Bölüm 18

360 14 0
                                    

arkadaşlar yeni bölüm ile geldim. sizlere daha öncesinde paylaşmıştım, yeni kitap yayınladım. Bunu üzülerek söylüyorum ki 'eğer okunma almazsa yayından kaldıracağım'. Okuyan arkadaşlarım ve tanıdıklarım çok beğeniyor. dün okul müdürüm okudu YAŞAMAK İLE ÖLMEK ARASINDAKİ KIRMIZI ÇİZGİ adlı kitabımı ve bitirirsem yayın evine yazı göndereceğiz yani yazarınızın kitabı basılabilir... aynı zamanda okul müdürüm de şair onun şiirleri de çok güzel kitaplarının adını öğrenmek isteyen dm den yazsın.

keyifli okumalar...

Onur 'dan;

Bayılmıştı gözümün önünde sevdğim kadın bayılmıştı resmen, üzerime montumu alarak hızla evden çıktım. Arabama biner binmez son sürat dilara ve Aleyna'nın yaşamış olduğu eve doğru sürdüm.

   Bir yanım normal grip olmuştur yorgun düşmüştür dinlenirse kendine gelir diye söylüyor ama diğer yanım ya kötü bir şey olduysa diyordu. Ve zaten içimi kemiren korku dahada şiddetleniyordu. Of Aleyna tamda annemlerin yanına gidecek zamanı bulmuştun.

10 dakikanın sonunda apartmanın önüne gelir gelmez arabanın kapısının açık veya kapalı olmasını umursamayarak evden içeri giraceğim esnada geçen sefer adının Safiye olduğunu öğrendiğim kadın camda belirerek "yine mi sen geldin!" dedi. Zaten korkudan elim ayağım birbirine dolanmıştı. Onu umursamayarak apartmana girdim. Evin kapısının önüne çıkar çıkmaz zile basmaya başladım. Fakat ne bir ses nede kapı açılıyordu.

   En son merdivenlerden inen kapıcıya dönerek onda evin anahtarının olup olmadığını sordum. Birkaç dakika düşündükten sonra "var" deyince acele etmesini söyleyerek onu uyardım. Koşturarak biryerlere gitti. Birkaç dakika içinde elinde anahtarla yanıma geldi. Elimden anahtarı çekerek kapıyı açtım. İçeri girdiğim vakit benimle konuştuğu koltukta baygın halde görünce hemen yanına giderek onu kucağıma aldım ve evden çıktım. Yine Safiye teyze pencerede belirerek "aaa üzerime iyilik sağlık!" deyince sinirle "kes be sesini kadın" dedim.

  Hasteneye vardığımız vakit direk acilin kapısından içeri girer girmez "yardım edin!" diye bağırdım. Orada boşta olan birkaç personel yanımıza geldi. Dilara'yı kollarımdan alarak sedyelerden birine yatırdılar ve perdeyi çektiler. Ona bir şey olacak düşüncesi bile beni çıldırtıyordu.

    Yarım saattir bekliyordum fakat henüz perde çekili ve personeller de içeride müdehale ediyordu. Tam perdeyi çekeceğim esnada telefonumun çalmasıyla kaşlarım çatıldı. Teefonu cebimden çıkarmamla ekranda gördüğüm isim kaşlarımı çatmama sebep verdi. Aleyna...

   Sinirle telefomnu açarak kulağıma götürdüm. 

Aleyna: abi Dilara'yla hiç konuştun mu? Ben haber almıyorum.

Ben: Dilara'yla hastanedeyiz biz

Aleyna: neden ne oldu?

Ben: rahatsızdı sonra yanına geldiğimde baygındı.

Aleyna: ee şimdi durumu nasıl peki?

Ben: bilmiyorum, ulan Aleyna tam annemin yanına gidecek zamanı buldun geri zekalı!

Aleyna: ne bağırıyorsan be, sanki ben böyle olsun istedim.

   Dedi ve telefonu suratıma kapattım. Telefonu cebime koyacağım esnada perde açılarak hemşire dışarı çıktı. Soran gözler ile ona bakmaya başlayınca "yüksek ateşi vardı düşürdük, şuan seum taktık. 10 dakikaya kendine gelir. Serum bitince çıkabilirsiniz." dedi ve yanımdan ayrıldı. 

    Personeller son kez ateşini ölçerek yanından ayrılınca bende yanına geçtim ve perdeyi çekerek yatğın kenarına oturdum. Hemşirenin dediği gibi on dakika içinde gözlerini açtı. "İyimisin?" diye sorunca başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. Elini ellerimin arasına aldım ve "serumun bitince çıkacağız." dedim. Yine başını sallayarak yetinince kaşlarımı çatarak "kızım sen konuşamıyor musun?" diye sorunca gülümseyerek "konuşuyorum." dedi. Gözlerimi kısarak "niye konuşmuyon o zaman manyak" deyince kahkahayı basarak "canım istemedi." deyince "canım istemedi demek ne ya, o zaman herkes canı isteyince konuşsun. Doktorlara senin durumunu sorunca doktorda canım istemiyor desin" dedim. Gülümseyerek "sus be!" dedi. 

    Serum bitince hemşirelerden birini çağırarak serumu çıkarmasını istedim. Hemşire gelerek bir yandan serumu çıkarıyor bir yandan da bana dönerek "mesleğiniz nedir acaba?" diye sorunca Dilara kaşlarını çatarak hemşireyi süzmeye başlamıştı bile, "asker" deyince "Üniforma erkeklere çok yakışıyor" dedi. Dilara araya girerek "o ünüformayı git başka erkeğe yakıştır" dedi ve sinirli bakışlarınıı onun üzerinde gezdirmeye başladı. Hemşire ise "sizene, size sormuyorum ki ben!" deyince "kızım bir defol git, halsizlikten zaten geberiyorum seni önce döverim sonra hastane yönetimine şikayet ederim ona göre" dedi ve kız yanımızdan ayrıldı. kahkahayı basarak "o ne güzel tehditti öyle" dedim. Dilara ise gözlerini kısarak "tehdit deyildi bir kere o, uyarıydı." deyince "iyiki senin uyarın böyle tehditini hiç düşünemiyorum." dedim kalkmasına yardım ederken.

   Dilara'yı kendi evime getirmiştim ve şuan yatak odamda yatağımda uzanıyordu. Birer fincan kahve yaparak yanına gittim. Fincanı elimden alarak yanına oturmam için yana kaydı. Yanına oturdum ve kahvemden büyük bir yudum aldım. O bana göre küçük bir yudum alarak dumanını dışarı verdi ve bana dönerek "kahve çok iyi geldi." dedi. Tebessüm ederek başımı aşağı yukarı salladım. Sonra esneyerek "kahve uykumu getirdi deyince ona ayıplayan bakışlar attım ve "sen enteresan bir kızsın farkında mısın?" deyince "Allahın aşkına bizim neyimiz düzgün" dedi. Ona hak vererek "sende haklısın tabi" dedim. 

   Biraz sohbet ettik ve biraz laptop tan film seyrettikten sonra saate baktığımda 00.30'a geliyordu. Dilara esneyerek başını omzuma koydu ve gözlerini kapattı. İlk defa bir kız başını omzuma koyduğu için irkilmiştim. Sonra tebessüm ederek başımı onun başına yasladım ve gözlerimi yumdum...

güzelmiydi bölüm?

Yalnız Safiye teyzeye iyi bağırdı heee:)

ASKERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin