler de çoktan kurtarma operasyonuna başlamışlardı bile. Herkes endişe içindeydi.
Bir taraf "kurtulabilir miyim?" diye düşünerek endişeleniyor, diğer taraf da "kurtarabilir miyim?" diyerek endişeleniyordu.
Herşey dakikalar içinde oldu.